Futbolun Spartaküs'ünün ardından...

İlk sporcu grevinden ilk sporcu sendikası girişimine birçok konuda attığı öncü adımlarla tanınan futbolcu Metin Kurt ölümünün beşinci yılında Kadıköy’de anıldı

22 Eylül 2017 - 16:47

İlk sporcu grevinde de ilk sporcu sendikası girişiminde de “Çizgi Metin”in imzası vardı… “Futbol oyun olarak güzel, borsada kirli ve çirkin” diyen spor emekçisi Metin Kurt’un aramızdan ayrılışının üzerinden beş yıl geçti. Oynadığı akıcı futbolun yanında devrimci duruşuyla da tanınan Kurt’un ardından soL Haber Portalı Spor editörü İsmail Sarp Aykurt’un moderatörlüğünü üstlendiği, Eurosport Türkiye Genel Yayın Yönetmeni ve spor yazarı Bağış Erten ve spor tarihçisi Mehmet Yüce'nin konuşmacı olarak katıldığı, Metin Kurt'un futbola ve hayata bakışının konuşulduğu bir etkinlik düzenlendi. 12 Eylül tarihinde Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte Metin Kurt'un ailesi de yer aldı.

 
METİN KURT KİMDİR?


15 Mart 1948 yılında İstanbul’da doğdu Metin Kurt. Küçüklüğünden itibaren hep peşinde koştuğu meşin yuvarlak onu 1966 yılında ilk “profesyonel” transferi Altay’a taşıdı. Kurt’un futbolun endüstriyel haline karşı ilk savaşımı daha bu zamanlar filizlenirken, Altay’ın ardından önce PTT’ye daha sonra ise yıldızlaşacağı Galatasaray’a geldi. İngiliz teknik direktör Brian Birch yönetiminde şampiyonluklar yaşayan ve takımın değişmez yıldızı olan Metin Kurt, buradaki performansının ardından Milli Takım’da da oynamaya başladı. Buraya kadar milli takım ve Galatasaray için her şey iyi giderken, emek sömürüsüne karşı “Futbolcu sendikası” fikrini ortaya atan Kurt takımdan "aforoz" edildi. Spor emekçileri için sendikal mücadeleye başlayan Kurt, bu mücadelesinde önceleri birçok kesimden destek alsa da basın birden kulüp talimatıyla Kurt'a sırtını döndü ancak o her şeye rağmen mücadelesini sürdürdü. Profosyonel futbolculuk hayatı bittikten sonra da endüstriyel futbola karşı sporcu emeği ve hakkı için mücadelesini hiç pes etmeden sürdüren Kurt, bu kez 2010 yılında başkanı olduğu Spor Emek-Sen’in kurdu. "Gerçekte siyaset, sporun babaevidir" diyerek 12 Haziran 2011 seçimlerinde Türkiye Komünist Partisi’nden milletvekili adayı olan Kurt, 26 Ağustos 2012’de yaşama veda etti.

“İSYAN BAYRAĞINI İLK O AÇTI”


İlk sözü Metin Kurt’u sahalarda da izlemiş olan spor tarihçisi Mehmet Yüce aldı. Yüce, Metin Kurt'un mütevazı bir insan olduğunu ve “Futboldan aldıklarımı futbola geri verdim” diyerek diğer futbolculardan farkını ortaya koyduğunu söyledi. "Futbolcularda bireyci tüketim alışkanlıklarının sürdüğü bu günlerde Metin Kurt'un yaptıklarının yanına yaklaşabilen yok" diyen Yüce, Kurt’u gerek sendika kurarak, gerek amatör futbolculara yardım ederek, gerek amatör takımları ücretsiz çalıştırarak yani sahada oynanan sokak futbolunu destekleyen bir zihniyeti olduğunu ve gerçek idmancı ruhunu yakalamış bir insan olarak niteledi. “1952’den sonraki profesyonel futbolda pek solcu oyuncu falan bulamazsın.” diyen Yüce sözlerini şöyle sürdürdü: Metin ve arkadaşlarının amacı futbolcular üzerindeki kulüplerin tahakkümünü ortadan kaldırmaktı. Ben köle değilim dedi ve isyan bayrağını ilk o açtı Metin. Bugün çok moda bir tabir var ya yok işte Beşiktaşlı duruşu, Galatasaraylı duruşu falan… Endüstriyel futbolda günümüzde öyle duruş falan yok.”

"DURUŞU KİMSEDE YOK"


Kurt’un ardından sözü Eurosport Türkiye Genel Yayın Yönetmeni ve gazetemizin yazarı Bağış Erten aldı. Konuşmasına "Sola, sosyal hareketlere dair bir şeylerin oluşmasında herkesin önünde bir heykel gibi duruyordu. O dönemlerde Brezilyalı futbolcu Sokrates'i örnek gösterenlere öncelikle ‘Sen asıl git Metin Kurt’u izle’ deniyordu” sözleriyle başlayan Erten, Türkiye'deki futbolcuların hak ve özgürlükler konusunda bilinçsiz olduğunu ifade etti. Erten, Kurt'un duruşunun şu anda kimsede bulunmadığını fakat bilinçlenme, sendikal çalışma ve sınıf bilinciyle Metin Kurt gibi örneklerin ortaya çıkabileceğini söylerken konuşmasına şöyle devam etti: “Bana bu çok etkileyici geliyor Metin Kurt’un tavrı. Çünkü bugün bireyci, tüketim alışkanlıklarıyla dolmuş futbolcu öğelere baktığımızda hiç birinin böyle bir karaktere yaklaşamamış olması, ortada bir karakter koyma imkânı yokken, Metin Kurt’un koca kulüplerin karşısına çıkıp “Sen patronsun, ben işçi. Bu sözleşmenin iki tarafı var” demesi bana tek başına söylemlerin ötesinde çok devrimci bir şeymiş gibi geliyor.”
 


ARŞİV