Gazetemizi arayan Rabia Melahat Uygur, sevgisinden dolayı evinde Atatürk’ün fotoğraflarından oluşan bir köşe yaptığını ve bunu da bizimle paylaşmak istediğini söyledi. Biz de bunun üzerine Rabia Melahat Uygur’un kapısını çaldık ve misafiri olduk. Uygur Atatürk’e olan sevgisini anlattı, biz de dinledik.
“Bu memlekete benim faydamın dokunması gerekiyordu. Ama maalesef ortaokula kadar okudum. O yüzden çok üzgünüm. Okusaydım tarihçi olmak isterdim” cümleleri, yüzündeki hüzne eşlik ederek ağzından birer birer dökülen Kastamonu doğumlu olan 98 yaşındaki Rabia Melahat Uygur, bir Atatürk sevdalısı. 20 yıldır Kadıköy’de yaşadığını söyleyen Uygur, “Atatürk’ü çok seviyorum. Atatürk sevilmez mi? Ülkemize çok şey kazandırdı. İlkokula başladığımda adab-ı muaşeret dersi vardı. Kıyafet rejimi yaptı. Kadınlara haklar verdi. İlkokulda Fransızca öğrendim. Halimizi en iyi şekilde anlatabilmemiz için öğretmenimiz Fransızcayı bize iyi bir şekilde öğretti. Atatürk öğretmenlere çok değer verirdi. Atatürk’ten sonra memleketi tatmin eden ve doyuran kimse gelmedi. Kimse bir Atatürk olamadı.” dedi.
“İYİ GÜNLER GÖRDÜM”
Yıllardır Atatürk fotoğrafları biriktirdiğini ifade eden Rabia Melahat Uygur, fotoğraflardan Atatürk köşesi yaptığını, sevgisini köşeye taşıdığını ve herkesle paylaştığını belirtiyor. Çocukluğundaki dönemle bugünü de kıyaslayan Uygur, zaman zaman gözleri dolarak şunları anlatıyor: “Çocukluğumun Türkiye’sinde son derece samimi, sevgi ve saygı dolu ilişkiler vardı. İnsanlar çok iyi niyetliydi. Şimdi ise insanlar ‘cambaz’ olmuş. İkiyüzlü ve menfaati uğruna her şeyi yapabilecek insanlar var. O yüzden ağlayarak Türkiye bitti diyorum. Bunu söylerken de çok üzülüyorum. Çünkü ülkemi çok seviyorum.”