Sporda kadına yönelik şiddetin çizgi romanı

Fransız yazar Elsa Naude'nin sporda cinsiyet eşitsizliğini anlatan çizgi romanı, Şiddetin Mekânları, Mekânların Şiddeti’ni BoMoVu ekibi Türkçe'ye çevirdi. Kitabı çeviren BoMoVu ekibi, sporun karar alma mekanizmasında cinsiyet eşitsizliğinin daha keskin bir hal aldığını savunuyor.

20 Mayıs 2021 - 11:11

Beş yıl önce İstanbul’da kurulan ve yaklaşık iki yıldır da Kadıköy’de faaliyet gösteren BoMoVu Derneği, Fransız yazar Elsa Naude'nin sporda cinsiyet eşitsizliğini anlatan çizgi romanı, Şiddetin Mekânları, Mekânların Şiddeti’ni Türkçe'ye çevirdi. 

Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi (BoMoVu) ekibinden İlknur Hacısoftaoğlu, Cansu Kılınçarslan ve Nil Delahaye ile çizgi romanı neden Türkçe’ye çevirdiklerini, sporda cinsiyete dayalı şiddeti, eşitsizliğini nasıl gördüklerini ve neler yapılabileceğine dair konuştuk... 

'BİR ÇOK BOYUTUYLA ELE ALINMALI'

Sporda cinsiyet eşitsizliğini anlatan bu çizgi romanı Türkçe'ye ve Türkiye'den verilerle uyarladınız. Nasıl bu çalışmaya başladınız, çalışma sırasında nelerle karşılaştınız?

Bu çizgi romanı, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine dikkat çekme amaçlı “Şiddetin Mekânları, Mekânların Şiddeti” adlı bir kampanya başlatmış olan l’aaatelier adlı Fransa’daki bir derneğin Instagram paylaşımlarında gördük. Bu paylaşımı görünce aslında bizim de BoMoVu olarak anlatmak istediğimiz bir çok şeyi özetlediği için hemen kendileriyle iletişime geçtik. Dünyanın her yerinde ne yazık ki hemen hemen aynı şekilde tekerrür eden sporda kadına yönelik şiddeti özetleyen bu çizgi romanın önemli bir ana mesajı vardı: Sporda cinsiyete dayalı şiddet bir çok boyutuyla ve açısıyla ele alınmalı ve mücadele edilmeli. 

Çizgi romanı Türkçe’ye ve Türkiye’ye uyarlarken sahadan kendimizin bizzat elde ettiğimiz verilerle hareket etmedik. Özellikle CEİD (Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği) için hazırlanan rapor çok faydalı oldu. Bunun dışında bazı başka akademik çalışmaların verilerinden de faydalandık. Ayrıca bu alanda yapılan kısa bir haber taraması bile cinsiyete dayalı ayrımcılık konusunda bilgi veriyor. Örneğin bu verileri derlerken federasyon yapısında kadın futbolunun yeri ve bunun kadın sporculara getirdiği eşitsizlikler konusunda bir kampanya yürütülmekteydi. Kadın futbolcular pandemide amatör ligde olmalarının getirdiği dezavantajları anlatıyorlardı. 

'ÖZGÜRCE BOKS YAPABİLİYORLAR'

Sizi bu çalışmaya iten etkenler nelerdir?

Yukarıda bahsettiğimiz çizgi romanın ana konusu olan sporda şiddeti de içeren cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılık meselesi bizim de bir çok çalışmamızda, kendi antrenör atölyelerimizde, geliştirdiğimiz dernek politikaları ve davranış kodlarında veya ürettiğimiz kaynaklarda ele almaya çalıştığımız bir konu. Fakat bu konuda çalışan herkes gibi karşılaştığımız tabular, önyargılar, içselleştirilmiş ayrımcılık biçimleri bizi zaman zaman zorluyor ve karşımızdakine rahatsızlık veriyor. Bu tabuları yıkmanın yolu illaki karşılığını aynı üslupla vermek değil. Anlatma çabası pek çok farklı aracı bir arada kullanmayı gerektiriyor. Biz de bunun için farklı araçlar kullanıyoruz ve mizah bazen iktidarı yeniden üretmenin evet, ama pek çok zaman da iktidarla mücadele etmenin güçlü yollarından biri. Bu çizgi romanı, işin ciddiyetinden hiç de ödün vermeden, mizah dolu bir dille ve durumların absürtlüğünü ortaya çıkararak mücadele etmeyi teklif ediyor, bu da bizim hoşumuza gitti.

Biz dernek olarak yetişkin kadınlara ve ergenlik çağındaki kız çocuklarına yönelik çeşitli programlar yürütüyoruz. Bunlardan biri Kadından Kadına Muay Thai; haftalık boks antrenmanlarımızla kadınlar yargılayıcı bakışlar, cinsiyetçi söylemler, şiddet içeren üsluplardan uzak bir şekilde özgürce boks yapabiliyorlar. Ben De Böyleyim programımızla ise, ergenlik çağındaki kız çocuklarının çeşitli sporlarla özgüven ve kendini ifade etme becerilerini kazanmalarını destekliyoruz. Pandemiden dolayı yüz yüze etkinliklerimizi durdurduk ancak çevrimiçi ortamda ve basılı materyallerle ihtiyaçlara yetişmeye çalışıyoruz. Yine çevirisini ve ülkemize uyarlamasını yaptığımız “Goal@Home” aktivite kitabı bunun bir örneği. Kız çocukları evde spor yaparak kendi öz bakımlarını üstleniyor ve aynı zamanda aktivitelerle cinsel sağlık, müzakere becerileri, rıza, dayanışma gibi bir çok konuda eğlenceli ve öğretici egzersizler yapabiliyorlar. Goal@Home aktivite kitabı gibi bu çizgi roman da bizim kurduğumuz bu alanlarda kullanacağımız materyallerimizden biri.

