Futbolda kalıpları yıkan kadınlar

8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde 30’lu yaşlarından sonra futbola başlayan Duygu Tanrıkulu ve Marmara Üniversitesi’nde dört kadınla çıktıkları yolda futbol takımı kurmayı başaran İpek Yasemin Yeşildağlı ile konuştuk: Mücadele ile kazanıyoruz! 

05 Mart 2021 - 10:15

Takvim her ne kadar 2021 olsa da hala devam eden “Sen kadınsın yapamazsın!” söylemini ev içerisinde, ikili ilişkilerde hatta milyonlarca izleyicisi olan televizyon kanallarında dahi duyabiliyoruz. Ancak bu ezberleri bozan kadınlar da var. 

Futbolu erkek oyunu olarak gören genel yargıyı yıkarak yeşil sahaya inen kadınlar, yaşamlarının değişimlerini ve toplumun kendilerine bakışlarını 

“HİÇBİR ŞEY İMKÂNSIZ DEĞİLDİR”

Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Kadın Futbol Takımı’nda oynayan İpek Yasemin Yeşildağlı, çoğu üniversitede erkek futbol ve basket takımlarının olduğunu söyleyerek, 2019 yılında dört kadın ile startını verdikleri futbol takımı mücadelesini sonunda kazandıklarını belirtiyor: “Durum çok zor görünebilir ama hiçbir şey imkânsız değil.” 

Çocukluğundan beri çevresinde futbol oynayan erkeklerin olduğunu, futbol ile tanışmasının dışlanarak olduğunu belirten Duygu Tanrıkulu ise, “Kadıköy Belediyesi Toplumsal Eşitlik Birimi 2019 yılı başında amatör bir kadın futbol takımı kurmak için oyuncu aradığında heyecanla telefona sarılıp ilk talepte bulunan kişi oldum. Çocukluktan beri kadınların içlerine işlenen ‘dahil olamama’ durumunu tersine çevirebilmek ve belki de erkeklere kadınların istediğinde her şeyi yapabileceğini gösterebilmek için futbola katıldım.” diyor.  

“AYAĞIMA HİÇ TOP DEĞMEMİŞTİ”

“Yaklaşık 1 buçuk yıl önce daha yeni kurulmuş olan işletme fakültemizin futbol takımının ilk idmanına katıldım” diyen İpek Yasemin Yeşildağlı, “Bu idmana gitmeden çok fazla kaygılarım vardı çünkü o güne kadar ayağım hiç topa değmemişti.” diyor. İlk başlarda çok zorlandığını aktaran Yeşildağlı, fazla idman yaparak gün geçtikçe daha iyi seviyeye yükselmiş ve takımda forvet oynamaya başlamış.

Duygu Tanrıkulu ise futbolla ilişkisinin ilk adımlarını şöyle anlatıyor: “Kadıköy Belediyesi’nin gönüllü kadın çalışanlarından oluşan Cadıköy Kadın Futbol Takımı, futbol ile gerçek anlamda ilk kez tanışmamı sağladı. Hepimiz amatör olduğumuz için, belediyemizin çok kıymetli spor eğitmenlerinin takımımızı yoğun bir antrenman programıyla çalıştırması sonucunda gerçekten iyi bir takım haline geldi. Takımda orta saha oyuncusu olarak yer alıyorum ve maçın gidişatına göre antrenörlerimizin yönlendirmesi doğrultusunda orta saha içinde kimi zaman ofansif, kimi zaman da defansif bir şekilde konumlanıyorum.”  

ÇOĞU ÜNİVERSİTEDE KADIN TAKIMI YOK

Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde futbol ve basket kadın takımlarının kurulduğun söyleyen Yeşildağlı, “Kadının toplumsal rolde yetersiz görülmesi ve futbolun daha çok erkeklikle bağdaştırılması, kadının futboldaki yerini zorlaştırıyor. Genellikle üniversitelerde spor takımları arasında erkek futbolu, erkek basketbolu ve kadın voleybolu bulunur.” diyerek çoğunlukla eşitliğin sağlanmadığını söylüyor.

