Geçtiğimiz Temmuz ayında kaybettiğimiz, Kadıköylü tarihçi-yazar Dr. Müfid Ekdal’ın 55 yıllık hayat arkadaşı Celile Hanım, eşinin yokluğuna alışmaya çalışıyor. Dr. Ekdal’ın yaklaşık 3 bin 500 kitap ve binlerce belgeden oluşan arşivini Kadıköy Belediyesi Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’ne bağışlayacağını belirten Celile Hanım, bu sayede isteyen herkesin bu değerli arşive ulaşabileceğini belirtiyor.
Şule ÖZÇELİK
Fotoğraflar:Gökçe UYGUN
Kadıköy’ün tarihine yazdığı kitaplarla ışık tutan Dr. Müfid Ekdal’ı geçen Temmuz ayında 96 yaşında kaybettik. İlçemizin tarihini renkli ve samimi bir üslupla anlattığı kitapları, başarılı hekimliği ve örnek kişiliğiyle her zaman hatırlanacak olan Müfid Bey’in yokluğunu en çok hisseden kişi ise 55 yıllık hayat arkadaşı Celile Hanım. Dolu dolu yaşanan bir hayatın ardından eşi Müfid Bey’in yokluğuna alışmaya çalışan Celile Hanım’ı geçtiğimiz hafta ziyaret ederek, sohbet ettik.
Müfid Bey’in hatıralarıyla dolu olan Feneryolu’ndaki iki katlı tarihi köşkte yaşamını sürdüren Celile Hanım, eşinin yokluğuna alışmaya çalışıyor. “Kendimi çok eksik ve yalnız hissediyorum. Müfid son derece özel bir insandı, birlikte geçirdiğimiz hiçbir anı unutmuyorum. Böylesine özel bir insanla bir hayat yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum” diyen Celile hanım, bugünlerde Dr. Ekdal’ın yaklaşık 3 bin 500 kitap ve binlerce belgeden oluşan arşivini Kadıköy Belediyesi Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’ne (TESAK) bağışlayacak olmanın heyecanını yaşıyor. Yazdığı kitaplarla Kadıköy’ün tarihine ışık tutan Dr. Ekdal’ın arşivine bu sayede isteyen herkesin ulaşıp yararlanabileceğini söyleyen Celihe hanım, “Kendisi Kadıköy’ün geçmişinin unutulmaması için bir tarihçi titizliğiyle çalıştı, uğraştı, onlarca kitap yazdı. Şimdi arşivi bu yolla herkese ulaşabilecek. Bundan büyük mutluluk duyuyorum” diye konuşuyor.
‘HER ZAMAN YANINDA OLMAMI İSTERDİ’
Yıllar içinde Gazete Kadıköy olarak Dr. Müfid Ekdal’la pek çok söyleşi yaptık, sayfalarımıza konuk ettik, yazılarını yayınladık. Bu haberlerde Müfid Bey’in kitapları, Kadıköy’ün tarihi öne çıktı. Peki Müfid Bey, özel yaşamında nasıl biriydi? Özel zevkleri nelerdi? Hangi tür müzikleri dinlemekten hoşlanırdı? Celile Hanım’a bu soruları da sorduk:
“Son derece kibar ve anlayışlı bir kişiliği vardı. Çok iyi anlaşan bir çifttik. Aynı zamanda iyi bir babaydı, çocuklarına çok düşkündü…. Hep benimle birlikte olmayı isterdi. Dışarıya çıkıp arkadaşlarımla buluşsam bile hangi saatte evde olacağımı bilmek isterdi. Biz birlikte vakit geçirmekten zevk alan bir çifttik. Seyahat etmeyi çok severdik. Birçok ülkeyi ve şehri gezdik. Amerika, İngiltere, İsviçre, Beyrut, Paris’e pek çok kereler gittik. Bu gezilerde o ülkelerde yaşayan akrabalarımızı sık sık ziyaret ettik. Birlikte gitmekten en çok zevk aldığımız şehir Paris’ti. Müzik zevklerimiz ise biraz farklıydı. Müfid, Klasik Türk Müziği dinlemeyi çok severdi, özelilkle ‘Makber’ şarkısını severdi. Gençlerden klarnet ustası Serkan Çağrı’yı da zevkle dinlerdi. Bana hep ‘Bak ne kadar güzel çalıyor’ derdi. Ben ise operayı severim.”