KADINLARIN VARLIĞI GÖRÜNMÜYOR

Sporda cinsiyet eşitsizliğini genel bir ülke havasıyla yorumlayabilir miyiz?

Sporda cinsiyet eşitsizliği farklı boyutlarıyla ele alınabilecek bir konu. Her ne kadar ilk aklımıza gelen sporcular olsa da alanda pek çok başka eyleyici mevcut. 

Önce sporcular açısından ele alalım. Spora katılımda nicel bir eşitsizlik halen söz konusu. Bu hem genel olarak baktığımızda hem de branşlar bazında baktığımızda geçerli. Toplumda görünür olan pek çok branşta kadınların varlığı görünmez. Ayrıca görünür olduklarında bu görünürlüğün biçimi de ayrımcılığı yeniden üreten biçimde olabiliyor. Medya temsillerine baktığımızda örneğin kadın sporcular ve erkek sporcuların temsili hem kapladıkları alan olarak çok eşitsiz, hem de temsil biçimleri ayrımcılığı yeniden üreten bir dille sergileniyor. 

Sporda karar alıcılara baktığımızda cinsiyet eşitsizliğinin çok daha keskin bir hal aldığını görüyoruz. Antrenör ve hakem kadınların sayıları çok az, yeterli desteği görüyorlar demekten de çok uzağız. Yönetici kadınlarda durum oldukça vahim durumda. Yok denecek kadar az sayıda kadın bu görevlerde yer alıyor. Çünkü spor halen erkeklere ait bir alan olarak görülüyor ve alanın gerçek aktörü olarak görülen erkekler sözün de sahibi olarak o görevlere getiriliyorlar. 

'RAHATSIZ OLAN TARAFTARLAR VAR'

Spordaki cinsiyet eşitsizliğine karşı neler yapılabilir?

Mücadeleyi birçok alandan eşzamanlı yürütmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Sahalarda kız çocukların sporu bırakmaması, özgüvenlerini inşa etmelerine destek olmak; antrenörleri bu konulara dair eğitmek ve onlara pratik araçlar sunmak; federasyonlara baskı kurmak ve talepleri iletmek; federasyonüstü kurumlar, mahkemeler, olimpik komiteleri, birlikler (UEFA, FIFA…) gibi yapıların da yaptırım gücünden faydalanıp tespit edilen vakaları raporlaştırmak gerekir diye düşünüyoruz.

‘Kadın sporu kimsenin ilgisini çekmediği için medya endüstrisinde maalesef yer verilemiyor’ argümanı, yalanı artık inandırıcılığını kaybediyor. Kadınların spordaki varlığı ve bu varlığı duyurma mücadeleleri artık her yerde görünür. Biz BoMoVu olarak kadınların bedensel güçlenmesi ve özgürleşmesine yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu tür çalışmaların artması gerektiği düşüncesindeyiz.

Ayrıca bizim daha önce üzerinde sınırlı çalışmamızın olduğu ama kesinlikle çalışılması gerektiğini düşündüğümüz bir alan var, o da taraftarlık alanı. Sporun birçok paydaşı var ve bunun kitlesel bir şekilde ekonomik gücünü elinde tutan spor severleri, taraftarlar. Yapısal şiddetin mekanizmalarını sökmek büyük resimde kalıcı değişimi yaratacaktır, dolayısıyla bu spor severlerinin de eşitlik talepleri olduğunu ve bunu duyurmak çok iyi bir stratejidir, bunu mesela Taraftar Hakları Derneği çeşitli şekillerde yapıyor, ancak elbetteki haksızlıklara karşı sesini duyurmaya çalışan herkes gibi muamele görebiliyor. Spor sevgisi, taraftarlık, duygularla alakalı bir şeydir, duygular da barışı ve özgürlüğü öğrenmenin bir yoludur ve o şekilde kullanılmalı. Bu yıl Ocak ayında CIES (Uluslararası Spor Araştırmaları Merkezi)’in yaptığı küresel bir araştırma, futbol taraftarlarının çoğunluğunun toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsiyetçiliğe karşı duyarlı olduğunu ve harekete geçilmesini istediklerini ortaya koyuyor. Bu yaklaşımın sadece sözde kalmaması ve uygulamaya geçmesi gerek. Batı’da bu minvalde düzenlenen çok sayıda taraftar kampanyası var. Biz Türkiye’de de tribünlerdeki cinsiyetçilikten rahatsız olan taraftarların olduğunu biliyoruz. Onların da seslerini daha çok çıkarması ve görünürlüğünü arttırması gerek. Zaman zaman bunu tribün gösterilerinde de hareket geçerek ifade ediyorlar fakat sayısı ve dönüşüm sağlama gücü kulüplerin de desteğiyle artmalı. Taraftarların çeşitli yerlerde yaptığı gösterişli eylemler simgesel olarak ve mekanizmalarda tekabülü olan çok güçlü hareketler.


ARŞİV