Deniz Dağaşan namı-ı değer “Gezgin Deniz Kızı” Kadıköy’de büyümüş, hayatının farklı dönemlerinde farklı ülkelerde bulunmuş ve oğlunun sırt çantasıyla gezmesinden ilham alarak her şeyi boş vererek kendini yollarda kaybolmaya adamış bir gezgin. Onu diğer gezginlerden farklı kılan en önemli farkı ise yaşı. Deniz Dağaşan 65 yaşında, bazen trenle bazen otostopla 85 ülke gezmiş ve hala gezmeye devam ediyor. Gezilerini de “gezgindenizkizi” adlı Instagram sayfasında paylaşıyor. Dağaşan ile yolda olmayı, gençliğinin Bağdat Caddesi’ni ve sosyal medyayı konuştuk.
Deniz Dağaşan 65 yaşında, Kadıköy Bağdat Caddesi’nde büyümüş. Önce Kıbrıs sonra İngiltere, Almanya tekrar Türkiye tekrar İngiltere’de yaşamış deli dolu bir kadın. Bir oğlu bir torunu var. İkinci torunu ise yakında geliyor.
Benim Cadde’de gençliğim 70’li yıllarda geçti. Dibine kadar yaşadım diyebilirim o günleri. Bence Cadde’nin de en güzel zamanlarıydı. Budak Sineması, Çınar Sineması, Pergola, Borsa ve Divan pastaneleri… Divan pahalı olduğundan bir çay bir pasta söyleyip paylaşırdık arkadaşlarla. Diskoların matinelerine giderdik. Kop Kop Disko, Yazlık 33 en çok gittiğimiz diskolardandı.
“O TADI İLKOKULDA ALDIM”
Babamın kaptan olmasından dolayı babamla sefere çıkıyordum. İlk sefere çıktığımda ilkokul son sınıftaydım. Gezmenin dünyayı görmemin değişik kültürleri tanımanın tadını ilk orada aldım diyebilirim.
İngiliz eşimin askeriyeden ayrılıp Türkiye’ye yerleşelim demesi üzerine Türkiye’ye döndük. 11 sene Coca Cola’da çalıştım. Daha sonra boşandım. Oğlumun üniversite zamanında tekrar gittim İngiltere’ye. Esas gezmeye İngiltere’den sonra oğlumun sırt çantasıyla gezmesinden ilham alarak başladım.
Yalnız seyahati özgürlük olarak değerlendiriyorum. Aslında ben sadece yola çıkarken yalnızım. Gittiğim yerlerde değişik ülkelerden kültürlerden insanlarla tanışıyorum. Onlarla seyahat ediyorum.
“BİR DAHA ASLA TURLA GİTMEM”
Tren ve otobüs turlarıyla Avrupa’yla başladım. Bir ay iki ay evde kalıp, gidiş geliş yaptım Avrupa’ya. Ondan sonra ilk seyahatim Tayland, Endonezya ve Nepal’e oldu. Bir kere turla gezmiştim. Bir daha asla gezmem. Planlı, programlı, saatli işler bana göre değil.
Herkes destek oldu. Özellikle oğlum beni bu yaptığım iş için çok destekledi. Hatta beni stresli görünce “sen ne zaman gidiyorsun?” derdi.
85 ülke, bine yakın yerleşim alanı gezdim. En kısa seyahatim üç ay civarında oluyor. En uzun seyahatim ise 11 ayla Güney Amerika oldu.
“KAYBOLMAK GÜZELDİR”
Gezerken özgür olduğumu hissediyorum. Benim yaşımda bir kadın da bunu yapabiliyorsa herkesin bunu yapabileceğini göstermek istiyorum. Bunun için kişisel sosyal medya hesaplarımdan paylaşımlar yapıyorum. Doğa ve kültür beni çok etkiliyor. O ülkelerin kültürlerini görmek için kahvelerinde, sokak aralarında sohbet etmek bana güzel geliyor.
Önce kültürleri öğrenmek için gezsinler. İlk başlayanlar Balkanlar’dan başlasınlar derim ben, yakın yerlerden başlasınlar. Yavaş yavaş açılsınlar. İlk gitmek isteyenlere Hindistan’a gitmelerini tavsiye etmem.
Sokaklarda kaybolsunlar. Kaybolmak güzeldir. Çünkü yeni şeyler görüyorlar onlar. Değişik kültürlerle karşılaşıyorlar. Halkın içinde olmuş oluyorlar, halkın içinde ne olduğunu görüyorlar. Turist değil gezgin olmaya çalışsınlar.
“GÜLÜMSEME HER KAPIYI AÇAR”
Orta Afrika’ya gitmek istiyorum fakat doğru zamanı bekliyorum. Şu an hazır değilim ama hazır olduğum vakit yalnız gideceğim.
Kesinlikle zaman zaman oldu. Yattığın yeri beğenmiyorsun, çadırda kalıyorsun… Benim evim, rahat yatağım var, “burada ne işim var” dediğim oluyor. Fakat bir sonraki durağında dünya güzeli bir yeri görüyorsun ve olanları unutup “iyi ki buradayım” diyorsun.
Her yerde iyi insanlar da kötü insanlar da var. Orası tehlikeli mi, orası güvenli mi sorusu çok doğru değil. Korkacak bir şey yok. Dikkat çekmemeye çalışacaksın. Gittiğin ülkenin yerlilerine bakıp onlara uyum sağlayıp onların kıyafetleriyle hareket etmek gerekiyor. Tehlikeli olduğu söylenen yerlerde fotoğraf makinesi taşımamak gerekiyor. Ve önerim bol bol gülümsesinler. Gülümseme her şeyin kapısını açıyor.
EMEKLİ MAAŞIYLA GEZİYOR!
Ben sadece emekli maaşımla geziyorum. Pahalı bir şey değil. Hostellerde kalmak ucuz. Oda paylaşıyorsun. Coach Surfing diye bir olay var. Web sitesinden kayıt olup gittiğin ülkelerde seni misafir edecek gönüllülerle kalabiliyorsun. Yine “Work Away” diye bir olay var. Kaldığın hostellerde gönüllü çalışıp yatak, yemek ve konaklamadan faydalanabiliyorsun. Sosyal projelerde çalışmak, home exchange, homelink gibi yöntemler de var.
Bunun dışında gittiğim yerlerin sokak yemeklerini deniyorum. Çok daha ucuza geldiği gibi turistlere yönelik restoranlardan daha taze oluyor ürünler. Ayrıca yerel halkın alışveriş yaptığı yerler olduğu için kültürü tanıma anlamında daha fazla faydası oluyor.