Bostancı’dan doğan korku kitabı!

Edebiyatımızın en bilinen yazarlarından Kerime Nadir’in kaleme aldığı; Bostancı’daki köşkte yazılan Kadıköy menşeli “Dehşet Gecesi” romanı, Cumhuriyet döneminin ilk korku romanlarındandı...

26 Ağustos 2019 - 12:35

Kadıköy Çizgi Sahaf Festivali kapsamında 24 Ağustos Cumartesi akşamı yerli korku edebiyatına dair bir söyleşi vardı. “Bostancı’da doğan korku: Kerime Nadir ve Dehşet Gecesi” başlıklı etkinlikte, ‘Gerisi Hikâye’ adlı korku konuşmaları temalı Podcast Ekibi üyeleri Işın Beril Tetik, Demokan Atasoy, Galip Dursun yer aldı. Konuşmacılar Kerime Nadir özelinde Türkiye’de korku ve fantastik edebiyatını ele aldı. Kadıköy Lisesi’nde kurulan söyleşi alanında gerçekleştirilen etkinlikte ilk sözü alan Galip Dursun, Emine Bulut cinayetini anımsatarak, “Bugün burada konuşacağımız konu bir yanıyla gündemi de yakalıyor. Son birkaç gündür peş peşe gelen haberlerle tüm Türkiye ciddi bir duygu yoğunluğuna girdi. Büyük bir travma, korkunç şeyler oluyor, işlenen suç ve vahşete tanık oluyoruz. Biz korku yazarları olarak Anadolu korku öykülerini yazdığımız günden beri zaten bunları anlatıyoruz. Sadece kadına şiddet ölçeğinde değil, yani Türkiye’de olunması çok zor olan şeyler var mesela sokak hayvanı, küçük çocuk... Sahipsiz ve savunmasız olmaktan kaynaklanıyor. Bu konu tekrar gün yüzüne vurdu, çok acı... Korku yazarları olarak bizim de kaldıramadığımız şeyler bunlar...” yorumunu yaptı.

ANA KARAKTERİ KADIN OLAN BİR KORKU ROMANI”

3 konuşmacının samimi sohbeti şeklinde geçen söyleşiden satırbaşları şöyle:

Işın Beril Tetik: Ona hayran olmak için çok sebep var. Doğuştan bir yazar. Masallarla başlamış, 16 yaşında ilk öykülerini yazmış. Nazik biri ve işine saygısı var. Kendisine hakaret derecesine varan eleştiriler ve vefasızlık yapılsa da asla yazmaktan vazgeçmiyor.

Dehşet Gecesi, Dakula’ya benzeyen bir eser ama ters yüz edilmiş şekilde. Üstelik bu kitaptaki ‘canavar’ bir kadın! Bu kitap içinde yerli ve yabancı büyük eserlerden izler taşıyor. Kerime Nadir o kadar motifleri o kadar iyi yedirmiş ki bu da onun yazarlıktaki başarısı. Soluksuz okunan bir macera, roman içinde roman. Tüm bu belanın içinde de aşkı yazmayı bırakmamış. Temeli obsesif bir aşka dayanıyor.

Demokan Atasoy: Kerime Nadir, Dehşet Gecesi’nin ilk sayfalarında okuru fantastik edebiyat konusunda bilgilendiriyor ki bu onun ‘boş bir yazar’ olmadığının kanıtı. Aslında bu romanda ciddi bir dehşet var ama bununla ilgili zamanında pek yorum yapılmamış çünkü ciddiye alınmamış.

Galip Dursun: Yerli ve yabancı edebiyatta korkuyu genelde erkekler yazıyor. Kadın yazarlara korku alanında o şans verilmiyor. İyi bir kadın yazar korku için eline kalemi aldığında; bugüne dek kadınları karton karakterler olarak ele alan erkek yazarlar, doğru bir kadın karakterle - daha doğrusu doğru bir karakterle- karşılaşıyorlar, kadın erkek ayırmadan söylüyorum. Bizi en çok şaşırtan da bu. Böyle güçlü kadın karakter gördüğümüz zaman ‘femme fatale’ yani ölümcül kadın falan diyor. Oysa sadece kadın.

