Ayşe Arman: 'Meraklı kediyim'

Gazete Kadıköy’ün sorularını yanıtlayan ünlü gazeteci Ayşe Arman, “Gazetecilikte en önemli duygu merak” dedi

14 Mayıs 2015 - 16:17

Gökçe UYGUN

O, memleketin, Türkiye’nin güçlü kadın simalarından. Sanatçı ya da oyuncu değil lakin epey ünlü. Hürriyet Gazetesi’nin köşe yazarı ve ‘ünlü röportajcısı’ Ayşe Arman’dan bahsediyoruz. Anneler Günü vesilesiyle Kadıköy’e gelmişken, iki arada bir derede yakaladık, mini bir röportaj yaptık.  Gerçekten de ‘samimi ve harbi’ bir kadın. Çalışkan, işine çok değer veriyor. Röportaj yaptığı insanların ona neden döküldüklerine şaşmamak lazım. Ama bu kez biz sorduk, o yanıtladı…
 
Röportaj süremiz kısıtlı. Kendinizi benim yerime koyun; Türkiye’nin en ünlü gazetecilerinden biriyle röportaj yapıyor olsanız, ilk ne sorardınız?
Merak etme, düşündüğünden fazla zamanımız var (gülüyor)
 
Biz, genelde Kadıköy’ü sorarız mahallemize gelen meşhur simalara…
Kafana ne geliyorsa sor. Bir yerden başlarsan sonrası akar gider. Ama bazen şey olur, nasıl yazacağını bilememek. Ertuğrul Özkok öyle bir durumdayken bana ‘Baştan başla, hikâye anlatır gibi yaz, salıver gitsin...’ demişti.  Gerçi ben röportajlarda böyle bırakmıyorum akışına. O kişiyle neyi konuşacağımı belirliyorum mutlaka, zira biriyle sonsuz sayıda konu konuşmak mümkün.
 
 “KEDİ GİBİYİM”
Bana öyle geliyor ki röportajlarınızda gerçekten merak ettiklerinizi soruyorsunuz.
Gazetecilikte temel duygu merak! Ben röportaj yaptığım için soru sormuyorum, soru sormayı sevdiğim için röportaj yapıyorum. Röportaj yapacağım kişiye gitmeden önce onunla ilgili merak ettiğim şeyleri düşünüyorum, araştırıyorum, sorularımı hazırlıyorum.
 
Her şeyi açıkça, netlikle nasıl sorabiliyorsunuz?
Ağzımdan çıkıyor, biraz da şuursuzluktan belki (gülüyor). Benim için ayıp diye bir şey yok. Ayıp olan asıl şey dürüst olmamak. Kimseye röportajda kazık atma gibi bir düşüncem yok. Vicdan önemli... Bir röportaj nedir ki? Karşımdakini üzmemek benim için daha önemli. Onun girmek istemediği konulara girmem. Ama bazen de sorulması gereken sorular vardır. Mesela Işılay Saygın’a (Eski Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlarından) bakire olup olmadığını sordum. Çünkü o zamanlar genç kızlara bekâret kontrolü yapılıyordu, korkunçtu. Ve kendisi de bunu onaylıyordu. Ben de bunu sorma hakkın elde ettim. Aksi takdirde, kimse açıklamadığı sürece ‘Eşcinsel misin?’ filan diye sormam mesela. İrdelenmesi gereken bir durum varsa, utanmadan sorabiliyorum.

Sorulamayacak soru var mı?

Bence yok.
 “ŞEFFAFIM…”
Peki insanlar size nasıl bu kadar rahat açılabiliyorlar?

Evet, herkese söyleyemediği şeyleri bana anlatabiliyorlar. Kanal gibi hikâyelerini akıtıyorlar bana ki kendimle ilgili en sevdiğim şey bu. Yargılamayacak biriyim, ondan sanırım. Ben de bana sorduğun her şeye açıklıkla yanıt veririm. Korumam kendimi, şeffafım.

 
Ama neticede gazetecisiniz, duyduğunuz hikâyeleri binlerce insanla paylaşıyorsunuz.
45 yaşımdayım. 25’imden beri Pazar röportajları yapıyorum. Eşeği bile bu kadar uzun süre aynı işe çalıştırsan o işi iyi yapar(gülüyor). Ben çalışkanım. Özen gösteriyorum, emek veriyorum. Bana röportaj veren kişi de beni ‘Söylediklerimi poposundan anlamayacak’ diye biliyor. Bunun da güveni var.
 
