Eşcinsel olduğu için hakemlik görevine son verilen Halil İbrahim Dinçdağ’ın hukuk mücadelesi sürüyor. Hakemlik yapması engellenen Halil İbrahim Dinçdağ’ın Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) aleyhine açtığı ve 23 bin TL tazminat kazandığı dava, Yargıtay tarafından bozuldu. Kararda, Dinçdağ’ın yaşadığı olayda, manevi tazminat koşullarının oluşmadığı belirtildi. Dinçdağ’ın davası şimdi yeniden görülecek ve Türkiye futbolu bir kez daha sınav verecek.
“ÜLKEDE KALIP MÜCADELE ETTİM”
Türkiye futbolunun homofobi ve cinsiyetçilikle imtihanı Halil İbrahim Dinçdağ’ın katıldığı bir söyleşide tartışıldı. Mecra Kadıköy’de düzenlenen “Ofsaytta Türkiye Futbolu” etkinliğinin moderatörlüğünü gazeteci Burcu Karakaş yaparken, gazeteci Bağış Erten de söyleşiye konuşmacı olarak katıldı.
Dinçdağ, 10 yıllık hukuk mücadelesini şöyle anlattı: “Aslında her şey 2008’de askerlik süreciyle başladı. Eşcinsel olduğum için askerliğe elverişli olmadığımı belirten bir rapor almıştım. Süreç benimle ilgili haberin medyaya sunulmasıyla devam etti. Vize sınavlarımız vardı. ‘Askerlik yapmadığın için hakemlik yapamazsın” dediler. Ben de raporumu federasyona verdim. Federasyon da bunu medyaya verdi. Gündem olacağını tahmin etmiyordum. Trabzon’da radyo programı sunuyordum. Bir arkadaşım aradı ‘habere bakar mısın?’ dedi. Hayatımın şokunu yaşadım. Ailemle vedalaştım ve onlara farklı nedenlerle İstanbul’a gittiğimi söyledim. Şu anda güçlü görünüyorum ve öyleyim ama o ruh hali nasıl anlatılır bilmiyorum. Bir tüneldesiniz ve ışık yok, öyle hissediyordum. Ailem benim için en büyük destekti. Ailemin bunu bu şekilde öğrenmesi beni üzdü benden öğrenmelerini isterdim.”
“Özel hayatın ihlali sebebiyle maddi manevi tazminat davası açtım federasyona. O süreç çok zorluydu. Üç gece banklarda uyudum, ölüm tehditleri aldım, ülkeden gitmem gerektiğini söyleyenler de oldu. Fakat benim görüşüm bu ülkede kalıp mücadele etmekti. İlle de birinin gitmesi gerekiyorsa benden rahatsız olanlar gitmeliydi. Verilen karar bence bir devrim niteliğindeydi. Ancak medyada yeterince yer almadı. Öncesinde başlangıçtaki olay Hürriyet’te manşet oldu, altta başbakanın haberi küçücük kalmıştı. Demek ki Türk futbolunun böyle bir ‘deli’ ye ihtiyacı vardı.”
“GEREKİRSE AİHM’E GİDECEĞİM”
18 taraftar grubunun kendisini destekliğini de söyleyen Dinçdağ, “Beni destekleyen bir bildiri yayınladılar. Almanya’da bir eşcinsel futbol kupası oldu ve onun açılışını yaptım. Almanya’da ve başka uluslararası yayın organlarında röportajlarım yayımlandı. Ama orada da benzer durumlar var. Her yerde erkek egemenliği hâkim ama belki Avrupa’da işler buraya göre biraz daha kolay.” dedi.
Hukuk mücadelesine devam edeceğini söyleyen Dinçdağ, şöyle devam etti: “Karar aleyhime oldu ama gereken yer AİHM ise oraya kadar gideceğim. O zamana kadar Türkiye’deki LGBTİ hareketi de futbola uzaktı. O dönem bir süre ilgilendiler sonra yine uzaklaştılar. Mecliste Melda Onur’la gidip basın açıklaması yaptım ve benim için bir ilkti. Uzun süre işsiz kaldım ve şimdi hakemlik yapmaya devam ediyorum. Efendi Ligi’nde hem maç yönetiyorum hem de genç arkadaşlarımıza hakemlik öğretiyorum. Üniversitedeki arkadaşlarımıza burs da sağlıyor lig takımlarımız. Ligimiz böylece bir okul görevi de görüyor.”
“SPOR MEDYASI VEBALI GİBİ YAKLAŞTI”
Dinçdağ’ın davasına medyada yeterince yer verilmediğini söyleyen Burcu Karakaş’ın “Spor medyası bu durumu nasıl ele aldı?” sorusunu Bağış Erten şöyle cevapladı: “Spor medyasında bu haber olarak çıkmadı. Spor medyasında bugünkü en büyük sorunlardan biri de spor medyasının sadece o günkü gündemini içermesi. Olayın üzerinden birkaç federasyon başkanı, Merkez Hakem Kurulu değişti. Bu olayı görmediler. Ben bunu fobiyle yüzleşmeme durumu olarak nitelendiriyorum. Vebalı gibi yaklaştılar. Futbol, sürekli bir maçoluk aşılayan, kendini sürekli tekrar eden bir durum yaratıyor ve ergen erkek ruh halinde bir kimlik oluşuyor.
Futbolda oyunun kendisinde bir sertlik var. Kavramlar savaş kavramları: kaleler atak, hücum... Diğer yandan taraftar gruplarının eril dili ve milliyetçi söylemi, savaş söylemlerini ve cinsiyetçi söylemi arttırıyor. Taraftar gruplarının tavrı, siyasi söylemler dahil homofobik ve erkekliğin kolay üretildiği bir alanı oluşturuyor. Ve bu hep böyleydi. Futbolun endüstrileşmesinden önce de böyleydi. Kadınlar bir dönem futbolda vardı ama sonra kadınların oynaması bir dönem yasaklandı.
Aslında olimpiyat tarihine baktığınızda homo-erotik birçok imge görürsünüz. İlk olimpiyatlarda çıplak yarışanlar, kadın erkek birlikte yarışanlar vardı.”
Spor medyasının gün geçtikçe kötüye gittiğini söyleyen Erten, “Zaten medyanın tümü daha kötüye gidiyor. Fakat sporu takip edenler olarak eskiye göre daha iyiye gidiyoruz. Almanya’da gay taraftar grubu var ve söylemleri sadece Alman basınına değil dünyaya yayılıyor. Burada da yansımaları var ama medyaya asla yansımıyor.” dedi.
Eşcinsel hareketin parçası olan grupların mücadele etmekte zorlanacağı alanlardan birinin futbol olduğunu ekleyen Erten, “Tribünler bu konuda karamsar bir alan.Basketbol maçlarında küfür oranı daha düşük. Ama her koşulda futbolun birçok alanla ilişkisi çok kötü. Siyaset, şovenizm, militarizm gibi alanlarda birçok olumlu örnek verebilirim ama cinsiyetçilik konusunda çok daha az. Halil İbrahim’in verdiği mücadele bu anlamda çok radikal. Dava süreci yeniden başa döndü. Esastan bozulduğu için yargılama yeniden başlayacak. O zaman bunu gündeme taşımak hepimizin görevi olacaktır” şeklinde konuştu.