Batu Akyol’un barınak hayvanlarına dair hazırladığı “İkinci El” belgeseli, bakıma muhtaç hayvanların ve onları ev arkadaşı olarak yaşamlarına alan hayvanseverlerin duygularına tercüman oluyor.
Semra ÇELEBİ
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü nedeniyle Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikte izlediğimiz bir film, dünyayı paylaştığımız canlılarla aramızdaki iletişimin ne düzeyde olduğunu bir kez daha hatırlattı. Belgesel yönetmeni Batu Akyol’un hazırladığı “İkinci El” belgeseli, hayvanlara nasıl özenle yaklaşmak gerektiğini, özellikle sakat ve yardıma muhtaç hayvanların nasıl bebek gibi bakıma muhtaç olduklarını ve en önemlisi de barınaklarda geçici süreyle tutulan hayvanların nasıl aynı insanlar gibi bir eve özlem duyduklarını, gerçek görüntülerle perdeye aktarıyor. Bir saate yakın belgeseli izlerken, köpekler başta olmak üzere sokaktan barınağa getirilen hayvanların hüzünlü bakışlarına şahit oluyor, onlara evlatları gibi bakan gönüllülerin dünyayı kucaklamaya yetecek sevgisine şaşırıyor, sağlıklı bir hayvana bakmanın onca zorluğunu hiçe sayarak barınaktan sakat hayvan edinen insanların özverili bakımı karşısında kalbinizin cız etmesine engel olamıyorsunuz. Tek bir belgeselle tüm bu duyguları size yaşatan yönetmen Batu Akyol da yakın zamanda köpeğini kaybetmiş bir hayvansever. Aslında onu mutfak kültürü üzerine yaptığı belgesellerden ve son olarak festivallerde gösterilen “Türkiye’de Caz” filminden tanıyoruz.
“AYAKLAR ÇAMURLANINCA SOKAĞA”
Akyol’u tamamen farklı bir alan olan barınak hayvanları üzerine belgesel yapmaya iten süreç, kendi köpeğinin ölmesiyle başlamış. Film öncesi yaptığımız söyleşide “İkinci El” belgeselini yapmaya nasıl karar verdiğini şöyle anlatıyor Akyol: “Barınaklarda ve bakım evlerinde yaşanan dramlardan haberim var. Bir sürü arkadaşım oralarda çalışıyor. Genel olarak sıcak sezonların başlangıcında, okul bitimlerinde, doğum günlerinde sevgililere, çocuklara kedi, köpek hediye ediliyor ama havalar soğuduğunda, ayaklar çamurlanmaya başladığında bu hayvanlar sokağa terkediliyor. Dolayısıyla onlarla alakalı böyle bir şey yapmak isterdim hep. Geçtiğimiz mayıs ayında yine aklıma geldi. Seda diye bir arkadaşım Ataşehir’de Kadıköy Belediyesi’nin barınağındaki gönüllülerden bir tanesiydi. Uzun yıllar orada gönüllü olarak çalışan Pınar Satıoğlu sağolsun barınağın bütün imkânlarını sundu bana. Onun olduğu günlerde bazı köpekler belirledik ve çekimlerini yaptık.”
“İKİNCİ EL ARABALAR GİBİ…”
Yönetmen Batu Akyol, bu filmi çekerken barınaktaki hayvanların sahiplendirilmesini de hedeflemiş: “Bu belgeselde özellikle bir ayağı olmayan, trafik kazalarında bazı bölgeleri ezilmiş ve bir daha düzelememiş yani sakat köpekleri seçtik. Bir ayağı yok olmasına rağmen sapa sağlam köpekler bunlar. Hani araba satmadan önce ikinci el araba olarak gidersiniz bir bakıma sokarsınız, yıkarsınız, temizlersiniz, paklarsınız sonra pazara çıkarırsınız ya o kafada dokuz on tane köpek seçtik, barınağın içinde onları bir güzel yıkadık, boyunlarına kurdeleler taktık. En azından dokuz on tane köpeğin şansı için bile bu film devam etse bizim için bir can simidi olur. On köpeğe faydamız dokunmuş olur.”Akyol, belgesel aracılığıyla barınak hayvanların sahiplendirilmesini hedeflerken, barınaktan kedi veya köpek sahiplenmenin avantajlarını ve dezavatajlarını da objektif bir bakış açısıyla ortaya koymuş. Bunun için de bizzat barınaktan hayvan sahiplenen ailelerle görüşmüş. İşin bilimsel kısmını ise çocuk sağlığı doktorları, veterinerler, psikologlarla yaptığı röportajlarla geliştirmiş.
“KÖPEKLER MÜTEŞEKKİR KALIYOR”
Batu Akyol, barınaktan hayvan edinmenin insan sağlığı, özellikle de psikolojisi üzerine etkilerini filmde özellikle vurguluyor: “Bizim bilimsel olarak doktorlardan aldığımız verilere göre barınaktan alınan köpekle pet shoptan alınan köpek arasında hiçbir fark yok. Hatta barınaktan alınmış yetişkin bir köpeğin bir de müteşekkir kalması durumu var. Yani evlat edinen insana pozitiflik katarak psikolojisine olumlu katkı sunuyor. Çocukların gelişiminde de büyük katkıları olduğu uzmanlarca söyleniyor zaten.” Akyol, Loyka Prodüksiyon ile birlikte hazırladığı “İkinci El” belgeselini üç günde çekmiş. Hatta bu çekimler için Kadıköy Belediyesi Geçici Hayvan Bakım Merkezi’nde bir şenlik düzenlenmiş. Şenliğe katılan ve daha önce hayvan sahiplenenlerle röportajların tümü şenliğin olduğu gün çekilmiş. Yönetmen Akyol, barınakta tamamen gönüllü olarak hayvanların bakımını üstlenen hayvanseverlerin özverili çalışmalarını da vurguluyor: “Bütün bu çekimlerde barınakta gönüllü çalışan Pınar Satıoğlu’nun ve diğer gönüllü arkadaşların çok büyük yardımlarını gördük. Yani inanılmaz; her gün o bakım evine gidip bir dünya hayvanın üstünün temizlenmesinden tutun gezdirilmesine bir sürü iş yapıyorlar. İnsanüstü bir durum aslına bakarsanız. Hakikaten bir amaç edinmişler ve bunun için çalışıyorlar. Bizim yaptığımız sadece işin kaynak kısmı. Orda da bizim görevimiz olan belgeselcilik kısmını kullanmaya çalıştık.”“İkinci El” ilk kez 4 Ekim akşamı CKM’deki Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde izleyiciyle buluştu. Yönetmen Batu Akyol, bu filmle hiçbir ticari amaçları olmadığını ancak ücretli gösterimler olursa bunlardan elde edilecek gelirin de barınaklara bağışlanacağını vurguluyor. “İkinci El”in bir sonraki gösterim yeri ve tarihi belli değil ancak internette paylaşılmadan önce birkaç salonda daha izleyiciyle buluşma niyetinde.