Ve bir de meşhur Ayşe Arman pozları var. Görsellik işin ne kadarı sizin için?
Yaptığım şeyi iyi sunmaya çalışıyorum ama esas içerik kraldır. Fotoğraf ne kadar güzel olursa olsun, içi boşsa boştur. İyi röportajı fiyonklamayı seviyorum.
 
Bugüne dek isteyip de yapamadığınız röportaj oldu mu?
Erdoğan çiftiyle çok istedim ama olmadı.
 
“KADIKÖY’ÜN ELEKTRİĞİ BİR BAŞKA”
-  Biraz da Kadıköy’ü sorayım size. Nişantaşı sakini olmasıyla bilinen Orhan Pamuk’la röportajımda, Moda doğumlu olduğunu öğrenmiştim! Sizden de böyle bir sır çıkar mı dersiniz?
Ben Avrupa yakası çocuğuyum. Hayatım daha çok o taraflarda geçti fakat son zamanlarda bu yakaya gelince farkediyorum ki burada başka bir elektrik var! Mutluluk, sakinlik… O taraf daha bir gergin, rekabetli filan. Yine de seviyorum ama. Şuanda ormanda yaşıyoruz. İstanbul’un 12 farklı yerinde yaşadım. En sevdiğim şey semt değiştirmekti.
-  Bu tarafta yaşadınız mı hiç?
Hayır, hep Arnavutköy, Bebek, Tarabya, Yeniköy civarı. Anadolu yakasında, Kadıköy’de yaşamamış olmak büyük bir kayıp. Ama hiç belli olmaz, belki bir gün taşınırım. Mesela Kozzy’ye ilk kez geldim, çok sevdim. Marketlerin olduğu dünyada bir bakkal gibi.
Kadıköy kültürüm çok yok ve açıkçası olanları da biraz kıskanıyorum. Bir Kadıköy ahalisi var. Mesela yazar Murat Menteş onlardan biri. Röportaj verecekse Kadıköy’e  çağırır, sen onun mahallesine geleceksin.
 
-  Kadıköy’le ilgili bir yazı-röportaj düşünüyor musunuz?

İstanbul Life dergisine röportajlar yapıyorum. Pera, Karaköy, Bebek yaptık. Sosyal medyadan sordum, herkes Kadıköy, Moda, Çengelköy, Kuzguncuk filan dedi. Moda’yı yapacağız sanırım. ‘Modalı olmak’ ayrı bir şey…

 KADIKÖY’ÜN ANNELERİ VE ‘ANNE’ AYŞE…
Ayşe Arman, Anneler Günü etkinlikleri kapsamında 10 Mayıs Pazar öğleden sonrasını Kadıköylü annelere ayırdı. Kozzy Alışveriş ve Kültür Merkezi’nde “Çocuk da yaparım kariyer de…” temalı bir söyleşi gerçekleştiren Arman, tüm annelerin bu özel gününü kutladı,  ‘anne’ olmak zorunda kalan babaları da tebrik etti. Anneliğe bakışını kendi hayatından örneklerle anlatarak, “Gazeteciyim, köşe yazarıyım, kadınım ama hepsinin üstünde bir anneyim ben” diyen Arman, anneliğin tüm sıfatların bir üst şemsiyesi olduğunu söyledi. Arman,  “Annelik muhteşem bir şey ama kadın bununla yetinmemeli. Kadın kişiliğini, kimliğini, üretkenliğini kaybetmemeli” tavsiyesinde bulundu.
 
Kadın’ın ‘kırmızı bavul’u…
Konuşmasının ikinci bölümünde kayınvalidesi, ünlü halkla ilişkiler uzmanı Betül Mardin’in kendine hediye ettiği 1940’lardan kalma kırmızı, eski bir bavulu kullanan Arman, bu bavuldan çıkardığı pirinç, emzik, iç çamaşırı, resim çerçevesi, cımbız, seyahat kitabı gibi eşyalarla ‘kadınlığı’ anlattı. Arman, şunları söyledi; “Her şeyin kadından beklendiği bir ülkeyiz. Kadın her şeyi bilecek, her şeyi yapacak. İster CEO ol ister şirket sahibi, ‘anne pilavı’ yapmayı bileceksin. Mutfakta harikalar yaratırken aynı zamanda yatakta da iyi olacaksın. Hem şehvetli olacaksın hem bakımlı. Çocuğun ödevinden de sorumlu olacaksın. Her şey sensin! Şikâyet etmeden hayatın her alanına yetişmeniz isteniyor. Bizim ruhumuzda görünmez bir terazi var, kadınsan dengeli olacaksın. Yaşasın kadınlar, yaşasın anneler!”

Etiketler; Ayşe Arman

ARŞİV