Gezi direnişi sırasında yaşananların ve adalet talebinin anlatıldığı ‘Cennetin Düşüşü’ adlı belgeselin ilk gösterimi Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Sinem Tezer
Gezi direnişi görüntülerinden oluşan “Cennetin Düşüşü” belgeseli, ilk kez Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde 7 Haziran Cumartesi saat 14.00’te izleyiciyle buluştu. Gezi direnişi boyunca kaydedilen yaklaşık 100 saatlik görsel arşivden seçilerek kurgulanan “Cennetin Düşüşü” belgeselinde direnişe dair önemli tanıklıklar da yer alıyor. Avukat Efkan Bolaç’ın çağrısıyla toplanan ve Ersin Kana'nın yönettiği Pancard Film’in yapımcılığını üstlendiği belgeselde, akademisyen Ahmet İnsel, oyuncu Barış Atay, Taksim Dayanışması’ndan avukat Can Atalay ve Gezi direnişine katılan öğrencilerin tanıklıklarının yanı sıra direnişte yaşamını yitirenlerin ailelerine de yer veriliyor. Belgeselde konuşan aileler, kaybettikleri canların yasını tutarken, yaşadıkları haksızlıkları göstermek ve acılarını bir nebze olsun hafifletmek için “Adalet ve Adil Yargılama” taleplerini dile getiriyorlar.
‘NUHOĞLU: UMUDUMUZU HİÇ KAYBETMEDİK, KAYBETMEYECEĞİZ’
Kadıköy halkının yoğun ilgi gösterdiği belgesel gösteriminin açılışında konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu; “Haziran 2013'de Gezi Parkı'nda başlayıp tüm Türkiye'ye yayılan Gezi Direnişini anlatan ‘Cennetin Düşüşü’ ilk kez ilçemizde gösteriliyor. Geçen sene bugünlerde yaşanan toplumsal hareketin yarattığı umudu hiç kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz. Gezi’de yaşamını yitiren, yaralanan tüm çocuklarımızın, değerli ailelerinin acısını yürekten paylaşıyorum. Daha eşit, özgür ve demokrat bir ülkede yaşamayı hepimiz hak ediyoruz ve hak mücadelelerimizle bunu da gösteriyoruz” dedi.
“Cennetin Düşüşü” belgesel gösterimi sırasında izleyiciler Gezi’nin enerjisini salona taşıdılar. Alkışlar ve sloganlar eşliğinde izlenen belgeselde duygulu anlar yaşandı. Bazı izleyicilerin göz yaşlarını tutamadıkları gözlendi.
‘FİLMİ BİTİRMEK İÇİN BERKİN'İN UYANMASINI BEKLEDİK’
Belgesel gösterimi sonunda alkışlarla sahneye çıkan filmin fikir öncülerinden Av. Efkan Bolaç'da belgesel sonrası şunları söyledi; “Filmimiz biraz gecikti. Bu gecikmenin sebebi, Berkin Elvan'ın uyumasıydı. Uyanıp onu da filime dahil ederiz diye bekledik ama maalesef uyanamadı. Çok çeşitli açılardan çekilebilecek bir konuydu gezi direnişi. Bizim bakışımız adaletsizlik üzerine oldu. Adaletsizliğin hüküm sürdüğü, tek adamın olduğu bir ülke düşünün. Ve o tek adamın Cennet'ten düşme haliydi Gezi. Baskıya, otoriteye karşı gelme, özgürlük düşmanlarına karşı bir direnişti. Gezi bize gösterdi ki biz aslında çok kalabalıkmışız.
Hasan Hüseyin'in şiirinde dediği gibi;
‘Değil mi ki kırdılar bu fidanları, değil mi ki ağlattılar bu anaları bitti, onlar için her şey bitti.’ Emeği geçen herkese ve Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu'na desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Bu duygularla hepinizi selamlar. Belgeselde yer alan bir sözle konuşmamı bitirmek isterim; gezide dövüşene, düşene bin selam!''dedi.
‘GEZİ, ÜLKEDEKİ CENNET ALGISINA BİR ÇENTİK ATTI’
Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi'nde gerçekleşen “Cennetin Düşüşü” Gezi Direnişi Belgeselinin süpervizörlüğünü yapan Hakan Alak ile gösterim öncesi bir röportaj yaptık...
-Belgesel nasıl hazırlandı, fikir nasıl ortaya çıktı?
