“Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.”
Atasözlerinin genelde hayatta anlamlı ve tutarlı bir karşılığı olur ancak bu söz günümüz gerçeğiyle pek örtüşmüyor. Öyle ki hem eskiye talep var hem de eskici pazarları ışıl ışıl. Eskiye o kadar talep var ki Kadıköy’deki Tellalzade Sokak sırf anitkacılar var diye yıllardır “antikacılar sokağı” olarak anılıyor. Bir semte karakterini veren, dükkanlarda vitrinleri süsleyen ve pazarı bile olan bu antika eşyalar hangi ustaların elinden geçiyor merak ettiniz mi? Bir dönem Kadıköy Nüfus Müdürlüğü’nün binası olarak da kullanılan Osmanağa’daki Ankara İşhanı antika ustalarından birinin, Bekir Ülker’in 10 yıllık yuvası. Hanın bodrum katında yer alan atölyesinde tarihin tozunu silen Bekir Usta ile hikâyesini ve antika eşyaları konuştuk.
OTO TAMİRCİLİĞİNDEN ANTİKAYA
Bekir Ülker aslen Ağrılı. İlkokulu bitirdikten sonra Ağrı’dan İstanbul’a gelir ve 19 yıl boyunca Ataşehir’deki bir oto tamircide bir fiil çalışır. Ancak arada sırada şu an çalıştığı atölyeye gelip, bir başka antika ustası arkadaşına yardım eder. Bekir Ülker, önceleri hobi amaçlı başladığı antika tamirine bir süre sonra tamamen gönül verir ve atölyeye ortak olur. Atölyenin ilk sahibi sağlık sorunları nedeniyle işi bırakınca, atölyedeki tüm işler Bekir Ülker’e kalır.
AVİZE, HEYKEL, GAZ LAMBASI...
Antika tamirine olan merakını “Çocukken sürekli bir şeyler yapmaya çalışırdım. Bazen tamir de yapardım. Sanırım çocukluk merakı.” sözleriyle açıklayan Ülker, bir süre sonra Kadıköy’de, İstanbul’da hatta Avrupa’da tanınan bir zanaatkar olmuş. Söyleşiyi yaptığımız sırada Almanya’dan tamir için antika bir avize gelmişti. Ancak Ülker sadece avize tamiri yapıyor. Atölyesinde bronzdan tutyaya onlarca heykel ve süs eşyası var. Hepsi de tamir edilmeyi bekliyor. Ama asıl merak uyandıran kısım ise avizeler. Gösterişli ve devasa bu avizelerin bazılarının Osmanlı döneminden kaldığını söylüyor Bekir Ülker.
“YENİ ŞEYLER ÖĞRENİYORUM”
Peki, onun için antika sadece bir iş mi? Bekir Ülker, bu sorumuza şöyle yanıt veriyor: “Bu iş her şeyden önce çok keyifli. Oto tamirciliğinden farkı da sanırım yarattığı keyif. Otomobil tamiri yaparken her gün aynı şeylerle karşılaşıyordum. Ama burada tamamen farklı bir dünya var. Her gün farklı eşyalar elimden geçiyor. Bazıları beni heyecanlandırıyor. Aynı zamanda yeni şeyler öğrenmemi de sağlıyor. Çünkü antika eşyaların hiçbiri birbirine benzemez. Hepsindeki işçilik farklıdır.”
EVLER VE AVİZELER
Kadıköy’ün antika eşyanın merkezi olduğunu söyleyen Ülker, kentsel dönüşümle beraber özellikle avize kullanımının da değiştiğini ifade ediyor: “Bana gelen avizelerin neredeyse hepsi özel yapım ve antika. Ama bu avizeler yüksek tavanlı evler için yapılmış. Eskiden evlerin tavanı en az 3 buçuk metre olurdu ama şimdiki evlerin tavanı en fazla 2 buçuk metre. Avizesini yeni evinde kullanmak isteyenler de mecburen avizenin boyunu küçültmek istiyor. Ama bence iyi de oluyor. Çünkü yeni yani endüstriyel avizeler eskiler kadar dayanaklı değil.”
Ülker’in söylediklerine göre, bir avizeyi tamir etmek 1 hafta ya da 20 gün sürebiliyor. Çünkü bütün süreç tamamen el işçiliği gerektiriyor.
EĞİTİM VERMEK İSTİYOR
Ülker’in büyük bir merakla başladığı ve ustalaştığı bu işte en büyük sorun ise yeni ustaların yetişmemesi. İnsanların hobi amaçlı bu işe yöneldiklerini ancak çok az insanın antika tamirini meslek olarak yapmak istediğini söyleyen Ülker’in talebi mimarlık ya da restorasyon öğrencilerine deneyimlerini aktarabilmek. Yıllar önce eğitim sertifikası alabilmek için diğer usta arkadaşlarıyla İstanbul Teknik Üniversitesi’nden davet aldıklarını ama projenin hayata geçmediğini ifade eden Ülker, usta eğitici belgesi alıp atölyesini bir eğitim merkezi olarak da kullanmak istiyor.
Antika tamirinin sabır gerektirdiğini söyleyen Ülker, “Bu işi yapan ustalar da zaten oğlunu kardeşini de yetiştirmiyor. Çünkü zahmetli bir uğraş. Ama biz yapmazsak çöpe gidecek. Avrupa’da yok mesela bu kadar özen. Düşünsenize 100 yıl önce kullanılan bir avize elimizden geçiyor. Biraz da eskiyi yaşıyoruz bu işi yaparken.” diyor.