Bir yıllığın izinden: Kadıköy’deki Ermeniler

Kent sohbetlerinin bu haftaki konusu Kadıköy’deki Ermenilerdi. Peder Krikor Damatyan, Osmanlı döneminden Cumhuriyet zamanlarına Ermenilerin Kadıköy’deki varlığını anlattı

21 Mayıs 2019 - 13:49

Kadıköyü Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği (KADOS) tarafından yürütülen “Hatırla: Kadıköy’de Kültürel Çeşitlilik” çalışması kapsamında düzenlenen kent sohbetlerinin üçüncüsü 17 Mayıs Cuma günü Moda Kültür Cemiyeti’nde gerçekleşti. İlk iki söyleşide Rumlar ve Yahudilerin Kadıköy’deki varlığı tartışılırken bu haftanın konusu Ermenilerdi.

“Kadıköy’de Ermenilerin tarihi: Bir yıllığın izinden” başlığıyla düzenlenen söyleşi Sevan Ataoğlu’nun moderatörlüğünde yapılırken Surp Takavor Ermeni Kilisesi’nin din görevlisi Peder Krikor Damatyan konuşmacı olarak katıldı.

Sevan Ataoğlu açılış konuşmasında “Rumların mekânında Ermenilerin tarihini konuşacağız. Bu bile Kadıköy’ün çeşitliliğe, çok kültürlülüğe ne kadar uygun bir yer olduğunu gösteriyor.” derken, Damatyan Kadıköy’deki Ermeni varlığının ilk zamanlarını şöyle özetledi: “Kadıköy’e Ermenilerin nasıl yerleştiğine bakarsak, 1791 tarihli bir harita var. Khalkedon kısmındaki işaretlerde Ermenilerin yaşadığı köyler ve kiliseler gösteriliyor. 1791’de Ermenilerin burada yaşadığını ve kiliselerin olduğunu biliyoruz.”

KADIKÖY’DEKİ ERMENİ VARLIĞI

1850 yılında Kadıköy’de 50 Ermeni, 100 Rum, 300-350 Müslüman hane olduğunu belirten Damatyan, şöyle devam etti: “Osmanağa ile İskele Camii var, iki tane de mescit var. 1 Rum kilisesi ve Ermenilerin de Surp Takavor Kilisesi var. İki ekmek fırını, pasta fırını, demirci, tütüncü, kerestecilik yapan yerler ve 10 meyhane var. Meyhanelerin 4’ünü Ermeniler, 6’sını Rumlar işletiyormuş.”

Her cemaatin olduğu gibi Ermenilerin de Kadıköy’de okulları var. Eski Ermeni Okulu, şu anda Baylan Pastanesi’nin yanında inşaatı süren yere tekabül ediyor. Damatyan, konuyla ilgili “Okul binasını zamanında satarak elden çıkarmışlar. Ermeniler, Rumlara satmışlar bu mülkü. Şu anda gidip görürseniz, inşaatın üzerinde Rum Vakfı’na ait olduğu yazılır. İlginç bir bilgi, bugün PTT’nin önünde, o zamanlar sahilin başladığını görüyoruz. 1790 yılında çıkarılan fermanla, cemaatlerin semtlerde resmi olarak okul açmasına müsaade edilmesi sonucunda bu okul açılabilmişti. 21 okul tespit ettik. Kimisi ilkokul, anaokulu, kimi ortaokul, kimi kreş…” diye konuştu.

Kilisenin önemine dair de açıklama yapan Damatyan, “Kadıköy’de bir yangın meydana geliyor ve hem kilise hem de okul yanıyor. Kilisenin inşaatı tekrar yapılıyor ve bilindik adıyla Surp Takavor Kilisesi olarak anılmaya başlanıyor. Önceden adı Meryem Ana Kilisesi’ydi. Bu ismi de Ermeniler için kutsal bir emanetten alıyor. Kilise tarihinde güzel bir hatıra var. İnşa edilirken bir ressam Kadıköy’e gelir ve ‘İtalya’ya gideceğim ve size Meryem Ana kucağındaki İsa resmini göndereceğim’ der. O resim gönderilir ancak 1927 yılında küçük bir yangın sonucu o tablo yok olur. Bu da hatıra olarak kalır.” dedi.

ERMENİLER HANGİ İŞLERLE UĞRAŞIYORDU?

Ermenilerin uğraştığı işlerle ilgili de konuşan Damatyan, “1863’teki bir raporda Ermenilerin Kadıköy’de yaptıkları işler çoktan aza; balıkçılık, kuyumculuk, antikacılık, tütüncülük, faytonculuk ve kayıkçılık. Her türlü sektörde de çalışmışlar aslında.” diye konuştu. 

Son olarak Ermenilerin kurduğu derneklere değinen Damatyan, sözlerini şöyle noktaladı: “1908-1919 arasında 19 dernek kurulmuş. Bilindiği gibi 1908, meşrutiyetin ilanı ve derneklerin kurulması bu tarihten sonra hız kazandı. Derneklerin amaçları, eğitim, sanat, sosyal yardım, spor gibi amaçlar. Tulumbacılar Derneği var örneğin. Ahşap binalarda sürekli yangınlar çıkıyordu, yangınların söndürülmesinde hem kilisenin hem de cemaatin kendi tulumbacıları varmış. Aşikyan da 1956’da hayatını kaybeden Uzunçayır’da defnedilen bir Ermeni. İnsanlar onun hakkında, ‘Tulumbasını evladı gibi saklardı’ dermiş. Aramyan okulundan yetişenlerin kurduğu 4 dernek de var.”


ARŞİV