Adını köle bir siyahî Amerikalı’dan alan, Kadıköy’ün bir dönem eğlence yaşamına damgasını vurmuş Caddebostan Maksim Gazinosu, sahnesini kapatışının 20. yılında müdavimlerinin anılarında canlılığını koruyor…
Gökçe UYGUN
Uzun yıllar Kadıköy eğlence hayatının önemli noktalarından olan Caddebostan Maksim Gazinosu, bundan 20 yıl önce bir eylül gününde kapılarını kapatmıştı.
Biz de bu vesileyle bu eğlence yerinin geçmişine uzanalım istedik. Öncelikle bu eğlence mekânının ‘Maksim’ adını almadan evvelki haline bakmak gerek. Burası 1957’den beri Orhan Uluevren’in sahibi olduğu bir mekândı. ‘Orhan’ın Gazinosu’ denen bu yer, gündüzleri çay bahçesi, akşamları bahçeli bir gazinoya dönüşürdü. Mahallenin başlıca eğlence yeri olan bu mekânda dönemin şarkıları çalınır, amatör dans müsabakaları yapılırdı. Orhan beyin burayı 76’da, ‘Gazinocular Kralı’ olarak anılan Fahrettin Aslan’a satışıyla birlikte mekânın adı da değişti; ‘Caddebostan Maksim’ oldu. Aslan, Taksim’de kurduğu ‘Büyük Maksim’in büyük ilgi görmesi üzerine Taşlık ve Bebek’te de birer şube açmıştı. Caddebostan da bu şubelerden biriydi.
70, 80 ve 90’lı yılların Kadıköy eğlence hayatına damga vuran Caddebostan Maksim’de sahne alan ilk assolist Behiye Aksoy oldu. Burası, parlak spot ışıkları, rengârenk şovları, kabadayı masaları, dolmalı köfteli kadınlar matineleri, peçeteye yazılan istek şarkıları, alevli meyveleri, assolistlere çiçekler içinde gönderilen pırlanta yüzükleri, sanatçıların kulis kavgaları ve daha nice unutulmaz özelliği ile o yılların Caddebostan’ında eğlence yaşamının vazgeçilmezlerindendi. Burada Gönül Yazar, Bülent Ersoy, Sibel Can, Sibel Turnagöl, Safiye Soyman, Zekai Tunca, Muazzez Abacı gibi pek çok ünlü isim sahne aldı. Pek çok yeni isme şöhret kapılarını açan gazino, 23 Eylül 1996’nın 23 Eylül’ünde veda ettiğinde, burada sahneye çıkan son assolist olma ünvanı Engür Kalender’e kısmet olmuştu…
CADDEBOSTANLILAR ANLATIYOR…
• Caddebostan Muhtarı Selçuk Kutlu: “Kartal yuvası gibiydi’’
18 - 20 yaşlarımdaydım, Orhan’ın mekânı, gündüzleri çay bahçesi iken akşamları gazino olunca bahçenin çevresini pazar tezgâhı gibi şeyler kapatırlardı. Halk da oralardan içeriyi seyretmeye çalışırdı. O zaman sahil doldurulmamıştı henüz. Burası denize sıfır, yüksekte adeta bir kartal yuvası gibi bir yerdi. Ünlü sanatçılar gelirdi, dans yarışmaları yapılırdı. Biz arkadaşlarla e önce sahilde oturur, gazinodan yükselen şarkıları dinler, sonra orası kapanınca tekne ile Adalar’daki Rum gazinolarına giderdik. Sonra burası Maksim oldu. O zaman misafiri iyice arttı. Maksim’e ünlü sanatçıların geldiğini, ışıklı tabelayı hatırlıyorum. Oranın her iki hali de çok keyifliydi.
