Garson bin anne ile öğretmen ve amatör futbol hocalığı yapan bir babanın çocuğu olarak Fransa'nın Joeuf kentinde 21 Haziran 1955'te doğan Michel Platini, döneminin orta sınıf ailelerinden gelen her çocuk gibi futbolla haşır neşir olarak büyüdü. Sokakta arkadaşlarıyla geçen bu zamanda bile futbol yeteneğini ortaya koyan Platini'ye ünlü Brezilyalı Pele'den devşirme bir de lakap takıldı: Peleatini.
Ancak bu yetenekli solak için kariyer başlangıcı çok zorlu oldu. Metz kulübünde futbol kariyerine başlamak için kulübün kapısını çalan genç Platini sağlık kontrolünden geçemedi. Doktor zayıf bir fiziki yapısı olduğunu ve ciğerlerinin profesyonel futbolu kaldıramayacağını söyledi. Bu gelişme onun için büyük bir hayal kırıklığı olsa da inatçı yapısı burada da devreye girdi ve futboldan vazgeçmedi. Bu kez Nancy Lorraine kulübünün kapısını çaldı.
KARİYERİ HARİKA BAŞLADI
Nancy'de sağlık kontrolünü geçmekle kalmadı daha ilk günlerinden itibaren formayı sırtına geçirdi ve gösterdiği performansla şaşkınlık yarattı. Doğal bir yeteneği vardı, kolay adam eksiltiyor, müthiş ara paslar atıyor üstelik harika serbest vuruşlar kullanıyordu. 98 lig maçında 181 gollük göz kamaştırıcı istatistik onu daha 21 yaşında efsaneleri arasına da gireceği Fransa Milli Takımı'na götürdü. Nancy'den sonra dönemin en şöhretli Fransa takımı St.Etienne'e transfer oldu. Benzer bir performansı (104 maç 58 gol) yeşil beyazlı formayla da gösterince Avrupa'nın en yetenekli futbolcusu olarak anılmaya başlandı. Artık devlerin radarına girmişti.
Ferrari'nin de sahibi olan İtalyan işinsanı Gianni Agnelli, Juventus'un da sahibiydi ve neredeyse her gün Avrupa basınında Platini'yi transfer etmek istediğine dair haberler çıkıyordu. Dönemin transfer rekorlarından birini kırarak İtalya'nın yolunu tutan Michel Platini, sihrini bu kez Torino'da sergilemeye başladı. İtalyan ekibinin 4 yıl içinde 3 kez şampiyon ve üst üste iki kez Avrupa'nın en büyüğü olmasında büyük pay sahibi oldu. Milli Takım'da da uçuyordu. 1984 Avrupa Şampiyonası’nda Fransa'yı sürüklemekle kalmayan Platini, 2 hat-trick de dahil olmak üzere toplam 9 golle Fontaine’in rekorunu da kırdı.
SKANDALLARIN ORTASINDA
1987 yılında futbolu bırakma kararı aldıktan sonra yıllar içinde futbol dünyasının başrolüne yükseleceğini kimse tahmin edemezdi. Bir dönem Fransa Milli Takımı'nı çalıştırsa da daha sonra üzerine takım elbisesini geçirerek FIFA ve UEFA'da görev almaya başladı. Saha içindeki gibi futbol koridorlarında da 'esnek ve hırslıydı.' 2006 yılında, uzun yıllar yanında çalıştığı Lennart Johansson'a karşı girdiği seçimi kazanarak UEFA başkanlık koltuğuna oturdu.
2015 yılındaki FIFA seçimlerine doğru gidilirken dünya basını futbolun merkezinde olduğu skandallarla çalkalanmaya başladı. Platini, FIFA başkanlığı için yine yıllardır beraber çalıştığı Sepp Blatter'e rakip olmuştu. Ancak ikili hakkında ayrı ayrı olmak üzere onlarca rüşvet, yolsuzluk iddiası gündemden düşmüyordu. FIFA Etik Kurulu'nun devreye girerek yaptığı soruşturma sonucunda Platini, 6 yıl futboldan men cezası aldı.
1983, 1984 ve 1985 yıllarında olmak üzere üç yıl üst üste Avrupa'da yılın en iyi futbolcusu seçilme başarısını gösteren bu büyük yeteneğin futbolla vedası böyle olmamalıydı diyen hâlâ çok sayıda futbol romantiği var. Ancak aldığı cezadan sonra kabuğuna çekilen Platini, birçok belgesele de konu olan yolsuzluklar ağı konusunda hiçbir zaman doyurucu bir açıklama yapamadı.