Kaos GL ve Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi tarafından yürütülen ve Friedrich Naumann Vakfı tarafından desteklenen “Türkiye’de Özel Sektör ve Kamu Çalışanı LGBTI+’ların Durumu 2021 Araştırması” sonuçları yayınlandı.
Araştırma verilerine göre, örneklemde yer alan kamu çalışanı LGBTİ+’ların %95’i görev yaptıkları kurumda cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet özellikleri konusunda tamamen açık davranamıyor. Buna rağmen, tamamen kapalı olduğunu beyan eden 105 kişiden 2’si işe alımda, 7’si ise işe alımdan sonra çalıştığı işyerinde cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği veya cinsiyet özellikleri nedeniyle ayrımcı tutum ya da uygulamaya maruz kaldığını belirtti. Katılımcıların %40,3’ü ise çalıştığı kurumda LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemiyle karşılaştığını beyan etti.
KAMUDA AYRIMCILIK DAHA FAZLA
Türkiye’de, LGBTİ+ çalışanların istihdama erişimde ve çalışma hayatında güçlendirici mekanizmalara ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyan araştırmada, şu tespitlere yer verildi:
“LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ve nefret söyleminin yeniden üretilmesine neden olan koşullar kamuda özel sektöre nazaran çok daha ağır bir tablo oluşturuyor. Geçen yıllarda olduğu gibi, 2021 araştırması da cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet özelliklerine dayalı ayrımcılığın kamuda istihdama erişimde ciddi bir engel olduğunu ortaya koyuyor. LGBTİ+ çalışanlar istihdam edilmeme riskini bertaraf etmek için zorunlu bir kapalılık stratejisi izliyor. Ayrımcılığa uğrama riski işe alındıktan sonra da devam ettiğinden, aynı strateji LGBTİ+ çalışanların çalışma hayatlarının tümünü belirliyor. Bu durum da LGBTİ+ çalışanların çalışma arkadaşlarıyla yakın ve gerçek ilişkiler kuramamalarına, çalıştıkları kuruma aidiyet hissedememelerine, umutsuzluk, mutsuzluk, kaygı, endişe, öfke gibi duyguları yoğun olarak yaşamalarına, performans ve motivasyon düşüklüğüne, depresyon, stres ve gerginliğe, psikolojik ve fiziksel olarak aşırı zorlanmadan kaynaklanan tükenmişlik sendromuna neden oluyor.
LGBTİ+ BİREYLER ANLATIYOR
Anket sonrasında katılımcılara yöneltilen “Paylaşmak istediğiniz veya raporumuzda alıntılanmasını dilediğiniz başka bir konu var ise lütfen belirtiniz” önerisine verilen yanıtlardan bazıları şöyle:
“Çalıştığım kurumda personel kadın ağırlıklı olmasına rağmen cinsiyetçi bir atmosferin egemen olduğunu, (heteroseksüel) erkeklerin kayırıldığını, kadın çalışanların birbirlerine psikolojik şiddet uyguladığını açıkça görüyorum. Her ne kadar cinsiyet kimliği/cinsel yönelim nedeniyle herhangi bir ayrımcılığa uğramamış olsam da bunun en önemli nedeninin bunu gizlemem olduğunu düşünüyorum.” (Akademik personel olarak çalışan gey erkek)
“Ben ve tanıdığım LGBTİ+ bireyler, ülkedeki durumun her geçen gün daha kötüye gittiğini düşünüyoruz. Özellikle ülkenin en yüksek makamlarından gelen homofobik söylemlerin, toplumda şiddete evrilen yansımalarını endişeyle takip ediyor, daha hoşgörülü bir ülkeye göç etmek için fırsat arıyoruz.” (Öğretmen olarak çalışan gey cis erkek)
“İnsanların kendilerini açmak ve olduğu gibi yaşamak konusunda korkuları var. Onları anlayabiliyorum ancak bazen kendi yaşam alanlarımız için elimizden geleni yapabilmemiz gerekiyor. Örgütlenmek, birbirini desteklemek ve yalnız olmadığını insanlara bir şekilde göstermek çok önemli. İş yerimdeki birçok insana bu konuda bir şeyler katabildiğimi düşünüyorum. Ve bunun geri dönüşlerini de alıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. ” (Sağlık personeli olarak çalışan gey erkek)
“Bir trans kadın olarak resmi bir şekilde sürece başlayamıyorum. Anladığım kadarıyla meslekten atılıyorum. Kazanılmış bir hakkım var ve bu hakkım elimden alınıyor. Bu kadar engel üst üste binince resmi olmayan yoldan ve bilinçsizce hormon kullanmaya başlıyorsun ve bu da sağlığını riske atıyor. Bir çıkar yol bulursam memurluktan istifa etmeyi düşünüyorum. Trans kadınları zorla seks işçiliğine devlet kendi eliyle yönlendiriyor.” (Sağlık personeli olarak çalışan lezbiyen kadın)
“Her sektörde her açıdan farklı bireylere yaklaşım farklı oluyor, sağlık sektöründe doktorlara öğretmenlere uygulanan kadar baskı uygulanmıyor, hemşire veya ebeler daha farklı uygulamalar ile karşılaşabiliyor. Çalışılan kurum, aile sağlığı merkezi, hastane veya ilçe sağlık müdürlüğü çok fark ettiriyor. Benim gözlemlediğim perifer her açıdan büyük şehirlerden çok daha rahat.” (Sağlık personeli olarak çalışan kadın ağırlıklı biseksüel trans kadın)
“MEB kurumlarında mevcut hükümetle beraber tüm idareci kadroları muhafazakar idarecilerden oluşuyor. Haliyle bu da LGBTQ öğretmenlerden ziyade LGBTQ öğrencilere yoğun baskıya yol açıyor. Öğretmenlerin pek çoğu da muhafazakarlaştığı ya da öyle davranmak zorunda hissettiği için bu çocuklar yalnız bırakılıyor. Popülist söylemlerden uzak ciddi yasalar ve bilinçlenme şart.” (Öğretmen olarak çalışan gey erkek)
“Bir eğitimci olarak günümüzde hüküm süren kurumsallaşmış anti-LGBT+ tutumdan çok endişeleniyorum. Yakında ciddi bir düzelme olmazsa, bu retoriğin uzun yıllar boyunca toplumda olumsuz etkisini görebileceğimizi düşünüyorum. Planlı ve insan-odaklı demokratik reformların kaçınılmaz olduğu fikrindeyim.” (Akademik personel olarak çalışan gey cis erkek)
“Özgürce yaşayabileceğim, rahatça, tacize uğramadan, dövülme, öldürülme, işten atılma korkum olmadan yaşamak istiyorum.” (Öğretmen olarak çalışan biseksüel kadın)