• Cadıbostanı’ndan Caddebostan’a adlı sosyal medya grubunun kurucusu Berk Erkent: “Çocuklar için gizemli bir yerdi’’
1982 doğumlu, doğma büyüme Caddebostan’lıyım. 80’li yıllarda Bağdat Caddesi ile İskele Sokak’ın (bugünkü barlar sokak) köşesinde otururduk. O dönem ( İskele Yolu’nda bugünkü gibi eğlence mekânları, barlar yoktu, bir kaç restoran vardı. Özellikle cuma ve cumartesi geceleri, yatağımda uyumaya çalıştığımda, birden İskele Sokak’ın trafiğinin arttığını, araç gürültülerinin, korna seslerinin duyulduğunu hatırlıyorum. Annem, ‘Maksim Gazinosu dağılıyor’ derdi. Sahil yolunun 87’de trafiğe açılmasından önce, gazinoda program bittikten sonra, Maksim’den çıkan bütün araçlar zoraki olarak İskele Yolu’na yönelirdi. Gecenin geç saatlerinde burada trafik sıkışır, kornalar çalınır bazen kavga da çıkardı. Sibel Can’ın 1988’de ilk kez orada şarkıcı olarak sahneye çıktığını, annemle babamın izlemeye gittiklerini hatırlıyorum. Ben çok küçük olduğum için gidememiştim tabi. Gazinonun, ön tarafında duvara monte edilmiş geniş, camekan vitrinlerin ardında gazinonun assolisti kimse onun fotoğraflarının asılı olurdu. 6-7 yaşlarında bir çocuk için, sadece televizyon ve kaset kapaklarında gördüğüm sanatçıların dev fotoğrafların görmek, onların gece gelip orada şarkı söylediğini bilmek ancak yaşım küçük olduğu için gidememek o mekanı oldukça gizemli kılıyordu... Biz, 1989’da İskele Yolu’ndan Plajyolu Kadirağa Sokak’a taşındık. Ancak 90’lı yıllarda da arabayla her önünden geçtiğimizde sanatçıların fotoğraflarına bakardım. Sonra bir gün kapandı, üzüldüm…
• Yıldız Demiriz’in ‘Dünden Bugüne Caddebostan’ kitabından anılar: “Kadınlar matineleri popülerdi’’
Caddebostan Plaj Gazinosu’nu 30’lu yılların sonunda tanıdım. Plaja gelen müşterilerin öğleyin nefislerini körelttiği, denize giren çoluk çocuğunu bekleyen anneleri kahvelerini yudumladığı bir kır kahvesiydi. 40’lı yıllarda Ayten Gazinosu adını aldı. Bu yer birkaç ağaç altından, müzik çalınan basit bir sahneden, yağmurlu havalarda sığınılan bir salaştan (tahta baraka) ibareti. Ama canlılığına diyecek yoktu! Mahallenin başlıca eğlence yeriydi, çevreden de epey gelen olurdu. Bütün yaz hep aynı müzik aynı şarkılar aynı sıra ile seslendirildi. Dönemin tanınmış isimlerini burada dinleyebilirdik. Özel günlerde Münir Nurettin Selçuk gibi özel sanatçıların konserleri olurdu. Sonra adı Maksim oldu. İsmi ile birlikte mahiyeti de değişti. Bütün tanınmış ses sanatçılarının adları gazinonun ışıklı afişlerine yansıdı. Çarşamba kadınlar matineleri ünlüydü. O gün gazino çevresinde park yeri bulunamazdı, matine saatinden çok önce gelip yer kapmak gerekirdi. 60-70’li yıllarda hala bahçeli bir gazino idi. Giderek kapalı kısmı büyüdü, bahçedeki ağaçlar da yok edildi.
İSİM BABASI, KÖLE OLARAK DOĞAN SİYAHÎ
Maksim Gazinosu, adında bilinmeyen derin bir hikayeyi de barındırıyor. Gazinonun adı ırkçılıktan dolayı Amerika’dan kaçan Maxim Frederick Bruce Thomas’a dayanıyor. 1872’de Missisippi’de çiftçilik yapan eskiden köle olan bir ailenin çocuğu olarak doğuyor. Babasının yine bir siyah tarafından öldürülmesinden sonra aile dağılıyor. ABD’nin farklı kentlerinde garsonluk yaptıktan sonra 1894’te Londra’ya, sonra da Rusya’ya yerleşiyor. Moskova’da yaşadığı 19 yıl süresince ismini Fyodor Fyodorovich Tomas olarak değiştiriyor, iki kez evleniyor, Rus vatandaşı oluyor. Şehrin tiyatrolar, restaurantlar sahibi bir zengini haline geliyor. Ancak Bolşevik ihtilali sonrasında tüm taşınmazlarını Rusya’da bırakarak 1919’da İstanbul’a kaçıyor. İstanbul’da elinde kalan son para ile 1921’de Taksim’de ‘Maxim’ adında bir caz kulübü açıyor. 1927’de Maxim’i borçlarından dolayı elinden çıkarmak zorunda kalıyor. İstanbul’da 1928 yılında hapishanede ölüyor. İşte Fahrettin Aslan bu mekânı, 1960’larda ‘Maksim’ adıyla gazino olarak açıyor.