Osmanlı döneminde ilk futbol kulüpleri Hıristiyanlar tarafından kuruldu. İngilizlerin öncülüğünde ülkemize gelen futbol, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecine girmesinin ardından şekil değiştirdi.
Tarih 1905’i gösterdiğinde ülkeye bürokrat, siyasetçi, aydın yetiştirmek için kurulan Galatasaray Lisesi’nde öğrenci olan Ali Sami Yen öncülüğünde Galatasaray Spor Kulübü kuruldu. Galatasaray’ın kurulmasından iki sene sonra da İstanbul’un diğer yakasında Fenerbahçe, Londra Sefareti Başkâtibi Nuri Bey’in oğlu Ziya Songülen, Harekât Ordusu Feriki (Tümgeneral) Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip’in girişimiyle kuruluyor.
İLK GOL HASAN KAMİL SPOREL’DEN
O dönemde Kördere sahası ve Kuşdili Çayırı’nda maçlar yapılıyordu. Fenerbahçe’nin tarihi, 1899’da kurulan Black Stockings/Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü ve kurulduktan kısa süre sonra 1905’te ikinci pazar ligi şampiyonu olan Kadıköy Futbol Kulübü’ne dayanıyor.
Fenerbahçe ve Galatasaray ilk kez 17 Ocak 1909’da özel bir maçta karşı karşıya geliyor. Union Club sahasında oynanan ilk maçı Galatasaray 2-0 kazanıyor. İstanbul Futbol Ligi kapsamında, 9 Ocak 1910’da oynanan ve takımlar arasında oynanan ilk resmi maç olma özelliği taşıyan ikinci maç yine Galatasaray’ın 3-0’lık galibiyetiyle sonuçlanıyor. 1914 yılına kadar beş yıl boyunca sekiz maçı da rakibinden gol yemeden kazanan Galatasaray, Fenerbahçe’ye karşı ilk mağlubiyetini 4 Ocak 1914’te alıyor. Galatasaray, Fenerbahçe’ye 4-2’lik skorla boyun eğiyor. Sarı lacivertli takım adına Galatasaray’a ilk golü ise Hasan Kamil Sporel attı.
4 Ocak 1914’te Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı ilk kez mağlup ettiği bu tarihi maçın hikâyesi, İdman Mecmuası’nın 9 Ocak 1914 tarihli sayısında A.D. isimli bir yazar tarafından anlatıldı.
GALATASARAY’DA REHAVET, FENERBAHÇE’DE AZİM
O dönem Galatasaray, lige yeni giriş yapmasına rağmen İstanbul’un en güçlü kulüplerinden biri. 1914’te Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı beş sene sonra mağlup etmesinin en önemli sebebi Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı yenmeye organize olması ve takım içerisinde yaratılan seferberlik hali. Fenerbahçe, taktiklerini Galatasaray’ı yenmek üzerine kuruyor, hatta sağ açığa yeni bir oyuncu transfer ediyor. Diğer tarafa bakıldığında ise Galatasaray’da oynayan futbolcuların galibiyetten emin bir halde idmanlara bile tam olarak katılmadığı bir görüntüyle karşılaşıyoruz.
A.D. mecmuada yazdığı yazıda Galatasaray’ın içinde bulunduğu durumu şöyle aktarıyor: “Evvela, bazı oyuncular galibiyetlerle sermest ve daima muvaffakıyetten emin oldukları için hemen hemen hiç idman etmeye lüzum görmüyorlardı. En iyi oyuncuların kimi Avrupa’ya tahsile, kimi memleketine gidiyor, kimi de hastalıktan müsabakalara iştirak edemiyordu. Esasen Galatasaray’ın asıl menba-ı kuvvasını mektep talebesinin teşkil etmesi -geçenlerde idmanda yazıldığının aksine olarak kulübün en zayıf cehdi idi. Çünkü bir defa mektepte böyle mühim müsabakalara girecek vücut ve kıymette talebe pek az olduğu gibi, senelerce emek ve idman neticesinde bu miktar-ı mahdut meyanında yetişen oyuncuların ekserisi ya dışarıya memuriyete yahut Avrupa’ya tahsile gitmekte, bu suretle kulüp defaaten, yerine konması mümkün olamayan mahir futbolculardan birdenbire mahrum kalmaktadır.”
Galatasaray’da Bekir, Muhsin, Neşet ve savunmanın değişmez ismi Adnan farklı sebeplerle de olsa maça çıkmadı. Bu isimlerin yerine oynayanlardan iki oyuncu ilk kez bir müsabakaya çıkıyorlardı. Böyle bir durumda maça çıkan Galatasaray, Fenerbahçe’nin genç ve hızlı hücum oyuncularına engel olamadı.
MAÇ TEMKİNLİ BAŞLADI...
Maç orta sahada geçen mücadeleyle temkinli bir halde başlarken ilk gol Fenerbahçe’den geldi. Kısa bir süre sonra Galatasaray’ın önemli oyuncusu olarak anılan Alman forvet Joseph Oberle durumu 1-1’e getirdi ve Galatasaray’ın baskılarına Fenerbahçe’nin engel olmasıyla ilk yarı 1-1 bitti.
İkinci yarıya ise sarı lacivertliler yoğun bir baskıyla başladı. Hızlı oyuncularıyla boşluklar yaratan Fenerbahçe, ard arda iki gol birden buldu. En iyi oyuncular ise Hasan Kamil Sporel ve Mösyö Miço. 3-1 önde olan Fenerbahçe’ye cevap yine Oberle’nin golüyle geldi: 3-2. Maçın bitmesine 15 dakika kala Fenerbahçe’nin bir gol daha bulmasıyla maç 4-2 sonlandı.
Mecmuada maçın özeti şöyle yazıldı: “Daimi sai ve gayretle elde ettikleri intizam ve terakkinin netice-i meşkuresi olan muvaffakıyetlerinden dolayı Fenerbahçeliler ne kadar şayan-ı takdir ise, bazı oyuncularının lakaydisi ve adem-i intizamı yüzünden Galatasaraylıların mağlubiyeti de o derece seza-i esefdir.”
*Mecmuada yer alan yazı arsivinarsivi.blogspot.com’tan alıntılanmıştır