Don Kişot Bisiklet Kolektifi tarafından 21-22 Ekim günlerinde Kadıköy Belediyesi Tasarım Atölyesi’nde “Yüzünü Bisiklete Dön” sloganıyla Bisklet ve Kent Çalıştayı düzenlendi. Kent ve bisiklet ilişkisinin incelendiği çalıştayda, Bisiklet ve Medya başlığında Bağış Erten, Bisiklet Kalp Dostudur başlığında Prof. Dr. Ali Serdar, Bisikletin Hukuku başlığında Aysu Melis Bağlan, Bisikletli Kadın Olmak başlığında İpek Saraç, İki Teker Üzerinden Dünya’ya Bakmak başlığında Murat Sevinç, Erişilebilirlik başlığında Mahmut Keçeci, Bisiklet Dostu Kent Tasarımı başlığında Arzu Erturan ile Doç. Dr. Kevser İsmet Üstündağ ve Bir Aktivizm Aracı Olarak Bisiklet konu başlığında Don Kişot Bisiklet Kolektifi Aktivistleri konuşmacı olarak yer aldı. Çok sayıda bisikletlinin katıldığı çalıştayda serbest kürsü ve çalışma grupları da oluşturuldu.
MEDYADA BİSİKLET ANLATMAK KOLAY DEĞİL
Çalıştayın ilk günündeki konuşmacılardan biri gazetemizin de yazarı olan EuroSport Genel Yayın Yönetmeni Bağış Erten’di. Bisiklet ve Medya ilişkisi üzerine konuşan Erten, son on yıldan önce bisiklet sporunun medyada gösterilmediğini ve gösterilmemesine de hiçbir tepki gelmediğini söylerken, bunun son yıllarda değiştiğini belirtti. Gelişen süreçte bir anda bisiklet turlarının Türkiye’de sosyal medyada en çok konuşulan konular arasına girdiğini söyleyen Erten, Türkiye medyasının o yıllarda buna hazır olmadığını, çünkü bisiklet sporunu bilen ve yorumlayabilecek kimsenin olmadığını belirtti ve şöyle devam etti: “Sanıyorum hepinizin de emekleriyle özellikle bu şehir yaşanılmaz olma yolunda giderken inatla bir şeyler birikmeye başladı. O birikmeye başlayan şeyler yavaş yavaş Eurosport’ta yarışma kültürü, gündelik hayatta bisiklet grupları olarak ortaya çıktı. Bunlara rağmen ana akım medyada bisiklet anlatmak hala kolay değil. Hala Türkiye’de bisiklet, spor sayfasının bir parçasıdır diyemeyiz. Bisikletin girmeyi başardığı ve daha da girebileceği başka bir alan daha var. O da yaşam kültürü. Yani hafta sonu ekleri özellikle. Ben bu etkiyi görmeye başladım. Bisiklet haberini günümüz Türkiye’sinde cazip kılan şey yarışlar değil, aslında insan hikâyeleri. Diğer sporlara baktığınızda insan hikâyesinin bu kadar belirgin olduğu bir alan yok.”
“YAPMAMIZ GEREKEN GÖZ BOYAMAK DEĞİL”
Çalıştayın ikinci gününde Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi, Sokak Bizim Derneği Başkanı ve Şehir Plancıları Odası üyesi Arzu Erturan ve Mimar Sinan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kevser Üstündağ ideal bisiklet dostu kent tasarımı hakkında konuştu. İlk konuşmayı yapan Erturan, “Biz kısaca bisiklet kent dostu nasıl olabilir onu anlatacağız. Ama dostluk karşılıklı bir iştir ve önemli olan nokta tam olarak bu. Kentin de bisiklet dostu olması gerekiyor.” diyerek söze başladı. Bisikleti şehirlerde daha görünür kılmanın dört mecburiyetin “trafik kültürünü değiştirmek, kurumsal yasal değişiklikler, eğitim ve kolektif paylaşım ve fiziksel düzenlemeler” olduğunu söyleyen Erturan, istatistiksel bilgilerle İstanbulluların ulaşım için tercihlerini katılımcılarla paylaştı. Erturan’ın verdiği bilgilere göre İstanbulluların yüzde 72’si ulaşım için özel aracı tercih ederken, yüzde 15’i toplu taşımayı, yüzde 10’u raylı sistemleri, yüzde 3’ü ise deniz yolunu tercih ediyor.
Erturan’dan sonra söz alan Üstandağ, bisiklet için kenti tasarlamak yetmediğini, fiziksel koşulları da oluşturmanın bir zorunluluk olduğunu söylerken, İBB’nin yaptığı yanlışları dile getirdi: “Bazen yapılan bisiklet yolları üzerinden şikayetler geliyor. Yol yaptınız fakat üzerinden geçen yok diye. Haklılar da. Bisiklet yolları yapılıyor evet ama yapılırken bunları talep eden insanlara sorulmuyor. Nereye nasıl yapalım diye. Oysaki İstanbul son yıllarla birlikte bisiklet grubu çeşitliliği açısından ciddi bir merkez haline gelmiş durumda. Yapmamız gereken yolların kenarını maviye boyayıp göz boyamak değil. Yapmamız gereken bisikleti sadece hafta sonu hobi olarak kullanılan bir şey olarak gören anlayıştan kurtulup bir ulaşım aracı olarak kentleri tasarlamamız.”
AKTİVİZM VE BİSİKLET
Çalıştayın son sunuşu “Bir Aktivizm Aracı Olarak Bisiklet” bölümünde, Don Kişot Bisiklet Kolektifi adına Emre Tepe, Merve Vardar ve Gürhan Güven konuşmalarını gerçekleştirdi. İlk olarak sunum yapan Tepe, sokakların dili, anlamı, kamusal alanlarda var olmak ve müştereklere sahip çıkmanın önemini vurgularken, ikinci sunuşu yapan Merve Vardar, aktivist bir kadın bisikletçi olarak hukuki haklarının bile aslında uygulanır olmadığını, belediyelerin bisiklet yollarını süs ve reklam çalışması olarak yaptığını söyledi. Trafikte motorlu taşıt kullananlar şiddet ve yabancılaşmayla hayatlarına devam ederken, bisikletçilerin birbirlerine selam veren, sempatik, farkındalığı yüksek ve şiddetsiz bireyler olarak karşımıza çıktığından bahseden Tepe’nin ardından son olarak söz alan Kaya, dünyada tecrübe edilmiş bisiklet aktivizm hareketlerinden bahsederken, “Bike Chic, Bike Hack, Bicycle Kitchen ve Critical Mass” hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Kaya, aktivizm odaklı bisiklet gruplarının ortak özelliklerinin yatay olmak, lidersiz olmak, bir fiziki alana tıkılmamak, şiddet içermemek, doğrudan olmak, eşitlikçi, paylaşımcı, çevreci olmak, küreselleşme karşıtı olmak, vegan/vejetaryen olmak, homofobik olmamak, estetik bir biçimde politik olmak şeklinde özetlenebileceğini belirtti.