Uzman Klinik Psikolog/Sezen Özütek Erem
Çoğumuz aşkın neredeyse büyülü, gerçeküstü bir yolla, o ilk bakışta tesadüfen rastladığımız o kişiyle aramızda gerçekleştiğine inanırız. Görüntüde olan budur. O ilk bakışta, ilk konuşma, ilk gülüşte olmuştur olan... Oysa hiçbir aşk tesadüf değildir, her aşk bir tercihtir. Bütün diğer erkeklerin ve kadınların içinden bir tanesini o olmazsa olmaz olanını tercih etmektir. Bu tercihi ise düşünerek ve bilinçli olarak yapmayız, beynimizin bilinçli bölümü planlama, merak etme ve öğrenme gibi şeylerle meşgulken bizim için doğduğumuz andan itibaren çalışmakta olan bilinçdışımız bu tercihi yapar.
Bilinçdışında ilk ilişkilerimizin, yani bebekken anne ve babamızla veya diğer bakım verenlerle kurduğumuz ilişkilerin, ilk yaralarımızın, çocukluğumuz boyunca büyüyebilmek ve olgunlaşabilmek için toplum veya ebeveynler tarafından engellenen, törpülenen bütün ve canlı benliğimizin izlerini taşırız. Bu izler, bu yaralar az veya çok, derin veya yüzeysel hepimizin içinde vardır ve iyileşmek, tedavi olmak için bir fırsat beklerler. Bizi çocukken yaralayan, inciten üzen ne varsa onun tersini ararlar ama bunu bizi üzen kişi veya figür kimse ona benzeyen insanlarda ararlar.
Aşkın mucizevi gücü ise işte tam buradadır. Yetişkin bir kadın veya erkek hayatı boyunca kendisine eş olabilecek 25 bin kadar karşı cinsle karşılaşır. Bunlardan ise belki birine belki 2, 3 belki çok çapkınsanız 5 veya 10 tanesine âşık olursunuz. Bilinçdışınız bu 25 bin kişiyi şu veya bu şekilde aynı süzgeçten geçirmekteyken işte o an gelir.
O anda ilgisine, sevgisine, yakınlığına en çok ihtiyaç duymuş olduğunuz ama bir şekilde tatmin olmadığınız o ilk çocukluk imgenize en çok benzeyen, yaralarınızı iyileştirmeye en büyük aday olan o kişiyle gözleriniz karşılaşır ve o andan itibaren çocukken olduğu gibi dünya aydınlanıverir ve her şey heyecanlı, renkli ve coşkulu olmaya başlar.
Peki en büyük aday neden o kişidir? Çünkü onun da benzer ama aynı değil, bir puzzle parçası gibi sizin yaralarınızı tamamlayacak yaraları ve ihtiyaçları vardır ve bunları iyileştirmek için sizin gibi, kendi bilinçdışı imgelerine benzeyen birini arıyordur. Ne siz ne de partneriniz bilinçli olarak bu yaraları görüp ifade edemeseniz de bilinçdışı faaliyetleriniz ve süzgeçleriniz birbirini çoktan doğrulamıştır ve bedeninizin kimyası da bu süreçler tarafından yönlendirilmiştir. Bu yüzden seçilmiş her eş doğru eştir, bilinçdışında yanlış tercih yoktur. Önemli olan bilinçdışınızın size hazırladığı bu harika fırsatı bilincinize kazandırmak ve değerlendirebilmektir. Eşinizle aranızdaki her çatışmanın aslında tatmin edilmemiş bir arzunun, iyileşmemiş bir yaranın dışavurumu olduğunu bilmek ve karşılıklı olarak birbirinizi iyileştirebilmektir. Gerçek veya sonsuz aşk dedikleri bundan başka bir şey değildir.
Sevgililer gününüz kutlu olsun!