Futbolun Utrecht kuğusu: Marco von Basten

Sadece sportif başarıları değil hayatlarıyla da insanlara ilham kaynağı olan, yaptıklarıyla dünya tarihine geçen sporun büyük isimlerinin hikâyeleri artık her hafta bu köşede olacak...

11 Ağustos 2023 - 00:11

25 Haziran 1988 tarihinde neredeyse tüm dünya nefesini tutmuş Batı Almanya’nın Münih Olimpiyat Stadyumu’nda oynanan 1988 Avrupa Şampiyonası final maçını izlemektedir. Bir yanda total futbolun mucidi Rinus Michels’in Hollanda’sı diğer tarafta her şeyin önüne takım oyununu koyan ve futbol sahasına ilk kez geometriyi sokan Valery Lobanovski’nin Sovyetler Birliği vardır. Bu iki farklı anlayışın çarpışmasında dengeyi bozan sihir olur. Yeteneği ve estetik oyun tarzından dolayı ‘Utrecht kuğusu’ lakabıyla anılan Marco van Basten, o günlerde dünyanın en iyi kalecisi olan Dasayev’e imkânsız bir ‘geometrik açıdan’ futbol tarihinin en ikonik gollerinden birini atar ve Hollanda’ya ilk uluslararası kupasını kazandırır.

Televizyon ekranlarına bu mucize golden sonra iki görüntü düşer. İlkinde Marco van Basten kaldırdığı sol eliyle taraftarlarını selamlıyor ve golü kutluyor, diğerinde ise futbolun en büyük filozoflarından, hocası Michels elleriyle yüzünü kapatmış hem sevinmekte hem de bu golün imkansızlığına şaşırmaktadır. Ama ‘Utrecht kuğusu’nun kısa süren sakatlıklarla dolu kariyerinde bu gollerden bolca vardır.

‘TEKMELERE ALIŞ’
31 Ekim 1964’de Hollanda’nın Utrecht şehrinde doğan Marco van Basten 6 yaşında yerel bir takımda futbola başladı. Buradaki kısa sürede yeteneğini gösteren oyuncu 8 yaşında Utrecht takımına geçerek 9 yıl burada futbol oynadı. Kariyerinin daha ilk yıllarında onun bütün hayatını şekillendirecek tekmeler ve sakatlıklarla boğuşmaya başladı. Öyle ki bir gün genç takımda oynarken yediği tekmelerden yıldı ve eski bir defans oyuncusu olan babasına giderek ‘Galiba orta sahada oynamalıyım, golcü olarak çok tekme yiyorum’ dedi. Ancak babası bu fikre karşı çıktı. 1982’de Ajax’a transfer olduktan sonra başarılarını yerelden ulusal ve uluslararası platforma hızla taşıdı. 1983 ile 1987 yılları arasında 112 maçta 117 gol attı ve 4 sene üst üste Hollanda gol kralı oldu. Uzun bacaklarına rağmen inanılmaz bir çalım becerisi vardı ve üstün şut yeteneğiyle en zor açılardan bile imkânsız denilen golleri atabiliyordu. Bu estetik oyun ve goller ona ‘Utrecht kuğusu’ lakabının takılmasına sebep oldu.

KESİŞEN YOLLAR
Marco van Basten’in Hollanda’nın yeşil çimlerinde başlayan yolculuğu dünya starlığına doğru yol alırken bir başka Avrupa ülkesi İtalya’da, medya patronu Silvio Berlusconi’nin başbakanlık koltuğuna kadar gidecek olan yolculuğu da başlamıştı. Hayatı boyunca ismi mafya bağlantılarıyla anılan ve çok sayıda skandala imza atan Berlusconi, ülkesinin en büyük kulüplerinden Milan’ı 1987’de satın aldı. ‘Milan sadece bir futbol kulübü değil satılan bir ürün, aynı marketlerdeki gibi’ diyerek uzun vadedeki planını da ortaya koyan yeni patronun ‘Milan dünyanın en büyüğü olacak’ sözü ise muhalifleri tarafından alaya alınmıştı. Ama dediğini yaptı. Hollanda’nın iki büyük yıldızı Marco van Basten ve Gullit Milan’a transfer oldu.

Milan 1988’de İtalya şampiyonluğunu, 1988-89 ve 1989-90 sezonlarında Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazandı. Berlusconi dediğini yapmıştı. Batı Almanya’da düzenlenen 1988 Avrupa Şampiyonası’nda finalde SSCB’yi yenen Hollanda’yla beraber bu kupayı kaldıran ‘Utrecht kuğusu’ ise kariyerinin zirvesindeydi. Aynı yıl Avrupa’nın en iyi futbolcusu seçildi. Ancak zirvede işler yolunda gitmiyordu. Aynı dönemin bir başka yıldız ismi Maradona’nın yaşadığının bir benzerini yaşıyordu Marco van Basten. Durdurulamayan yeteneği rakipler tekmelerle ve sert oyunla devre dışı bırakıyordu. O yetenekli uzun bacaklar tekmelere daha fazla dayanamadı. Art arda gelen uzun sakatlık süreçleri ‘Utrecht kuğusu’nu sonunda pes ettirdi. 28 yaşında futboldan koptu.


ARŞİV