Bu rekabetin zirve yaptığı iki olimpiyat ise 1980 Moskova ve 1984 Los Angeles’ta gerçekleştirilen oyunlar oldu. 1980 Moskova’ya, öncülüğünü ABD’nin çektiği çok sayıda Batılı, liberal ülke, 1984 Los Angeles’a ise SSCB öncülüğünde çok sayıda ‘doğu bloku’ ülkesi katılmadı. Oyunlar tarihindeki en az katılımlı olimpiyatlardan biri olan 1980 Moskova kendi içinde yaşanan hikâyeleriyle de hayli ilginç geçti.
SOVYETLER KESİN ZAFER İSTİYOR
Batı’nın keskin protestosu, Sovyetler’in ev sahipliğini yaptığı olimpiyatlara daha da fazla önem vermesine sebep oldu. Sovyetler için artık amaç sadece oyunları düzenli bir şekilde gerçekleştirmek değil aynı zamanda yarışlarda da kesin zaferler elde edip madalya sayılarında lider olmaktı. Ancak bu amaç oyunları takip eden Rus izleyicileri de etkileyince işin rengi değişmeye başladı.
Rus izleyicilerin kendi sporcularını desteklemeleri zaman içinde rakip sporculara karşı düzenli ve yükselen bir protestoya sahne olmaya başladı. Öyle ki bu protestolardan SSCB ile kadim dostlukları bulunan ‘doğu bloku’ ülkelerinin sporcuları bile nasibini almaya başlamıştı. Bunlardan biri de Polonyalı sırıkla atlamacı Wladyslaw Kozakiewicz oldu. Oyunlara gelene değin zaten çok başarılı performanslara imza atan Kozakiewicz, kazandığı çok sayıda Avrupa şampiyonluğu ile de oyunların doğal favorilerinden biriydi. Bu durum her branşta altın isteyen Rus izleyiciler için Polonyalı sporcuyu hedef tahtasına koydu. Sırığını eline alıp atlayış için piste çıktığı her seferinde protestoların ve yuhalamaların dozajı artıyordu. Bu durum ise Kozakiewicz’in sinirini bozmaya başlamıştı.
KOZAKIEWICZ YUMRUĞU
Seyircilerin protestoları sürerken, Polonyalı sporcunun iddiasına göre, yarışa bir de Sovyet yetkililerin dolaylı müdahalesi geldi. Kozakiewicz, sırıkla atlama için önemli bir etken olan rüzgar gücünü etkileyebilmek için düzenleyicilerin stadyum kapısını açıp kapattıklarını, rüzgarın hızı ve yönüyle bu sayede oynadıklarını iddia ediyordu. Hem protestolara hem iddia ettiği dolaylı müdahaleye rağmen 5.78 metrelik atlayışıyla altının sahibi oldu. Ancak ne olduysa da atlayışı temiz bir şekilde bitirip mindere düştüğü anda oldu. Polonyalı minderin üzerinden, çok büyük çoğunluğu Rus olan izleyicilere dönerek bir elini L şekline getirdi ve diğer elini de yumruk yaparak kendi protestosunu gerçekleştirmiş oldu. Kozakiewicz’in bu kaba jesti tribünlerde büyük tepki toplarken, basın yoluyla fotoğrafın tüm dünyaya ulaşması SSCB yetkililerini hayli sinirlendirdi.
SSCB Dışişleri, Polonyalı sporcunun ve Polonya’nın resmi olarak özür dilemesi gerektiğini açıkladı. Polonya Büyükelçisi bakanlığa çağrılarak uyarıldı. SSCB, olimpiyat komitesi üzerinde de baskı uygulamaya çalışarak Kozakiewicz’in ömür boyu yarışlardan men edilmesini istedi. SSCB’nin bu tepkisi Polonyalıları çok sinirlendirdi. Uzun zamandır ülkeleri üzerindeki SSCB’nin siyasi hâkimiyetinden mutsuz olan Polonyalılar sokaklara döküldü. Polonya’nın 1980’li yıllarına damga vuran Dayanışma Sendikası yaşananlarda sporcuları lehine tavır aldı. Polonya hükümeti zor durumdaydı; bir yanda kendi yurttaşları diğer yanda siyasi baskısını çok net hissettikleri SSCB. En sonunda Kozakiewicz’in bir ‘kas spazmı’ yaşadığı gibi tarihin en abuk açıklamalarından birine imza attılar. Hikâyenin baş kahramanı Wladyslaw Kozakiewicz, Sovyetler öncülüğündeki protestoya Polonya’da katıldığı için 1984 Los Angeles Oyunları’na katılamadı. 1985’te Batı Almanya’ya iltica etti. Ancak ilticası kabul edildi. Polonya spor kariyerine artık devam etmesine engel koydu. Kozakiewicz halen Almanya’da yaşıyor ve yerel siyasetle uğraşıyor.