1968 kuşağının öğrenci liderlerinden Engin Dağıstanlı hayatını kaybetti. Dönemin öğrenci liderlerinin yakın arkadaşı olan Dağıstanlı,her eylemde en önde olması ve örgütlü kişiliği ile hatırlanıyor
Erhan DEMİRTAŞ
1968 kuşağının çok yakından tanıdığı Engin Dağıstanlı, 28 Ağustos Cuma günü hayatını kaybetti.
76 yaşında aramızdan ayrılan Dağıstanlı’nın naaşı Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olan Dağıstanlı ilk olarak 1964 yılında İTÜ Öğrenci Birliği Yönetimi’nde görev aldı. Dağıstanlı, daha sonra Türkiye Milli Talebe Fedarasyonu (TMTF) yönetiminde çeşitli görevlerde bulundu. Dönemin öğrenci liderlerinden Harun Karadeniz, Çetin Uygur, Hasan Yalçın, Cahit Savcı, Av. Mahmut Kemal Kumkuoğlu ile yakın arkadaş olan Dağıstanlı, üniversiteden mezun olduktan sonra Kadıköy’e yerleşti.
“HAKSIZLIĞIN KARŞISINDAYDI”
68 kuşağının temsilcilerinden Avukat Bozkurt Nuhoğlu, 51 yıllık dostu Engin Dağıstanlı için şöyle söylüyor: “Bizim kuşağın en keskin tiplerindendi. Eşine az rastlanır gerçek anlamda bir insandı.” Bozkurt Nuhoğlu ile Engin Dağıstanlı’nın yarım asrı aşan dostlukları büyük kavgalara ve yasaklara sahne olan 1964 yılında yapılan İstanbul Talebe Birliği’nin kongresinde başlamış. Dağıstanlı’nın o dönem bütün demokratik ve hak arama eylemlerinde en önde yürüdüğünü söyleyen Nuhoğlu, Dağıstanlı’yı şu sözlerle anlatıyor: “Duyarlılık düzeyi çok yüksek bir insandı. En ufak bir haksızlık gördüğü anda karşısına dikilirdi. Her eylemde en önde olmasına rağmen hiçbir zaman popüler olma davası gütmedi.”
“Engin çok yardımsever bir insandı. Köyden gelen yakınlarının, tanıdıklarının neye ihitiyacı varsa karşılamaya çalışırdı. En çok da hasta olanların tedavisine yardımcı olurdu.” Dağıstanlı’nın yardımsever ve dayanışmacı kişiliğini bu sözlerle anlatan Nuhoğlu, Dağıstanlı ile ilgili bir anısını şöyle anlatıyor: “Bizim arkadaş çevremizden hiç kimse onun insani duygularına ulaşamadı. Ona hep şunu söylerdim: ‘Engin ne olur sen bizden önce ölme. Senin bizim için yaptıklarını biz sana yapamayız. O da bu söz üzerine bir arkadaşa şakayla karışık şöyle demişti: ‘Sakın benden önce ölmeyin. Ölünüzün de kahrını çekemem.’”
“HARUN’U SAYIKLADI”
Engin Dağıstanlı’nın yakın dostlarından gazeteci Şükran Soner de Dağıstanlı’nın ölümünün ardından bir yazı kaleme aldı. Soner, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde “Engin Dağıstanlı sen çok yaşa” başlığı ile yayımladığı yazısının bir bölümünde Dağıstanlı için şunları söylüyor:
“Yaşamın her alanına dönük, her dönem toplumsal, bireysel sorumluluk, duyarlılıkları, koşturmacaları hiç eksilmedi. Kimin ne derdi var, kim hapiste, ailesinin desteklenmesi gerek, kim işsiz kalmış. Çözüm üretmekte dur durak, yorulmak bilmedi. En çok kendi sorunlarına, bedenine sorumsuz kalması galiba kaçınılmaz bir sorundu. Harun Karadeniz’in 40.yıldönümü sayfası için aramıştım. Sesi çok yorgundu ama daha telefonu kapatmamla birlikte geri dönüş yapmış, sayfada yer alması gerekli gördüğü birçok vurgulamayı arka arkaya sıralamıştı. Kızı dün aramızdan ayrıldığını bildirirken, konuştuğumuzun gecesi yoğun bakıma alındığında Harun’u sayıkladığını aktardı.”