“FUTBOL OYNAYAN KADINLARA ALIŞIK DEĞİLİZ”

Takım ruhunu belki de ilk kez tecrübe ettiğini söyleyen Tanrıkulu ise “Futbol sosyal hayatıma farklı bir renk kattı. Bu bir de kadınlar arası bir dayanışma şeklinde olunca ‘tadından yenmez’ denen kıvama geldi. Hayatıma yeni dahil olan insanlara ‘futbol oynuyorum’ dediğimde yüzlerinde gördüğüm şaşkınlık çok keyifli oluyor. Bu bir yanıyla da çok dramatik; çünkü toplum olarak futbol oynayan kadınlara alışık olmadığımızı bütün çıplaklığıyla gösteriyor.” diyor.

“BEN DEĞİL BİZ DİYORUZ”

Güçlü bir fiziğe sahip olmanın yanında manevi olarak da sosyalleştiklerine dikkat çeken Yeşildağlı da futbolun takım bilincini arttırdığını söylüyor. Yeşildağlı, “Çünkü maça çıktığımızda artık ‘ben’ bilinci ile değil ‘biz’ diyerek oynuyoruz. Maç içerisinde ve dışında arkadaşlarımızı izleyerek kendimize dersler çıkarıyoruz. Bu nedenle empati yeteneğimizin de çok güçlendiğini hissedebiliyorum. Ve aynı zamanda maç içerisinde yapmış olduğumuz hamlelerin sorumluluğunu aldığımız için de hem sorumluluk bilinci hem de özgüvenimiz artmış oluyor.” Diyor.

“Düzenli antrenman yaptığımız zamanlarda sağlık anlamında kattıkları yadsınamaz, zinde bir bedene sahip oluyorsunuz” diyen Tanrıkulu, “Öte yandan, yaş olarak çok da genç olmadığımı göz önünde bulundurursak futbol sakatlanmalara açık bir spor dalı. Takımın kuruluşundan itibaren katıldığımız üç turnuvada çıktığım maçlarda şu ana kadar henüz sakatlanmamayı başardıysam ne mutlu bana… Sosyal yaşam bağlamında bir kadın olarak futbol oynamaya başlamanın katkısını net bir şekilde hissettim. Düşünülenin aksine futbol oynadığım için ailem, çalışma arkadaşlarım ve kurum tarafından destek görmek ve takımın sahiplenilmesi, taraftarlarımız olması ve maçlara gelerek yanımızda olmaları bu süreçteki en önemli kazanımım oldu.” ifadelerini kullanıyor. 

“FUTBOL ERKEKLERE SERVİS EDİLİYOR”

“İş veya arkadaş ortamında futbol erkekleri biraraya getiren ‘ortak bir sohbet’ konusu” diyen Tanrıkulu, Cadıköy’de futbol oynamaya başladıktan sonra futbol sohbetlerine yavaş yavaş sızmaya başladığını aktarıyor. Hem bireysel hem kurumsal düzeyde sosyal medyada yer alan içeriklerle kadın futbol alanının genişlediğini belirten Tanrıkulu, “Bu küçük katkının çoğaldıkça ve yaygınlaştıkça, güçlü kurumlar tarafından teşvik edildikçe ve sahiplenildikçe toplumsal olarak futbola bakış açısını önemli ölçüde değiştireceğine inanıyorum; çünkü fırsatlar arttıkça bu alana girmeyi isteyecek çok sayıda kadının var olduğunu düşünüyorum. Zira, sorun tam da burada, futbol büyük oranda erkeklere servis ediliyor, ligler erkek futbolu üzerinden görünür kılınıyor ve bu durum futbolun erkeklere ait bir alan olması yönündeki algıyı bir kısır döngü içinde beslemeye devam ediyor.” diyor. 

