Yaklaşık bir asır önce “kadınların bedenlerine uygun olmadığı düşünülen” futbol günümüzde kadınların daha fazla dahil olduğu bir spora dönüştü. Ancak kadın oyuncuların aldığı ücretler, kullandıkları malzemeler, taraftar ve medya desteği erkek futboluyla karşılaştırılmayacak bir düzeyde. Ne olursa olsun kadınların futboldaki mücadelesi hem oyuncu hem de antrenörlük düzeyinde devam ediyor. Bu mücadelenin katılımcılarından biri de Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi Bölümü öğrencisi Nilay Ateşoğlu. Ateşoğlu’nun uzmanlık alanı futbol ve şu anda dünya çapında üne sahip olan bir futbol takımının akademisinde antrenörlük görevini sürdürüyor. Aynı zamanda Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği’nde gönüllü olarak antrenörlük yapıyor. “Ben de Böyleyim” projesi ile Kadıköy’de kız çocuklarına futbol eğitimi veriyor.
KOŞUDAN FUTBOLA UZANAN YOL
Ateşoğlu’nun futbola olan merakı ilkokulda başlamış. “Spor hayatımın parçası değildi ta ki okulun atletizm takımına katılana kadar” diyen Ateşoğlu, koşmanın heyecanıyla futbola giden yolu şöyle anlatıyor: “Beşinci sınıfta iken okul atletizm takımına katıldım ve bu hayatımın dönüm noktası oldu. Koşmak, bana en büyük heyecanı tattırmıştı. Tek başımıza koşsak da ben ilk takım olabilmeyi orada öğrendim. Ortaokulda ise beden eğitimi dersimize kadın öğretmen geliyordu. Özgüven ile oynaması, eğlenmesi, futbolu öğretmesi beni güçlü hissettirmişti. Ortaokul bitince Taksim Spor Kulübü’nün kız takımı kuracağı bilgisini aldık ve ben işte o an tekrar o özgürlük hissini yaşadım. İlk zamanlar ailem izin vermedi. Ama ben bakkala her gittiğimde kulübün sahasında kızları izlerdim, ağlardım. Çünkü o yaşanan hazza ortak olmak istiyordum. Daha sonra ailem izin verdi ve ilk futbol lisansım böylece çıkmış oldu.”
“OYNAMAK İSTİYOR MUSUN?”
Ateşoğlu lisansı almış ancak üç ay sonra takımın kapısına kilit vurulmuş. “Takım kapandı ama ben futbola küsmedim.” diyen Ateşoğlu, futbola devam edebilmek için verdiği mücadeleyi ise şu sözlerle anlatıyor: “Antrenörümüz, o süreçte de beni ve bir kaç arkadaşımı Marmara Üniversitesi Spor Kulübü’ne göndermek istemişti. Annem izin vermedi, çünkü beni götürecek kimse yoktu antrenmanlara. O an, ‘her şey bitti’ dedim. Lisedeki beden eğitimi öğretmenime durumu anlattım, destek olmadı tam tersi çözümsüzlük yarattı. İki sene sonra ise bir televizyon programına top sektiren bir kız çıkmıştı. Annem o an bana baktı ve ‘oynamak istiyor musun?’ diye sordu.Tekrar oyuncağıma kavuşmuş kadar mutlu oldum ve kulüpte futbol oynamaya başladım.”
“FUTBOLDAN KOPAMADIM”
“Sahada bulunduğum ve futbol oynadığımı söylediğim her yerde bu gibi birçok cinsiyetçi durumla karşılaştım.” diyen Ateşoğlu bir süre sonra oyuncu olarak futbolu bırakmaya karar vermiş ama futboldan kopamamış. Antrenör olmaya da o zaman karar vermiş. Sahada var olmayı tercih eden Ateşoğlu bu kararını ise şöyle anlatıyor: “Alanı değiştirip dönüştürmeye çalışmak istediğim için sahada var olmayı tercih ettim.Yaşadığımız zorlukları ancak mücadeleye devam ederek aşabileceğimizi düşünüyorum. İşte bu yüzden antrenör olmayı tercih ettim. Her ne kadar bu zorluklarla yaşamaya devam etsem de biliyorum ki yeşil sahalarda kadın antrenör gören her kız çocuğunun umudu artacak. Her oğlan çocuğu ise futbolun sadece erkek oyunu olmadığını öğrenecek. Her veli, çocuklarına sporun cinsiyetinin olmadığını aktarabilecek.”
“Her hafta sonu 8-17 yaş aralığındaki erkek çocuklarının her antrenmanına katılırdım. Sabahtan öğlene kadar saatlerce o yeşil sahanın havasını solumak isterdim. Topun peşinden koşmak isterdim ama sadece ayaklarımla değil, tüm bedenim ve zihnimle. Daha sonra anneannem beni sahada görmüş ve anneme ‘Senin kızın erkekler ile fingirdiyor.’ demiş. Annem sadece bana bunu söylemişti, o an ne düşündü bilmiyorum ama yasaklamadı bana. Ben üzüldüm, çok üzüldüm çünkü sadece oyun oynuyordum.”
“ANTREMAN YAPACAK SAHA YOK”
“Türkiye’de bir kadın futbolcu hayatını sadece futbol oynayarak devam ettiremiyor. Erkek futbolunda oyuncular milyon dolarlar alırken, biz yüz lirayı, bin lirayı konuşuyoruz.” diyen Ateşoğlu, kadınların futbolda yaşadığı sorunları ise şu sözleriyle anlatıyor: “Verilen emek aynı, dökülen ter aynı ama yine emeğimiz bu alanda da görünmeyeni oluşturuyor. Biz ücret eşitsizliğinden bahsederken onlar ‘kalite düşük’ diyor. Kalite neden düşük peki? Profesyonel takımlardan bir tek Beşiktaş A.Ş.’nin kadın takımı var. Kadın futbolcular, kulüpler antrenman yapacak saha bulamıyorlar. Bulsalar dahi, verilen gün ve zaman aralığı çok sınırlı. Kadın futbol liginin bir sponsoru yok. Bir sürü kulüp maddi yetersizlikten dolayı kapanmak zorunda kalıyor ve altyapılar oluşturulamıyor. Futbol alanı kadınlara gelecekten çok bir geleceksizlik alanı yaratıyor.”
Hem akademik alanda hem de yeşil sahalarda kadınların daha fazla yer alması gerektiğine dikkat çeken Ateşoğlu, “Ama durum ve nasıl olursa olsun kadınlar, hayatın her alanında olduğu gibi erkekliğin yeniden üretildiği futbol alanında da mücadelelerini dayanışma ağı oluşturarak devam ettiriyor.” diyor.