Bu kafe, Anti Kafe!

Kadıköy'de birbirinden farklı kafeler açılmaya devam ediyor. Kimisinin konsepti dikkat çekerken kimisinin de müşterisine sunduğu tadlar kendisini vazgeçilmez kılıyor.

24 Temmuz 2015 - 11:00
Bircan Birol
Anti kafe de ne ki?"nin cevabını mekanın kurucusu Cüneyt Karayel "Burası bir kafe değil aslında, bir nevi sosyal kulüp" diye açıklıyor. Kafası karışanlara kısa bir özet: Yeldeğirmeni'ninde yürüyorsunuz. Etrafta birçok kafe var. Yurttaş sokaktan döndüğünüzde  dışarıdan bakıldığında kafeye benzeyen ama içinde başka bir konsept olan bir mekan ile karşılaşıyorsunuz. Adınızı attığınızda sizi biri karşılıyor ve anlatmaya başlıyor: "Burası insanların birarada beraber vakit geçirdiği, beraber üretip beraber tükettiği bir alan. Yiyecek ve içecek paralı değil. Saat üzerinden para ödüyorsunuz."
Kafede ücretlendirme ilk saati 10 lira, 2. saat 7 lira diye gidiyor... İsteyen zamanını hesaplayarak haftalık, isteyen aylık ödeme seçeneklerinden faydalabiliyor. Tezgahın üzerinde birçok lezzet dizili, kahvenin çayın kokusu hiç eksik değil. "Ben başka bir şey istiyorum" diyen de mutfağa giriyor, açıyor buzdolabını kendi yemeğini kendi yapıyor. Ya da alıyor dışardan yemeklik malzemesini, özgürce mutfağı kullanabiliyor. Cüneyt bu durumun ekonomisini de şöyle açıklıyor: "Bakın şimdi bir kafeye gidelim 3 kişi, üçümüz de kahve içtik ne kadar vereceğiz? 30 tl falan vereceğiz ortalama. Ama burada sınırsız. Bir de o kadar özgürsünüz ki. Canınız ne istiyor? 'Canım karpuz istiyor' diyorsunuz gidip karpuz alıp geliyorsunuz, kesiyorsunuz. Siz yerken buraya bıraktığınız için başkası da yiyebiliyor."

ORTAK KULLANIM ALANLARI

Anti kafenin mantığı sadece zaman üzerine kurulu değil. İçinde tuvalden elektro gitara, projeksiyon aletinden tarayıcıya, renkli kağıt ve kalemlerden bilgisayara kadar bir sürü alet edevat var. Ve bunlar süs olsun diye konulmamış. İsteyen, istediği faaliyeti oradaki eşyaları kullanarak veya kendisi bir şeyler getirerek gerçekleştirebiliyor. Kafedekilerin deyimi ile duş almak hariç her şeyin yapılabileceği bir rahatlıkta "ev gibi bir yer" Anti Kafe. Öyle ki bazı freelance çalışanlar da Anti Kafe'yi tercih eder hale gelmiş. Tabii eski alışkanlıklarla  masaya oturup "Bana bir kahve!" diyenler de olmuyor değil diyen Cüneyt "Biz kahve satmıyoruz dediğimizde bozulup gidenler var. O yüzden bizim bu sosyal kulübe bilip gelen insanlara ihtiyacımız var." diye ekliyor. Kafede oluşan kültür sayesinde birbiri için bir şeyler yapan, birbirleri ile yardımlaşan, dayanışan, sosyalleşen bir ortam oluşuyor. Yemek yiyen bulaşığını yıkıyor, gitar çalan herkesle paylaşıyor, yemek yapan ortak kullanıma açıyor.


ATÖLYELERLE DEVAM EDECEK

Fikir Cüneyt'in aklına bir anda gelmiyor elbette. Bir gün Londra'da bu konsepti gören Cüneyt "Bunu yapmalıyım!" diyor ve Serenay, Sema ve Esra adlı üç arkadaşı ile sistemi bir güzel kuruyorlar. Buranın lokasyonunun da çok önemli olduğunu vurguluyor Cüneyt. Cadde üzerinde değil ara sokakta olması, insanların rahat hissetmesi kafenin mantığı için çok önemli. İnsanların çekinmemesi için kapıda karşılayıp  “Hoşgeldiniz, burası sizin eviniz burası mutfağınız.” demeyi de ihmal etmiyor kafenin çalışanları. En önemlisi de birbiri için bir şeyler yapan, birbirleri ile yardımlaşan, dayanışan, sosyalleşen bir ortam oluşuyor kafede. Önümüzdeki dönem Anti Kafe'de zaman oldukça birbirinden farklı atölyeler de yapılıyor olacak. "Ben şöyle bir atölye yapabilirim" diyenlere de Anti Kafe'nin kapısı sonuna kadar açık. 

Karakolhane Caddesi Yurttaş Sokak 4-A Yeldeğirmen. Telefon: 0541 4480965



ARŞİV