FUTBOLA DAİR KALIPLARI YIKTI!

Tanrıkulu futbola başladıktan sonra hem kendisinin hem de çevresinin değişimini ise şöyle anlatıyor: “Eşimin gözünden futbol oynayan bir eş, çocuğumun gözünden futbol oynayan bir anne olmak, futbol oynayan bir kadın olarak dostlarımı şaşırtmak, sıra dışı bir model ortaya koyarak futbola dair kalıpları yıkmak benim açımdan en önemli değişim. Kadın futbolunun görünürlüğünü arttırarak toplumsal dönüşüme küçük de olsa bir katkıda bulunmak ve futbol oynamanın da ötesinde (geç de olsa) bunun yapılabilirliğini kendimden önceki genç nesillere göstererek örnek teşkil etmek ise futbola spordan öte bir anlam kazandırıyor!”

‘HAK’ VAR AMA FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ DE VAR

Kadınların spor alanlarında eşit spor yapabilme ‘hakkı’nın olduğunu ancak ‘eşit fırsatlara’ sahip olmadığını söyleyen Tanrıkulu, “Öncelikle altını çizmek istediğim husus cinsiyetten bağımsız olarak spor ve sanat alanlarında bireylerin kendini geliştirebilmesi imkân ve fırsatlarla doğrudan ilişkili; imkân ve fırsatlar ise hem bölgesel olarak hem de sosyo-ekonomik bakımdan çok ciddi farklılıklar arz ediyor. Örneğin, kırsal bölgelerde yaşayan çocuklar buz pateni gibi bir spor dalı ile hiçbir zaman tanışamayabilir, bu da büyük şehirlerdeki çocuklarla aralarında bir eşitsizlik yaratır. Buz pateni gibi bir altyapının var olduğunu varsayarsak, yaşadığı sosyo-ekonomik ortamın koşullarına bağlı olarak kız çocuklarının bundan yeterince faydalanamayabileceğini veya engellenebileceğini düşünüyorum. Toplum genelinde kadınlar açısından da durumun bu koşullara göre şekillendiği ve farklılaştığı; kadınların toplumsal yaşamdaki rolünün ‘çalışan bir kadın olsa dahi’, çoğunlukla ve birçok yerde, ‘ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı’ gibi sorumluluklar üzerinden tanımlanması nedeniyle “spor yapabilme fırsatlarına” erişiminin eşitsiz olduğu kanısındayım.” dedi.  

 

Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Kadın Futbol Takımı ile Kadıköy Belediyesi'nin kadın futbol takımı Cadıköy, pandemiye kadar sık sık turnuvalarda mücadele ediyordu

KADINLARA ÇAĞRI: MÜCADELE İLE KAZANIYORUZ!

“Bir problemle veya yargıyla karşılaştığınızda bunu çözebilecek veya değiştirebilecek kişi sizsiniz” diyen Yeşildağlı, “Durum çok zor görünebilir ama hiçbir şey imkansız değildir. Çok köklü bir fakülte 2019 yılında ‘ilk defa’ 4 kişilik kadrosuyla kadın futbol takımı kurulabiliyor ise her şey zamanla değişebilir. Hayatınızda da kadın futbolunda olduğu gibi nezaketli ve adil bir oyuncu olun.” diyor. 

Tanrıkulu ise bir hayali olduğunu söyleyerek şunları söylüyor: Kadınları sahalarda ve ekranlarda futbol oynarken görmeyi hayal ediyorum. Bunu hayal olmaktan çıkarıp gerçeğe dönüştürmenin yolu ise yine kadınlardan geçiyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle bütün kadınlara çağrım, erkeklerden farklı olarak bugün sahip olabildiğimiz birçok hakkı “mücadele” ile kazandığımızı hatırlamaları ve “Sen kadınsın, yapamazsın!” diyen seslere kulaklarını tıkayarak engelleri aşmak için mücadele etmekten vazgeçmemeleri.


ARŞİV