Dehşet Gecesi, Bostancı lunaparkın 2 sokak üstünde, -yazarın kendi deyimiyle- bir malikânede yazılmış. Ben Bostancı’da büyüdüm, biliyorum orayı. Orada 2 katlı betonarme gibi, güzel bahçeli evler olurdu. Onlardan birinde yazmış.

KERİME NADİR AZRAK KİMDİR?

Nadir Bey’le Zehra Hanım’ın kızı olan Kerime Nadir, 5 Şubat 1917 tarihinde İstanbul’da doğdu. 1935 yılında Saint Joseph Sörler Okulu’nu bitirdi. Romancının Dünyası adlı anı kitabında belirttiğine göre, çocukluğunda yaz aylarını genellikle teyzelerinin Beylerbeyi ve Çamlıca yolundaki köşklerinde geçirirdi. İlk şiir ve öykülerini 1937’de Servet-i Fünun-Uyanış ve Yarımay dergilerinde yayımladı. İlk romanı 1937 yılında yayımlanan Yeşil Işıklar’dı. Bugüne kadar otuza yakın baskı yapan Hıçkırık (1938), yazarı üne kavuşturdu. “Popüler aşk romanı yazarı” olarak bilenen Kerime Nadir, 1937’den 1984 yılına kadar 39 roman, bir öykü ve bir de yazarlık anılarını derlediği anı kitabı yazdı.

Kerime Nadir’in romanları anlaşmalı olduğu İnkılâp Kitabevi tarafından basılmadan önce genellikle gazete ve dergilerde tefrika ediliyordu. Gazetelerin tirajlarını arttıran en önemli etkenlerden biri olarak görülen Kerime Nadir romanlarını yayımlamak için basın dünyasında büyük bir rekabet yaşanmaktaydı. Popülerliği arttıkça Kerime Nadir sipariş üzerine gazete ve dergilere roman yazmaya başladı ve artık “Kerime Nadir” adı “bir markaya” dönüştü. Romanları Akşam, Cumhuriyet, Demokrat İzmir, Hakikat, Halkın Sesi, Hayat, Hürriyet, İstanbul Ekspres, Son Posta, Tan, Tasvir, Tercüman, Vatan, Yedigün, Yeni Gazete, Yeni İstanbul gibi dergi ve gazetelerde tefrika edildi. 1950 yılında Cumhuriyet gazetesinden Kerime Nadir’e yeni bir teklif geldi ve bunun üzerine Posta Güvercini, Cumhuriyet’te ve Fransızcaya çevrilerek République gazetesinde yayımlandı. Kerime Nadir iki kez evlendi fakat evlilikleri uzun ömürlü olmadı. Kansere yakalanan yazar, 20 Mart 1984 tarihinde İstanbul’da öldü.

YAZIDAN BEYAZPERDEYE 

Nadir’in birçok yapıtı sinemaya uyarlanmıştır: Seven Ne Yapmaz? (Yön. Şadan Kâmil, 1947; Yön. Orhan Aksoy, 1970), Hıçkırık (Yön. Atıf Yılmaz, 1953; Yön. Orhan Aksoy, 1965), Son Beste (Yön. Dr. Arşavir Alyanak, 1955), Funda (Yön. Nişan Hançer, 1958; Yön. Mehmet Dinler, 1968), Samanyolu (Yön. Nevzat Pesen, 1959; Yön. Orhan Aksoy, 1967), Sonbahar (Yön. Nişan Hançer, 1959), Boş Yuva (Yön. Memduh Ün, 1961), Şahane Kadın (Aşk Rüyası romanından) (Yön. Nevzat Pesen, 1961), Aşk Bekliyor (Yön. Ümit Utku, 1962), Esir Kuş (Yön. Ümit Utku, 1962), Aşka Tövbe (Yön. Orhan Elmas, 1963; Yön, Türker İnanoğlu, 1968), Posta Güvercini (Yön. Nevzat Pesen, 1965); Günah Bende mi? (Yön. Nevzat Pesen, 1969), Uykusuz Geceler (Yön. Orhan Aksoy, 1969), Güller ve Dikenler (Yön. Nejat Saydam, 1970), Son Hıçkırık (Yön. Ertem Eğilmez, 1971), Sisli Hatıralar (Yön. Nejat Saydam, 1972), Dert Bende (Yön. Orhan Elmas, 1973), Zambaklar Açarken (Yön. Nejat Saydam, 1973).


ARŞİV