Türk Telekom, Müşteri Merkezleri’ni yenileme çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda, 1900’lerin başında telefon santrali olarak işletmeye açılan, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da otomatik santrale dönüştürülen Kadıköy Müşteri Merkezi’nin Kuşdili Caddesi üzerindeki binası restore edildi. İkinci eser koruma grubunda yer alan yapı Türk Telekom’un yaptığı açıklamaya göre tarihi dokuya zarar verilmeden restorasyon sürecinden geçirildi ve Türk Telekom Müşteri Merkezi olarak 15 Şubat’ta hizmete açıldı.
1913 YILINDA İŞLETMEYE AÇILMIŞ
Kadıköy’ün ve İstanbul’un önemli tarihi yapılarından biri olan bina hakkında yeterli kaynağa ulaşmak oldukça güç. Türk Telekom’un gazetemize verdiği bilgilere göre, Kadıköy hizmet ve santral binası 28 Şubat 1913 tarihinde Dersaadet Telefon Anonim Şirketi tarafından telefon santrali olarak işletmeye açılmış. 1915-1919 savaş-işgal döneminde ise hükümet tarafından çok uluslu şirkete el konulmuş ve Türk mühendisler tarafından işletilmeye çalışılmış. 1 Nisan 1919 tarihinde tekrar Dersaadet’e devredilmiş, 1931-1932 yıllarında ilk döner-daire / otomatik santrale dönüştürülmüş. 1 Eylül 1935 tarihi itibariyle de Türkiye Cumhuriyeti tarafından Dersaadet Telefon A.Ş. satın alınarak devletleştirilmiş. Telekomünikasyon ihtiyaçları doğrultusunda temel tarihi bloka ilave civardaki taşınmazlar kamulaştırılarak günümüze kadar gelmiş. İlk kurulduğu bina itibariyle 500 metrekare kapalı alandan, günümüzde 6500 metrekare kapalı alana yayılmış.
Kuşdili Caddesi, sağda telefon santrali binası görünüyor.
ÇOK ULUSLU ŞİRKET
Yavuz Selim Karakışla’nın “Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmâniyesi ve Müslüman Osmanlı Kadın Telefon Memureleri” adlı kitabında şirketin kuruluşuna ve Kadıköy’deki telefon santraline dair önemli bilgiler yer alıyor. Karakışla kitabında, şirketin kuruluş hikayesini şöyle aktarıyor: “Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmâniyesi 19 Nisan 1911 günü Osmanlı Meclis-i Mebusân ve Meclis’i Ayan’ı tarafından kabul edildikten sonra Sultan V. Mehmed Reşad’ın iradesiyle kesinleşen ve Takvim-i Vekayi’nin 6 Nisan 1327 tarihli 816 ve 817 numaralı sayılarında yayımlanarak kanunlaşan mukavele ve şartname ile kurulmuş oldu. Osmanlı hükümeti adına Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa ve Maliye Nazırı Cavid Bey tarafından imzalanmış olan mukavele ve şartnamenin metni daha sonra Düstur’da yayınlandı. Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmâniyesi, Western Electric Company, British Insulated Helsby Cables Limited Company ve Fransez Porle Kesplo Atasyon de Pruse de Tamson Hüston tarafından oluşturulan bir ‘konsorsisyum’ ve bu konsorsiyuma katılan National Telephone Company Limited şirketinin idare memurları tarafından imzalanan mukavele ve şartnameye uygun olarak kurulmuştu.”
Kadıköy telefon santralinde çalışan kadın operatörler.
Kaynak: “Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmâniyesi ve Müslüman Osmanlı Kadın Telefon Memureleri” kitabı
2 BİN HAT KAPASİTELİ
Karakışla’nın kitabında yer alan bilgilere göre, Pendik’ten Anadolu Kavağı’na, Yeşilköy’den de Rumeli Kavağı’na kadar uzanan ve bütün İstanbul’u kapsayan bu geniş bölgede 30 yıl süreyle telefon işletme imtiyazı İstanbul Telefon Şirketi’ne verilmiş. Karakışla şöyle devam ediyor: “İstanbul Telefon Şirketi’ni kuran Amerikan, İngiliz ve Fransız şirketlerin oluşturduğu konsorsiyumun başına da Harbert Lows Webb getirilmişti. Kısa bir zaman zarfında İstanbul Beyoğlu ve Kadıköy’de üç ana santral kuran şirket, 28 Şubat 1913 gününden itibaren bu ana santrallerini işletmeye soktu.
