Virüs yüzmeye engel mi?

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Şafak Göktaş, tatil boyunca sosyal mesafenin korunması gerektiğini belirtirken şu ana kadarki öngörüler, virüsün deniz ve havuz yoluyla bulaşmayacağı yönünde

28 Mayıs 2020 - 16:01

HABER: Görkem DURUSOY/ Simge KANSU

Tüm dünya 2019’un Aralık ayında ortaya çıkan korona virüsüyle mücadele etmeye devam ediyor. Uzun bir süredir sosyal hayattan uzak kalan vatandaşlar, yaz sezonunun gelmesiyle birlikte tatil planı yapmaya başladı. 2020 yazını kaçırmak istemeyenler, içinde bulunduğumuz salgın sürecinden dolayı tedirgin. Korona virüsünün deniz veya havuz yoluyla bulaşabilme ihtimalinin olup olmadığı ise herkes için merak konusu. Peki bu yaz tatil yapmak isteyenler nelere dikkat etmeli? Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan ve aynı zamanda Kızıltoprak’ta bulunan kliniğinde hastalarına hizmet veren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Şafak Göktaş, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

“TUZ VE KLOR ÖNLEYİCİ FAKTÖR”

Korona virüsünün deniz veya havuz yoluyla bulaşmayacağını söyleyen Şafak Göktaş, “Covid-19 henüz yeni tanıdığımız bir virüs olduğundan dolayı, bildiklerimiz oldukça sınırlı. Fakat öngörülerimiz ve şu ana kadar bildiklerimiz, virüsün tuz seviyesinden dolayı denizden geçmeyeceği yönünde. Bunun dışında, bakımları iyi yapılmış ve klor seviyesi yeterli düzeyde olan havuzlardan da bulaşmayacağını biliyoruz. Bu durumda dikkat edilmesi gereken, insanlarla deniz veya havuzda sosyal mesafeyi korumak olacaktır. Unutmayalım ki bu solunum yolu ile bulaşan bir virüs. Havuz veya denizde maske takamayacağımızı göz önünde bulundurursak, havuz ve denizde insanlara 1,5-2 metreden daha fazla yaklaşmamız gerektiği unutulmamalı.” şeklinde konuştu.

“TEST YAPTIRMAK ÖNEMLİ”

Tatil sırasında insanların yüzmeden önce birtakım testlerden geçirilmesi gerektiğini belirten Göktaş, “Şu anda değerli olarak görünen iki test var. Bunlardan bir tanesi PCR testi. Bu akut olarak hastanın enfeksiyonu olup olmadığını gösteren testtir. Duyarlılığı akut enfeksiyonu gösterme açısından oldukça değerlidir. Bir diğeri de antikor testi olan IgM ve IgG testidir. Burada duyarlılığı IgM’e göre daha değerli olan IgG testi daha önemlidir. IgG antikor testi, hastalığın geçirilip geçirilmediğini gösterir. Havuza, denize veya sosyal ortamlara girecek kişilerde IgG testi değerli olabilir. Çünkü hastada yapılan test sonucunda IgG pozitifliğinin görülmesi, kişinin bu enfeksiyonu geçirdiğini ve en azından 5-6 ay boyunca bağışıklık olacağının göstergesi olabilir. Önemli olan tatil boyunca restoranda, plajda, denizde, havuzda ve sosyalleştiğimiz alanlarda kontrollü mesafeye uymaları. Bu önlemlere dikkat etmeleri durumunda ciddi bir sıkıntı yaşayacaklarını düşünmüyorum. Sosyalleştikleri alanlarda maske kullanmayı unutmamalarını da hatırlatmak gerekir.” ifadelerini kullandı.

“PANİK YAPMAK İÇİN SEBEP YOK”

Korona virüsüyle mücadelede toplumda yanlış algılar oluştuğunu vurgulayan Göktaş, “Toplumda, Covid-19 ile enfekte olan kişilerin çok ciddi tehlike ile karşı karşıya olduğuna dair yanlış bir inanış var. Fakat olayın aslı öyle değil. Enfeksiyonun yüzde 80’i zaten ayakta veya semptom olmadan atlatılıyor. Yüzde 15’inde, enfeksiyon orta-ağır seyrediyor. Sadece yüzde 5’inde yoğun bakım ihtiyacı duyuluyor. O yüzden panik yapmak için bir sebep yok. Önemli olan bağışıklık sistemimizi yukarıda tutmaktır. Bunun için de dengeli beslenmek, günlük ortalama 7-8 saat uyku, stresten mümkün olduğunca uzak bir yaşam sürmek ve günlük en az 30 dakika fiziksel aktivite yapmak yeterli olacaktır.” dedi.


ARŞİV