"Boşanmak başarısızlık değildir"

Boşanmanın psikolojik etkilerini konuştuğumuz Klinik Psikolog Deniz Sevimli, "Evlenmek ya da evliliği sürdürmek bir başarı olmadığı gibi boşanmak ta bir başarısızlık değildir.”diyor

29 Ağustos 2024 - 09:19

Boşanma oranları, her geçen yıl artıyor.  Boşanmanın nedenleri arasında sosyal medya kullanımı, ekonomik kriz gibi birçok neden gösteriliyor. Klinik Psikolog Deniz Sevimli ile boşanmanın nedenlerini, psikolojik etkilerini ve boşanma sürecinin nasıl yönetilmesi gerektiğini konuştuk. 

  • Çiftleri boşanma sürecine iten nedenler neler?

Boşanma sürecine iten nedenleri çok çeşitli başlıklar altında sıralayabiliriz. “Neden diş macununu ortadan sıktın” söyleminden “aldatma” söylemine “eşyanın renginin benim istediğim gibi olmasını kabul etmedi” söylemine kadar birçok nedenden bahsedilebilir. Türk Medeni Kanunu boşanma nedenlerini altı başlıkta sınırlandırmıştır. Buna göre boşanmaların nedenleri; ‘Eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkisi ve aldatması. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış. Eşlerden birinin onur kırıcı suçlardan hüküm giymesi, onursuz bir hayat sürmesi. Eşlerden birinin evi terk etmesi. Eşlerden birinin ağır derecede ruh hastalığına sahip olması. Aşırı geçimsizlik’ olarak sıralanıyor. Boşanma, bir toplumun kültürel yapısı ve sosyo-ekonomik düzeyi ile doğrudan ilişkilidir. Kadının ve erkeğin toplumsal düzendeki konumları, toplumsal cinsiyet rolleri, dini inançları ve gelenekleri toplumun boşanmaya yönelik bakış açısını şekillendirir. Kısaca söylersek neden ya da olay ne olursa olsun boşanma yukarıdaki yasal maddelerde sayılan başlıkların altına sığdırılır.

“GEÇİM SIKINTISI DA NEDENLER ARASINDA”

  • Son dönemde artış olduğu söyleniyor? Artışın nedenleri sizce nedir? 

TÜİK verilerine göre Türkiye’de boşanma oranı yüzde 47. 2024 yılında 210 binin üzerinde. 2023 yılında yine TÜİK verilerine göre 171 bin 881.  2023 yılında 2022 yılına göre azalmış olsa da genel seyre baktığımızda boşanma sayısındaki artışın devam ettiğini görüyoruz. Bununla birlikte evlenme yaşının da 25-28 yaş aralığına yükseldiğini görebiliyoruz. 2024 yılında davayı açanların yüzde 57’si kadın, yüzde 43’ü ise erkek. Boşanma sayıları İstanbul’da 35 binin üzerinde, Ankara’da 16 binin, İzmir’de ise 13 binin üzerinde. Sayılardaki bu oran ve artış kadınların çalışma yaşamında yer almaları oranının artması, ekonomik bağımsızlığı sağlamaları sonucunda bağımsız yaşama cesaretlerinin de yükseldiğini bize gösteriyor. Son dönemde boşanma nedenleri arasında sosyal medyanın sık kullanımı, aldatmaların farklı biçimlere dönüşmesi, ekonomik krizin beraberinde getirdiği geçim sıkıntıları gibi unsurların da çoğaldığını ifade edebiliriz. 

  • Bu sürecin öncesi ve sonrasında ne gibi ruhsal durumlar yaşanıyor? 

Boşanma öncesi ve sonrası en sık gördüğümüz belirtilerin depresyon ve anksiyeteye neden olduğunu söyleyebiliriz. Bununla beraber ilişki kurma ve sürdürmede bir süre bazı zorlanmalar görebiliyoruz. Bu durumlar her bireye özgü olarak farklılık gösterebiliyor. Aynı süreçler kişide ya da bir sistem olarak ailede bir boşluğun meydana gelmesi ve her iki taraf açısından da bu boşluğun ne ile ve nasıl doldurulacağı ile ilgilidir.  Boşanma sürecinin öncesi de sonrası da aslında karmaşık süreçler. Öncesinde her iki taraf için de bu kararın alınması, alındıktan sonra sürecin nasıl devam edeceği, boşanma süreci bitince neler yaşanacağı konusu bilinmez bir süreci beraberinde getiriyor. Özellikle çocuklu ailelerde bu süreç daha farklı ilerliyor. Bu yüzden çiftlerin şu an daha sık bir oranda psikolojik destek almak istediklerini görebiliyoruz. Bu süreçle birlikte diğer yandan evlilik öncesi çiftlerin psikolojik destek alması da yaygınlaşmaya başladı