Peki Müfid Bey’in hiç mi olumsuz bir tarafı yoktu? Celile Hanım, bu soruyu da şöyle cevaplıyor: “Son derece prensip sahibi, inandığı ilkelerden ödün vermeyen bir kişiydi. İnandığından dönmezdi. Bunlar aslında olumlu özellikler ama bazen günlük yaşamı zorlaştırabiliyor.”
Dile kolay 55 yıl mutlu ve huzurlu devam eden bir evlilik, çocuklar, torunlar….. Celile Hanım, her anından zevk aldığı evllilik hayatının bu kadar uzun sürmesinin nedenini “karşılıklı fedakârlık” olarak açıklıyor. Celile Hanım, genç çiftlere de “Evlilik, fedakârlık demektir. Gençler, bunu düşünerek evlilik kararı almalı. Yoksa birliktelikler uzun sürmez” tavsiyesinde bulunuyor.
SOKAĞINA ADI VERİLDİ
Celile Hanım, sohbetimiz sırasında Dr. Müfid Ekdal’n adının neredeyse 1 asırlık ömrünü geçirdiği evinin bulunduğu sokağa verilmesinden duyduğu mutluluğu da anlattı.
Kadıköy Belediyesi, 20 Aralık 2013 yılında düzenlenen bir törenle Gazi Muhtar Paşa Çıkmazı olarak adlandırılan çıkmaz sokağa, “Dr. Müfid Ekdal Çıkmazı adını vermişti.
“Bana ‘Gördün mü bak, artık bir sokağımız da var’ demişti” diye o gün yaşadıkları mutluluğu anlatan Celile Hanım, çocukları, torunları, dostları ve tüm sevenlerinin katıldığı töreni hiç unutmayacağını söylüyor.
Dr. Ekdal da o günle ilgili duygularını Gazetemize anlatırken, ‘Ben sokak isimlerinin değiştirilmesine karşıyım. Sokağın önceki adı Gazi Muhtar Paşa Çıkmazıydı. Ama sonradan ‘Kılıçarslan Çıkmazı’ yapıldı. Bu kişinin kim olduğu, sokakla ya da mahalle ile olan ilgisini kimse bilmiyordu, ben de bilmiyordum… Böyle ilgisiz bir ismin yerine benim adımın konulması o yüzden bana uygun geldi’ diye konuşmuştu.
ROMAN GİBİ BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ
Dr. Müfid Bey ile 55 yılllık mutlu bir evlilik yaşayan Celile Hanım’a, Müfid Bey ile nasıl tanıştıklarını da soruyoruz. Celile Hanım da başlıyor anlatmaya... Celile Hanım’ın anlattıklarını dinleyince ne kadar renkli ne kadar tesadüflerle dolu bir hayat yaşadığını görüyoruz. Rahatlıkla çok okunan bir roman ya da izlenen filme konu olabilir Celile Hanım’ın hayatı. Hatta öyle ayrıntılar var ki insana “Böyle şeyler ancak romanlarda olur” dedirtiyor. Oysa bunların hepsi gerçek, bizzat yaşanmış olaylar….
