Cengiz Bozkurt ilk kitabıyla Kadıköy’deydi

Oyuncu Cengiz Bozkurt, ilk kitabı “Ben Gülüyor Muyum?” un imza gününde okurlarıyla buluştu

13 Kasım 2025 - 17:17

Oyuncu Cengiz Bozkurt'un ilk kitabı “Ben Gülüyor Muyum?” Şubat 2025’te yayımlandı. Bozkurt, 8 Kasım Cumartesi günü Duende Kalamış’ta gerçekleşen imza gününde okurlarıyla buluştu. İmzanın ardından küratör Emine Özkarslıoğlu moderatörlüğünde söyleşi gerçekleştirildi.

YAZILARI KİTABA DÖNÜŞTÜ

“Ben Gülüyor Muyum?” adlı kitabı hakkında konuşan Bozkurt, “Kitap yazmaya ben karar vermedim aslında; Bavul dergisindeki gençler ‘Abi gerçek Cengiz Bozkurt’u kimse tanımıyor, ne düşündüğünü merak ediyoruz, bir şeyler yaz’ diye ısrar edince dergide yazmaya başladım. Öncesinde ‘Yazar değilim’ diyerek reddettim ama yine de aralıklı da olsa sekiz yıl boyunca, aklıma takılan ne varsa yazdım. Sonra İnkılâp Kitabevi arayıp ‘Bu yazıları kitaplaştıralım’ deyince ortaya bu kitap çıktı.” dedi.

“BİRÇOK DENEYİM BARINDIRIYOR”

Bozkurt, “Kitap çocukluk anılarımdan Sakarya Karasu’da siyasi çatışmaların içinde kaybettiğim arkadaşım Kadir’e yazdığım duygusal veda yazısına, aile hikâyelerimize, toplumsal yaralarımıza, kimlik meselelerine ve yurt dışında yaşarken hissettiğim aidiyet sorgulamalarına kadar birçok kişisel deneyimi barındırıyor.” diyerek şöyle devam etti: “İçinde hem mizahla yoğrulmuş aile anıları, hem bu toprakların kültürel kırılmalarına dair gözlemler, hem de sektöre ve mesleğe yönelik eleştiriler var. Kolonyalı mendil toplamaktan ‘Türk’e benzemek’ üzerine düşündüğüm yazılara, oyunculuk dünyasındaki iki yüzlülükleri anlattığım metinlere kadar her biri kendi döneminde beni etkileyen ne varsa samimi bir dille aktardım.”

“SOL-SOSYALİST ÇİZGİDEN GELİYORUM”

Bozkurt, “Ben 14–15 yaşımdan beri sol-sosyalist çizginin içindeyim. Bu toprakların değerleriyle barışık, eşitlikçi, özgürlükçü, adaletli bir düzeni savunan hareketten geliyorum. Yurt dışında yaşadığım yıllarda aidiyet duygum daha da güçlendi; batılılaşma adına kendine benzemekten utanan bir topluma dönüşmemizi sorguladım. Tüm bunlar yazılarıma da doğal biçimde yansıdı. ‘Türk’e benzemek’ üzerine yazdığım metinde olduğu gibi, toplumsal aşağılık kompleksimizi, kültürel kopuşlarımızı, kendi tarihimizle barışamayışımızı sorguladım. Kitapta yer alan makalelerin çoğu da bu iç hesaplaşmayı, bu topraklara dair aidiyetimi ve siyasi tecrübelerimin süzgecinden geçen gözlemlerimi taşıyor.” ifadelerini kullandı.

“OYUNCULUK HALA BENİ AYAKTA TUTAN ŞEY”

Oyunculuk kariyeri üzerine de konuşan Bozkurt, “Oyunculuk kariyerimde hep ‘küçük insanların büyük hayallerini’ oynamayı sevdim çünkü karakterin zaafını öne çıkarmak onu sahici kılıyor.” dedi ve şöyle devam etti: “Türkiye’de tiyatro, sinema ve dizi sektöründe en belirgin farkın metinden çok yönetmenin ön plana çıkması olduğunu düşünüyorum. Bizde tiyatro çoğu zaman yönetmen tiyatrosuna dönüşüyor ve iyi metinler bile bu gösteriş uğruna gölgelenebiliyor. Sokakta akan hayatı sahneye taşıyacak yeterli sayıda oyun yazarı çıkmaması da en büyük eksikliklerden biri. Bu yüzden şehir şehir gezip oyun yazarlığı atölyeleri yaptık. Sinema bu konuda daha başarılı; toplumsal gerçekliği perdeye aktarabildiği için uluslararası başarı elde edebiliyor. Dizi sektörü ise oyuncuyu yoran, kimi zaman mesleğe küstürecek kadar ağır çalışan bir yapı hâline geldi. Buna rağmen oyunculuk hâlâ beni ayakta tutan şey, ama sektörün sorunları çok büyük ve kronik.”


ARŞİV