Boşanma öncesi ya da sonrası oluşan depresyon ya da anksiyeteye fiziksel olarak da etkiliyor. Uyku bozuklukları ve iştah-beslenme bozuklukları en temel fiziksel-biyolojik belirti olarak sayılabilir. Depresyondaki derin üzüntü ve acı fiziksel olarak cilt problemlerine neden olurken bazı iç hastalıkların da tetikleyicisi olabilir. Mide ağrıları, gastrit ya da ülser gibi sorunların tetikleyicisi de olarak da sayabiliriz.

  • ‘Evlilik öncesi çiftlerin psikolojik destek alması da yaygınlaşmaya başladı’ diyorsunuz. Neden yaygınlaştı?

Evet bu konuda gelenlerin sayısı artıyor. Toplumsal olarak boşanmaların yoğunluğunun farkındayız. Bu konuda insanlar boşanmalardan öte aslında ‘seçtiğim kişi benimle uyumlu mu’ düşüncesi ile geliyor. Bizler de farklı bakış açıları sunarak son kararı kendilerinin vermelerini ve farklı yanlarını keşfetmeleri için yardımcı olmaya çalışıyoruz. 

  • Kadın ve erkek bu süreci nasıl yaşıyor?

Her iki taraf da benzer duygular ve süreçler yaşarken sosyo ekonomik düzeye bağlı olarak bazı durumlar değişkenlik yaratabiliyor. Her iki tarafta da bir kimlik kaybı yaşanıyor, eş kimlikleri geçerliliğini yitiriyor, eğer çocuk varsa ebeveyn kimliği çerçevesinde farklı bir ilişki biçimine bürünebilir. Kadınların bu aşamalarda depresyon ve anksiyete durumlarını erkeklerden daha fazla ve şiddetli yaşadıkları belirlenmiştir. Erkekte ise yine aynı durumlar gözükmekle birlikte öfke ile ilgili durumların daha sık yaşandığını görüyoruz. Çalışan taraf genelde bu olumsuz duygularla başetmek için iş üzerine odaklanarak çalışma alanında daha fazla vakit geçirmeyi tercih ederek iş kimliğine yükleniyor.

“İÇE KAPANMA, ÖFKE NÖBETLERİ”

  • Çocuklar neler yaşıyor?

Boşanma sürecinde ve sonrasında süreçten en çok etkilenen taraf çocuklar oluyor. Çocuğun üzerindeki etki yaşlarına, cinsiyetine ve gelişim özelliklerine bağlı olarak değişiyor. İçe kapanma, seçici konuşmama, öfke nöbetleri, çocuğun oluşan durumdan kendini sorumlu tutması sonucunda kendini suçlayarak depresyona girmesi. Öfke nöbetleri ile başlayan kaygı ve panik atak durumları, uyku ve iştah bozuklukları, ders başarısında düşme, sosyal becerilerde gerileme vb durumları sıralayabiliriz. 

  • Bu süreç en iyi şekilde nasıl yönetilebilir? 

Öncelikle ebeveynler bu süreçte ilişki açısından net olmak durumundalar. İkircikli tutumlar, davranış ve söylem tutarsızlıkları çocukları ciddi bir kaotik durumun içine sokarken duygu durumlarını da altüst edebiliyor. Evlenmek ya da evliliği sürdürmek bir başarı olmadığı gibi boşanmak ta bir başarısızlık değildir. Özellikle çocuklu ailelerde önerimiz; aile ortamının devamı için her bireyin elinden geleni yapması için desteklemek. Süreç içinde ciddi yaşamsal tehdit içerikli davranış ve söylemler olduğunda sağlıklı bir ayrılığın nasıl yapılandırılması gerektiği üzerine danışmanlık süreci hemen başlatılmalı. Şiddet, taciz, ihmal ve istismar durumlarında yasal süreçler başlatılmalı yasalar çerçevesinde gereken yapılmalı. Boşanma konusunda yapılacak konuşmalar, ebeveynlerle birlikte ve bir danışmana başvurularak yapılmalı. Çocuklar ve ebeveynler için hem birlikte hem de ayrı ayrı aile danışmanlık hizmeti yürütülmeli. 

 

ARŞİV