Celile Hanım’ın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri, Dr. Müfid Ekdal’la tanışması, İki çocuklu genç acılı bir dulken tanışmış Müfid Bey’le…. O günleri şöyle anlatıyor Celile Hanım:
“Feneryolu’nda Müfid Beylere komşu sokakta Ali Rıza Paşa Köşkü’nde doğdum. Annem de bu köşkte doğmuş büyümüş, sonra Halep’in eşrafından bir aileye gelin gitmişti. O zamanlar Türk kızları, Suriye’de güzellikleri ve görgüleri ile çok sevilirdi. Annem, beni doğurmak için baba evine geri döndü… Ardından tekrar Halep’e gitmişiz. Babam ileri görüşlü bir adamdı. Beni bugün de eğitimine devam eden Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne yazdırdı. Okul, Birleşmiş Milletler gibiydi. Amerikan, İngiliz, Fransız öğrenciler vardı. Uluslararası Politika bölümünden mezun oldum. Ardından genç yaşta Halep’in önde gelen ailelerinden birine gelin gittim. Eşim benden 35 yaş büyüktü. Bu evlilikten bir kız bir erkek iki çocuğum oldu. Ancak eşimi erken yaşta kaybettim. Suriye’de yas dönemi çok uzundu. Annem de bana ‘Gel bir süreliğine İstanbul’a gidelim, bir değişiklik olur’ dedi bunun üzerine Feneryolu’ndaki köşke geldik. Kısa bir süre sonra çocuklarım hastalanınca annem ‘Yan köşkteki Dr. Müfid Bey’i çağıralım, gelsin çocuklara baksın’ dedi. Kaderin garip bir cilvesi işte o zamana kadar aynı mahallede olmamıza rağmen hiç karşılaşmamıştık. Müfid geldi, çocuklara baktı, kucağına aldı, sevdi, genç yaşta babalarını kaybettikleri için üzüldü. Çok duygusal bir kişiydi. Ardından ben hastalandım, bana da geldi baktı. Sonra bir gün bana ‘Sizi ailece yemeğe çıkarmak istiyorum. Biraz değişiklik olur” dedi. Fenerbahçe Belvü’ye götürdü. Sonra ‘Artık seninle baş başa bir yemeğe çıkabilir miyiz’ diye sordu. Ben de ‘evet’ dedim, anlaştık ve evlenmeye karar verdik. Evliliğimizde bir kız bir erkek iki çocuğumuz oldu. Müfid, çok iyi bir babaydı, ilk eşimden olan iki çocuğuma da iyi bir baba oldu. Çocuklarım da onu çok sevdi.”
‘ÖNEMLİ KONUKLARIMIZ OLDU’
Celile Hanım, Müfid Bey’in aramızdan ayrıldığı geçtiğimiz Temmuz ayına kadar mutlu bir şekilde devam eden evliliklerini anlatırken, dolu dolu bir hayat geçirdiklerini vurguluyor. “Evimizde, geçen yıllarda pek çok konuğumuz oldu, önemli kişileri ağırladık. Tarih de her zaman evimizde konuşulan önemli konulardan oldu. Eski Cumhurbaşkanı ve Başbakan Celal Bayar, 1961-1963 arasında Suriye devlet başkanı olan aynı zamanda akrabam Nazım El Kudsi,
Tarihçi Cemal Kutay, Osmanlı Hanedanı’ndan gazeteci-yazar Kenize Murad, Şef Gürer Aykal, evimize konuk gelenlerden ilk aklıma gelenler. Bunların dışında Osmanlı hanedanından birçok kişi misafirimiz olmuştur. Bu evde onları ağırlamaktan büyük gurur ve mutluluk duyardık.”
'HEP ÇALIŞMAK İSTEDİM’
Celile Hanım’a son olarak hayatında isteyip de yapamadığı bir şey olup olmadığını soruyoruz. Bu soruyu, “Hep çalışmak istedim. Özellikle diplomat olmak istemiştim. Ancak ne yazık ki okul diplomamı değerlendiremedim. Fakat beni mutlu eden bir olay var. Halep’te yaşadığım sürede kızlara eğitim veren özel bir kolej kurdum ve orada bizzat İngilizce ders verdim. Bu beni çok mutlu etmişti. Ancak İstanbul’a yerleşince bu işe devam edemedim” diye cevaplıyor.
‘YAŞAMI KİTAP OLUYOR’
Celile Hanım’ın kısa da olsa bazı bölümlerini anlattığımız yaşam öyküsü, bir gazete haberine sığamayacak kadar renkli ve uzun… Her yazarın kaleme almaktan zevk duyacağı hüzün ve mutluluk dolu bu yaşam öyküsünü kitaplaştırmak ise gazeteci-yazar Neşe Doster’e kısmet oldu. Ekdal ailesinin aynı zamanda dostu olan Doster, kitabın tamamlamak üzere olduğunu belirtiyor. Dünya Kadınlar Günü olan 8 Mart’ta kitabın yayınlanacağını anlatan Doster, kitabı hazırlamak için Celile Hanım’ın hayatında önemli bir yer tutan Beyrut’a iki kez gittiğini, araştırma yaptığını söylüyor. Doster, “Kitabı yazarken Celile Hanım’la birlikte çalıştık. İlgiyle okunacak bir kitap oldu” diye konuşuyor.