İngiliz yayın kuruluşu Sky Sports’un sunucusu maçını anlatırken onu şöyle tanımlamıştı: “Profesyonel boks ringlerine çıkmış en vahşi dövüşçü.”
Ağır sıklet boksa göre uzun olmayan boyuna rağmen ayakları yere sağlam basan, dışarıdan görenin ürktüğü kaya gibi sağlam vücudu rakipleri için korkutucuydu. Kaslı ve kalın kollarından çıkacak net bir yumruk karşısındakini hızlıca komaya sokabilirdi. Ancak bu gücüne ve kazandığı başarılara rağmen istediği saygıyı göremiyordu. Nasıl görebilirdi ki, boks tarihinin en büyük başarılarından birkaçına imza atsa da tecavüz, taciz suçlamalarıyla yargılanıyor, uyuşturucu iddiaları havalarda uçuşuyordu. Muhammed Ali’nin yarattığı imgenin tam zıttı bir konumdaydı. Kendisiyle bile her daim kavga eden bir ‘kötü çocuk.’
İLK MAĞLUBİYET VE HAPSE GİRİŞ
1966 yılında New York’ta dünyaya gelen Mike Tyson, boksa çocuk yaşlarında başladı. Gücü ve dayanaklılığı daha ilk günlerden itibaren herkesin dikkatini çekmişti. 22 yaşında dünyanın en genç ağır sıklet boks şampiyonu oldu. 1987’den 1990’a kadar bu ağır sıklet boksun tahtında oturdu. WBA, WBC ve IBF organizasyonlarının hepsinde zirveye oturan ve bunları art arda birleştiren tarihteki tek sporcu oldu. 1987’den 1990’a kadar çıktığı tüm maçları kazandı. İnanılmaz bir kariyere imza atıyor, rakipleri bir ya da iki raund ringde kalabilirse kendilerini şanslı hissediyorlardı. Başarıları belki de kariyerine başladığı ilk günden beri belli olan ‘kötü çocuk’ imajının görülmesini engel olmuştu. Ancak ip, 1990’da kaybettiği ilk maçla beraber koptu. Buster Douglas’a kaybettiği maç sonunda unvanlarına veda etti. Tam da o günlerde tecavüz suçuyla yargılandı ve 3 yıl hapse çarptırıldı. Başarıların gölgelediği iddialar ilk yenilgiyle beraber ortaya çıkmaya başlamıştı. Uyuşturucu kullanımı, alkollü araç kullanma, tehdit, darp, vergi kaçakçılığı...
RAKİBİNİN KULAĞINI ISIRDI
Hapisten çıktıktan sonra hem unvanlarına tekrar kavuşmak hem de bozulan maddi durumunu düzeltebilmek için Evander Holyfield ile unvan maçına çıktı. İlk buluşmadan yenilgiyle ayrılınca ümitsizlikle bir maç daha ayarladı. Ancak ne yapsa olmuyordu, eski
günlerinden ve gücünden uzaktı. Maç esnasında son ve ümitsiz bir hamleyle Holyfield’de sarıldı ve kulağının üstünü ısırdı. Dünya spor tarihinin en ikonik anlarından biri yaşanıyordu. Holyfield kulağının üstünden bir parça kopmuş ve acı içindeki yüzüyle hakeme bakıyordu. Yaşanan rezalet sonrası kariyeri gittikçe dibe gitti. Para amaçlı birkaç gösteri maçına daha çıktı ancak sonuçlar rezaletti. Kariyeri boyunca 300 milyon dolardan fazla kazanmış olmasına rağmen 2003 yılında iflasını açıkladı. Borcunun 23 milyon doları aştığı söyleniyordu. Yıllar içinde birkaç gösteri maçına daha çıktı ancak sonrasında emeklilik kariyerini gösteri dünyasına doğru yönlendirdi. Ünlü yönetmen Spike Lee ile işbirliği yaparak, tek kişilik bir sahne gösterisi organize etti. The Hangover filminde rol aldı. Emekliliği sonrası yaptığı gösteri işlerinin geçmişini ne kadar temizlediği ise bir soru işareti olarak ortada duruyor.