Kapılarını ziyaretçilere 23 Nisan 2005 tarihinde açan İstanbul Oyuncak Müzesi 10. yaşını kutluyor. Bu kapsamda Fransa’da 150 yıl önce yapılan seyyar oyuncakçı bebeği Göztepe’de sergileniyor
Resimler duvarda asılır, gümüşler parlatılır, takılar çekmecede korunur.. Peki ya oyuncaklar? Bir dönemi anlatan her türlü obje korundukları için kolayca bulunurken, oyuncakları bulmak çok zor olmaktadır. Bu gerçeğin fark edilmesiyle, 1950’li yıllardan itibaren dünyada oyuncak müzeleri kurulmaya başlandı. 1956’da Londra’da bir evin çatı katında kurulan Pollock Oyuncak Müzesi ve 1972’de açılan Nürnberg Oyuncak Müzesi, müzeciliğin bu yeni alanında öncüler olmuşlardır. Türkiye’de de şair ve yazar Sunay Akın’ın Nürnberg Oyuncak Müzesi’ni 1991 yılında ziyaret etmesinin ardından, oyuncak tarihinin en değerli eserlerini bir araya getirmesiyle kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi 23 Nisan’da 10. yaşını kutluyor…
150 yaşındaki bebek!
Kurulduğu günden bu yana koleksiyonunu büyütmeye devam eden müze şimdi de, 10. yıl kutlamaları çerçevesinde çok değerli bir eseri daha ziyaretçilere sunuyor; 1865’te yılında Fransa’da yapılan bir seyyar oyuncakçı bebeği… Boynuna asılı tablasında ve kolundaki sepette oyuncak bebekler satan seyyar oyuncakçı kadın, türünün bilinen ilk örneği olarak dikkat çekiyor. Oyuncağın kendisi porselen olduğu gibi, oyuncak kadının sattığı oyuncak bebekler de porselenden yapılmış. 150 yaşındaki oyuncak, üstünde birbirinden ilginç ayrıntılar taşıyor. Bunlardan biri de, bebeğin sol koluna asılı oyuncak tiyatro sahnesidir. Ayrıca, kız çocukların çok sevdiği oyuncak fincan takımının oyuncağı da dikkat çekiyor. Fincanların fildişinden yapılmış olmaları eseri daha da değerli kılıyor.
Oyuncak dolu bir köşk…
23 Nisan 2005’te, şair/yazar Sunay Akın tarafından Göztepe’de tarihi bir köşkte kurulan müze, 1700’lü yıllardan günümüze oyuncak tarihinin en gözde örneklerine ev sahipliği yapıyor. Sunay Akın’ın 1990 yılından başlayarak pek çok ülkedeki koleksiyonerlerden, antikacılardan ve açık arttırmalardan kitaplarının ve de gösterilerinin telifleriyle satın aldığı oyuncak tarihinin en değerli eserleriyle kurulan müze, uygarlık tarihini daha eğlenceli, daha akılda kalıcı bir öğrenme yöntemi ile ziyaretçilere sunuyor. Örneğin, uzay oyuncaklarının sergilendiği bölümde Ay’a ulaşma çabası, tren oyuncakları bölümünde ise sanayi devrimi oyuncakların diliyle anlatılıyor. Müzenin dekoru da bu düşünceyle sahne tasarım sanatçısı Ayhan Doğan tarafından tasarlandı. Müze bir şair tarafından açılmış olması ve bir sahne tasarım sanatçısı tarafından tasarlanmış olması özelliği ile de dünyada bir ilki barındırıyor.
İstanbul Oyuncak Müzesi’nin en önemli özelliklerinden birisi de aileyi bütün üyeleri ile kucaklaması. Müze bu özelliğiyle üç kuşağın birarada zaman geçirebileceği ve ortak mutluluğu paylaşabileceği bir mekan. Nine/dede, anne/baba çocuklarla birlikte bir zaman makinasında çocukluklarına doğru yola çıkarken, birbirlerine kendi dönemlerini anlatmanın keyfini çıkartırlar.
İstanbul Oyuncak Müzesi 2012’de bir ilke daha imza atarak, aralarında Lizbon Oyuncak Müzesi , Roma Çocuk Müzesi, Brüksel Oyuncak Müzesi, Stockholm Oyuncak Müzesi, Nürnberg Oyuncak Müzesi ve Salzburg Oyuncak Müzesi’nin de olduğu 28 müzeyi bir araya getirerek Avrupa Oyuncak Müzeleri Buluşması’nı (TOYCO) İstanbul’da gerçekleştirdi. 2011’de Avrupa Müzeler Formu’nun ödül töreninde, bu ödülün tarihinde finale kalan ilk oyuncak müzesi olma özelliğini taşıyan İstanbul Oyuncak Müzesi, 2012’de Avrupa Müze Akademisi tarafından kendi alanında en başarılı örneği olarak ödüllendirildi.
Hissi senetler…
Müzenin kurucusu Sunay Akın, ziyaretçilerine teşekkür ederek, “Ben sadece bir şair ve yazarım. Kitaplarımın ve gösterilerimin teliflerinden, dünyanın en önemli koleksiyonerlerinden aldığım antika oyuncakları, bir inşaat alanına dönen, tarihin yıkıldığı, hafızanın silindiği İstanbul’da, aileme ait olan ve koruduğumuz yüz yıllık bir köşkte bir araya getirdim. Hayatın zenginliğinin hisse senetlerinde değil, hissi senetlerde olduğuna inanıyorum. Okurlarıma, seyircilerime ve müze ziyaretçilerine çok teşekkür ediyorum. Bu ülkenin sanata, kitaba ve bilgiye değer veren aydınlık yüzü bizi ayakta tutuyor” dedi.
Ayrıntılı bilgi için: Tel: 0216 359 45 50–51