Atamert’in Atatürk’e olan özlemi...

Atatürk’ü görmenin çocukluğunun en güzel anıları içinde yer edindiğini söyleyen Özcan Atamert “Atatürk’ü ilk gördüğüm anı inanın ki unutmadım. Şapkasını her çıkardığında sapsarı saçları parıl parıl parlıyordu. Hâlâ gözümün önünde” diyor

02 Ocak 2025 - 13:13

Her hafta cuma günü gazetenin sayfalarını çevirdiğinizde kültür sanattan ekonomiye, sağlıktan spora pek çok haber okuyorsunuz. Zaman zaman insan hikâyeleri de sayfalarımızda yer alıyor. Bu hikâyelerden biri de babası Atatürk’ün koruma subayı olan, Erzurum Radyosu’nun ilk kadın spikeri, Vecihi Hürkuş’un uçağına binen Özcan Atamert’e ait. Atamert, hayatının unutulmaz anlarını anlattı.

“1929 yılında Üsküdar’da doğdum. Babam Ali Daniş Karabelen 1928 ile 1932 yılları arasında Atatürk’ün koruma subayı olmasından dolayı Ankara, Bandırma, Bursa, Ağva gibi birçok şehir-
de yaşadık.” diyerek anlatmaya başlayan Özcan Atamert, şöyle devam ediyor: “Annem ve babam Ankara’da yaşadığımız dönemde zatürre olduğum için beni Kadıköy’e anneannem ile dedemin yanına gönderdi. O zaman 3 buçuk yaşındaydım. Anneannem ile dedem şimdiki Yoğurtçu Parkı’na yakın yerde yaşıyordu. Birinci sınıfa Yoğurtçu İlkokulu’nda gittim. Kurbağalıdere çok güzeldi. Gazinolar vardı. Müzik sesleri gelirdi. Dayım da beni götürmüştü."

Atamert ortaokul ve liseyi Ankara’da okumuş. Ardından da İstanbul’da güzel sanatlar akademisinde eğitim almış. Sanatla tanışması ise daha erken yaşlarda. 14 yaşında Ankara Radyosu’nda çocuk saatinde şarkılar söyleyerek kariyerine adım atmış. Devamını şöyle anlatıyor: “1959 yılında turizm tanıtım bakanlığının spikerlik sınavına girdim ve kazandım. Ankara, Erzurum ve İstanbul Radyosu’nda çalıştım. Erzurum Radyosu’nun ilk kadın spikeri oldum. İstanbul Radyosu’ndan emekliyim. Resim yapmayı ve şiir yazmayı seviyorum. ‘İki can bir badeyi tek kadehten içmeli’ şiirim bestelendi.”

Atatürk’ü gördüğü anları tekrar yaşıyormuş gibi büyük bir heyecanla anlatan Özcan Atamert: “Atatürk’ü ilk Yoğurtçu Parkı’nın oradan üstü açık bir araba ile Fenerbahçe Stadyumu’na gelirken gördüm. Bütün gençler ve yaşlılar arabaya tutunmuş koşar adımlarla stadyuma doğru geliyordu. Bakkal Raşit amcanın balkonundan stadyum iyi görünüyordu. Bizi balkonuna çağırdı. Onun balkonunda dedem beni kucağına aldı ve ‘Özcan, Atatürk geliyor bugünü unutma’ dedi.
İnanın ki unutmadım. Hala gözümün önünde. 4 buçuk yaşındaydım. Her şapkasını çıkardığında sapsarı saçları parıl parıl parlıyordu. Sonra Florya’da denize girerken ve Moda’da yatıyla geçerken gördüm. Bize mendil salladı. Çok mutlu oldum. Ben de zıplayarak ‘Gazipaşa sen çok yaşa’ diye bağırdım.

“OYNAYACAKSIN VE ÖĞRETECEKSİN”
Babam Bursa’da görev yaptığı dönemde bir geceye katıldık. Atatürk de oradaydı. Herkes dans ediyordu. Bir ara orkestra durdu. Atatürk ‘çalın’ dedi. Harmandalı çaldılar. Atatürk ‘oynayacak kimse yok mu’ dedi. 4 buçuk yaşındaki kardeşim Erdoğan dizlerini vura vura oynadı. Atatürk onu yanına çağırdı. Kardeşim ile el ele tutuşup yanına gittik. O anda mavi gözlerine baka kaldım ‘Bak çocuk büyüdüğünde de oynayacaksın ve herkese öğreteceksin’ dedi.” Atatürk’ün ölüm haberini öğrendiği günden de gözleri dolarak bahseden Özcan Atamert, “Annem ile babam radyonun başında ağlıyordu. Onları hiç ağlarken görmemiştim. Babam bana sarılarak ‘babamızı kaybettik’ dedi. Şaşırdım. Çünkü babasını daha önce kaybetmişti. Annem Atatürk’ü kaybettik dedi. Ben de ağladım.” dedi.

VECİHİ HÜRKUŞ’UN UÇAĞINDA
Türkiye’nin ilk uçağı Vecihi K-Vı’yı inşa eden Vecihi Hürkuş’un uçağına 4 buçuk yaşınday- ken bindiğini söyleyen Atamert o günleri şöyle anlattı:“Vecihi Beyin Yoğurtçu Parkı’nın bulunduğu yerde uçaklarını koyduğu bir hangarı vardı. Oraya da yakın oturuyordu. Abim arkadaşlarıyla bir gün top oynarken top hangarın üstüne kaçtı. Teyzemle birlikte gidip topu istedik. ‘Küçük hanım onu alıp size veremem ama istersen seni uçağa bindirebilirim. Topunu yukarıdan gör’dedi. Çok sevindim. ‘Teyze ne olur binelim’ dedim. ‘Olmaz’ dedi. Vecihi Bey de ‘sevincini bozmayın’ dedi. Bindik. 4 buçuk yaşındaydım. Teyzemin kucağında bir kuş gibi heyecanlıydım. ‘Bak bak teyze insanlar küçücük’ dedim.”


ARŞİV