Sadece sportif başarıları değil hayatlarıyla da insanlara ilham kaynağı olan, yaptıklarıyla dünya tarihine geçen sporun büyük isimlerinin hikâyeleri artık her hafta bu köşede olacak... Doğup büyüdüğü, 2.8 milyon nüfuslu ada ülkesi Jamiaka’nın tüm özelliklerini bünyesinde taşıyordu. Eğlenmeyi seviyor, en kritik final yarışları öncesinde bile gülümsüyor, sempatik hareketleriyle tüm dünyanın sevgisini kazanıyordu. Ülkesinin bir diğer efsanesi Bob Marley gibi bir üne kavuştu zaman içinde; üstelik bir kahve çiftliğinde işçi olarak çalışan babasından gördüğü gibi çalışma disiplinine de sahipti. 100 ve 200 metrede 6 olimpiyat altın madalyası sahibi, rekortmen kısa mesafeci Usain Bolt atletizm kariyerini sonlandırdığını açıkladığında yaşayan efsane konumuna
gelmişti bile...
İLK YILLAR VE SKOLYOZ
1986’da Jamiaka’da Sherwood kasabasında doğan Bolt, çocukluk yıllarından itibaren sporla ilgilendi. Kriket, futbol ve kısa mesafe koşuları daha ilk yıllardan itibaren hayatının merkezinde oldu. Okuduğu lise atletizm konusunda oldukça iddialı bir lise olunca deneyimli eğitmenler tarafından fark edilmesi uzun sürmedi. O kriket ve futbolda ısrarcı olsa da kısa mesafedeki hızı görmezden gelinecek gibi değildi. Çok uzun sürmedi, daha 16 yaşında 200 metrede dünya gençler şampiyonu oldu. Ancak çok geçmeden bir sorun baş gösterdi; çok fazla sakatlanıyordu. Yapılan muayeneler sonucunda bir omurga eğriliği sorunu olan skolyozu olduğu tespit edildi. Omurgası beline yakın tarafında sağa doğru kıvrılıyordu. Bu da sağ bacağını sola göre doğuştan 1.27 cm daha kısa hâle getiriyordu. Buna rağmen pes etmedi ve çalışmayı sürdürdü. 2004 yılında 200 metreyi 19.93 ile bitirdiğinde tarihte ilk kez 20 saniyenin altına inen genç sporcu olmayı başardı. Bu rekoru halen de geçerliliğini sürdürmekte. 100 ve 200 metrede girdiği her yarışta yaptığı süreler tüm atletizm dünyasının gözünün bu genç ve cılız oğlana çevrilmesine sebep oldu. İşin aslı çok sayıda otorite başarılı olmasını beklemiyordu. Çok uzun bacaklı ve uzun boyluydu, ilk hareketlenmesinde sorun vardı ve bir sprinter için cılız, güçsüzdü... Ancak Bolt tüm bu klişeleri yerle bir ederek adım adım yükseldi. 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları hem kendisi hem ülkesi için dönüm noktası oldu. 100 metreyi 9.69 ile koşarak hem dünya rekorunu yineledi hem de olimpiyat altını kazandı. Üstelik bu altın ülkesinin sprintte kazandığı ilk altın oldu. Finalin son metrelerinde ellerini açarak rahatça koşması hem ikonik bir fotoğraf olarak tarihteki yerini aldı hem de çok sayıda eleştirmene göre rekorun daha da geliştirilmesine engel oldu.
O ARTIK BİR YILDIZ
Pekin onu dünya yıldızı kategorisine çıkardı. Tüm dünyada ondan bahsediliyor, televizyonlarda, gazetelerde röportajları yayınlanıyordu. İlgiden kendisi de memnundu ama sportif başarıları hız kesmedi; 2009 Almanya ve 2011 Güney Kore’de dünya şampiyonluklarını aldı. 2012 Londra Olimpiyatları’nın ise başrolündeydi. Tüm dünya nefesini tutup onu izlemeye koyuldu. Hem 100 hem 200 metreyi kazanmakla kalmadı arkadaşlarıyla beraber 4x100 bayrak yarışını da kazandı. Hikâye değişmedi; 2013 Rusya ve 2015 Çin’de dünya şampiyonluklarını kazanarak 2016 Rio Olimpiyatları’nda sahne aldı. Aynı başarıyı, yaşı ilerlemesine, rakipleri yenilenmesine rağmen tekrarladı. 3 olimpiyatta 100 ve 200 metrede üst üste altını kimseye bırakmadı. Aktif atletizm kariyerini bıraktıktan sonra da ‘eğlenmeye’ devam ediyor Bolt. Reggae müziğe olan tutkusundan dolayı çok sayıda klipte oynadı, büyük konserlerde dj’lik yapıyor. Futbola olan tutkusundan dolayı da çok sayıda gösteri maçında yer aldı.