Eylül ayında Av. Efkan Bolaç ve şirketimiz Pancart Film bir çağrı yaptı. Gezi'deki bütün görüntülerin bize ulaştırılması ve belgesel yapmamız için gönüllülük temelinde ulaştırılması için... Birçok görüntü ulaştı elimize, bunun içinde profesyonel çekimlerden tutun da telefonla kaydedilmiş görüntülere kadar çeşitli formatlarda görüntüler vardı. 100 saatin üzerindeydi görüntüler ve yüzlerce fotoğraf ulaştı. Bunların içinden bir kurgu yapıldı ve röportajlar yapıldı. Bizim belgeselin ana teması buna göre seçildi zaten. Belgeselin ana teması “adalet” vurgusuydu. Bir tür adalet beklentisi ve daha fazla özgürlük talebiyle başlayan bir direniş ve sonrasında yaşananlar, hayatını kaybedenler, hukuki süreçten bir adalet beklentisi ve suçluların cezalandırılması talebi, belgeselin konseptini çizen etkenler oldu. Eldeki görüntüler yapılan röportajlar hep buna göre şekillendirildi ve film böyle oluştu. Gezi'yi anlatıyor ama aynı zamanda özellikle hayatını kaybeden ailelerin üzerinden hem olan bitene hem de onların şu andaki duygu ve düşüncelerine odaklanıyor.
-Gezi belleği oldukça derin izler bıraktı hem toplumsal hafıza da hem dünya ölçeğinde. “Cennetin Düşüşü” bu belleğin içinde ne söylüyor izleyicilerine?
Biz direniş olduğu zaman da sonrasında da filme hazırlanırken de birçok belgeselin çıkacağını biliyorduk. Bu güzel bir şey, irili ufaklı, süre olarak daha uzun süreli, kısa süreli vs.. birçok belgesel çıkacaktı. Bunlar birçok şey anlatacak, birçok yanına odaklanacak. Ve görüyoruz da kendine çeşitli temalar seçen çalışmaları... Bizim temamız “adalet” temasıydı, biz bu yanını aldık. Başka belgeseller yapılıyor, yapılacak ve yapılmalı da. Gezi tek başına anlatılacak bir şey değil. Her belgesele baktığınızda şu eksik kalmış diyebilirsiniz. Ama şöyle düşünmek lazım; aslında Gezi, kendi biçimi gibi birbirine benzemeyen birçok şeyi yan yana getirebilmişti. Bence filmler de böyle olacak. Birçok film birbirini tamamlayan unsur olacak. Hepsi tek başına bir şeyi doğru anlattığında, tamamı Gezi’yi anlatıyor olacak.
‘BIRAKIN ADALET YERİNİ BULSUN GEREKİRSE CENNET AŞAĞIYA İNSİN’
-Cennetin Düşüşü ismi dikkat çekiyor, bu ismi tercih etmenizdeki sebep nedir? Ne anlatıyor?
Aslında iki anlamdan yola çıktık. Biri Latince evrensel bir hukuk terimi.. Filme de slogan oldu. “Adalet Cennetin Düşüşü ile gerçekleşsin.” Başka bir çevirisi ise; “Bırakın Adalet yerini bulsun gerekirse cennet aşağıya insin.” Doğruluğun adaletin yerini bulması... Cennet de böyle bir şeydir ya, iyiliğin ve doğruluğun hakkının verildiği yerdir.
Düşünür Slavoj Zizek, Mısır’daki Tahrir için yaptığı değerlendirme yazısında “Cennette Sorun”u; baskının yoğun olduğu zamanda değil aksine demokratikleşmenin ufak ufak başladığı, ülkenin giderek bir cennet haline geldiği ve insanların daha fazla özgürlük talebi ile yola çıktığı için cennette oluşan bir sorun olarak gösterir. Ülkenin son 10 yılı biraz böyleydi. Bir cennet algısı vardı. Ama Gezi oraya bir çentik attı. Ve o cennetin sahte bir yanılgı olduğunu gösterdi düşürdü yani o algıyı bozdu, gerçekte bir cennet yokmuş ortada. Gezi onun maskesini düşürdü.
‘ÇEKİMLER YAPILIRKEN KAMERA ARKASINDAKİ EKİP AĞLIYORDU’
-Gezi direnişinde yaşamını yitiren ailelerle yapılan röportajlar da yer alıyor belgeselde... Gezi'nin parçası olan yakınlarını kaybeden ailelerle bir sinemacı gözüyle nasıl bir ilişki kurdunuz?
Direnişte hayatını kaybeden gençlerimizden 3’ü, Antakya’dan Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan. Antakya’daki röportajlar biraz uzamıştı ve Mart ayına ertelenmişti. Antakya’ya gittiğimiz gün şehir merkezine ulaştığımızda telefonlarımız bir mesaj geldi “Berkin hayatını kaybetti” diye... O durumda nasıl o röportajlar yapılabilir... Çekimler yapılırken kamera arkasındaki ekip ağlıyordu, önde de aileler ağlıyordu. Zorlu bir röportajdı.
-Cennetin Düşüşü Belgeseli ilk galasını Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriyor. Bundan sonra nerelerde izlenebilecek?
Çeşitli talepler var hem yurt içinden hem yurt dışından. Aslında programlanarak gidiyor. İstanbul'da da gösterimler olacak. Parklarda gösterim üzerine çalışıyoruz Gezi ile aynı ruhu taşıması için önümüz yaz ve daha iyi bir izlenim olanağı yaratmış olacağız. Festivaller , özel gösterimler ve sürecin sonunda internet üzerinden yayacağız.