Kaynak: “Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmâniyesi ve Müslüman Osmanlı Kadın Telefon Memureleri” kitabı
Kısa bir süre içinde İstanbul santrali 9600, Beyoğlu santrali 6400, Kadıköy santrali de 2000 hat kapasitesine ulaşmayı başardı. Bu ilk merkezi santraller Western Electiric no.10 modeline uygun olarak kurulmuş olan lambalı merkezi bataryalı sistemlerdi. Merkezi santrallere bağlantılı olarak çeşitli yerleşim birimlerinde kurulmuş olan tali santraller ise yine Western Electiric no. 9 sistemiyle kurulmuş olan anonsiyatörlü modellerdi. İstanbul Telefon Şirketi, İstanbul şehrini telefon hatlarıyla donatan bu altyapı yatırımlarını iki yıl gibi kısa bir süre içerisine hazırlamayı başarmıştı…”
SAVAŞ, İŞGAL, DEĞİŞİM…
Karakışla kitabının son bölümünde, 1911 yılında Amerikan, İngiliz ve Fransız kökenli üç şirketin biraraya gelerek oluşturdukları uluslararası bir şirket olan İstanbul Telefon Şirketi’ne, 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın tarafında girmesinden dolayı Osmanlı Hükümeti tarafından el konulduğunu yazıyor ve şöyle devam ediyor: “Savaşın 1918 yılında Amerika, İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu Müttefik Devletler’in kesin galibiyetiyle sona ermesinden sonra, 1919 yılında İstanbul Müttefik Kuvvetler tarafından işgal edilince, İstanbul Telefon Şirketi de imtiyazını Osmanlı hükümetinden geri almayı başardı. Bu süreç zarfında İstanbul Telefon Şirketi’nin çalışanları arasına başka Müslüman Osmanlı kadınları da katılmayı başarmıştı. 1920 yılına gelininceye kadar, Bedriye Osman ve arkadaşlarını başka başvurular izlemiş, İstanbul Telefon Şirketi’nin çeşitli işletmelerinde toplam 48 Müslüman Osmanlı kadını çeşitli görevlerde çalışmaya başlamıştı.”
İLK GÖRÜŞME
1929 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun eski başkenti İstanbul ile 1923 günü bağımsızlığını ilan etmiş olan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni başkenti Ankara arasında kurulan tek devreli bir telefon hattıyla ilk kez iki Türk şehri arasında bir telefon görüşmesi yaşandığını aktaran Karakışla, devamında şu bilgileri veriyor: “18 Ekim 1931’de İstanbul Telefon Şirketi’nin önderliğiyle kurulan bir uluslararası hatla İstanbul, Sofya’ya ve dolayısıyla diğer bütün Avrupa şehirlerine bağlanmış oldu. Bu arada, hükümet şirkete otomatik santrallere geçiş yönünde baskı yapmaya başladı. Bunun sonucunda, 1927 yılında Ankara santrali , 1931’de İstanbul Tahtakale santrali ve 1932’de de İstanbul Beyoğlu ve Kadıköy santralleri de Standard Electric Company tarafından Fransa’da imal edilmiş olan ‘Rotary 7A’ sistemi ile değiştirildi. Kurulan bu yeni otomatik santraller ile, telefon santral memurelerinin yerini yavaş yavaş makinalar almaya başladı.”
MADEMOİSELLE
Karakışla, 1930’larda yaşanan devletleştirme kampanyasından İstanbul Telefon Şirketi’nin de pay aldığını yazıyor ve o yıllarda başlayan değişim sürecini şöyle aktarıyor: “Yapılan uzun görüşmeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya ile İstanbul Telefon Şirketi’ni temsil eden Jean Boyau arasında 9 Nisan 1936 günü imzalanan anlaşma ile sonuçlandı. Anlaşmaya göre, İstanbul Telefon Şirketi kendisine tanınmış olan işletme imtiyazının sona ermesinden tam 26 yıl önce, şirketin tüm altyapısını, şirket çalışanlarının tümünü ve şirkete ait olan işletme haklarının tamamını Türkiye Cumhuriyeti’ne devretmiş oluyordu.
Şirketin Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilmesi ile birlikte, uluslararası telefon görüşmelerine aracılık eden memureler dışında, telefon santrallerinde çalışan memurelerin yabancı dil bilme zorunluluğu da uygulamadan kaldırılmış oldu. Artık telefon santralleri Türkçe’den başka bir dil bilmeyen sıradan Müslüman Türk vatandaşlarının memure olarak çalıştığı bir kurum haline gelmişti. Ancak santral operatörleri ile görüşen aboneler, İstanbul Telefon Şirketi zamanındaki bir alışkanlığı uzun yıllar sürdürerek, santrallerde çalışan bu kadınlara eskiden olduğu gibi ‘mademoiselle” diye hitap etmeye devam ettiler…”
Çalışanların kişisel eşyalarını koydukları vestiyer.
Kaynak: “Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmâniyesi ve Müslüman Osmanlı Kadın Telefon Memureleri” kitabı
TELEFON KİTABI
Karakışla kitabının sonunda “Ahmed İhsân ve Şürekâsı Matbaacılık Şirketi” tarafından basılan Telefon Kitabı’ndan ilginç bölümleri de paylaşıyor. Telefon Kitabı’nda santralde çalışan memurelerle nasıl iletişim kurulacağı ve telefonun kullanımına ilişkin teknik ipuçlarına yer verilmiş. İşte kitaptan bir bölüm:
“Reseptör kulağınıza getirir getirmez evvela merkezin ismini, saniyen talep olunan numeroyu vermek için hazır olunuz. Ağzınızı nakil aletin pek yakınında tuttunuz ve mükâleme-i adiye şivesiyle konuşunuz.
Numeroyu söyledikten sonra muhabere memuresinin onu nasıl tekrar ettiğini dinleyiniz. Doğru tekrar ederse ‘evet’ veya ‘peki’ deyiniz ve doğru olarak etmezse ‘hayır’ deyiniz ve numeroyu tekrar isteyiniz.”