Popüler bir tarihi mahallenin karakterini, kurak bir açık hava müzesine dönüştürmeden korumak kolay bir iş değil. Pazarın agresifçe büyümesine izin verdiğinizde, herhangi bir turistik bölge, eski cazibesinin kırılganlığıyla hızla basit bir hediyelik eşya dükkânı haline gelebilir. Böylesi durumlarda, mahalle cansız bir sahne seti olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Ancak bu sorunla baş edebilmek kolay değil. Bu iki uç arasında; yani şehrin cansız bir sahne seti olması veya turistik bir hediyelik eşya dükkânı haline gelmesi arasında hassas bir denge var.
Katalancada “eski şehir” anlamına gelen Ciutat Vella adıyla anılan ve kentin kalbinde yer alan yoğun nüfuslu bu bölge de son yıllarda turizm sektörünün yoğun baskısı altında çöküntü alanı haline geliyor. Bu soruna çözüm üretmek için, şehir bu ay 5 bin 700 binayı kapsayan bir alanda Ciutat Vella’nın yerel halkı ve misafirlerinin daha fazla uyum içerisinde bir arada yaşayabilmeleri için çözüm üretmeyi deneyecek. Yürütülmek istenen bu sürecin temel bazı hedefleri var:
GÜRÜLTÜYÜ AZALTMAK
1990’lı yılların sonuna kadar bu eski şehrin karanlık ve dar sokaklarının yarattığı hapsedilme hissi, burayı çoğu kişi tarafından yaşanmak istenmeyen bir yer olarak düşündürüyordu. Bölgenin görkemli bir şekilde inşa edilmiş olmasına karşın, birçok binada duvarlar çok ince ve odalar küçücük. Gece hayatının yarattığı gürültüye karşı amaçlanan şey ise buralarda düşük gürültülü bölgeler oluşturmak. Bu politika şehrin başka bir yerinde hâlihazırda başarı elde etmiş ama eski kent merkezinde sadece küçük bir şeridi kapsıyor. Bu bölgelerde tüm bar ve kulüplerin ses sistemlerinin, ses emisyonlarını makul seviyede tutan gürültü sınırlayıcılarla donatılması ve gece ilerledikçe ses desibel sınırlarının daha da düşürülerek sınırlandırılması düşünülüyor. Bu politikayı Ciutat Vella’nın farklı bölgelerine doğru genişletmek yerel halkın uyku sorununun çözümünü kolaylaştırabilir, ancak bunun başka maliyetleri de olabilir. Pek çok insan haklı olarak müzik sistemlerinin patlayan bas sesleriyle yaşamak istemiyor ama bir şehir merkezi uzak bir banliyö kadar sessiz de olamaz.
Şimdiye kadar Barselona bu konuda iyi bir denge oluşturmuşa benziyor. Öyle ki eş zamanlı olarak hem gerilimli alanlarda gürültüyü azaltmaya hem de canlı müzik alanlarına duyulan ihtiyaç için özel bir lisans vermeye çalışıyor.
BOŞ BİNALARI DOLDURMAK
Ciutat Vella’nın ziyaretçi popülaritesi, bütün mekânların para basar durumda olduğu anlamına gelmiyor. Aslına bakılırsa semtin bazı kısımları kesinlikle tükenmiş durumda. Öyle ki kimi bölgelerdeki çökmüş binalar ve boş araziler karşısında şaşkına dönebilirsiniz.
Bu bakımsızlık her zaman bir rastlantı değildir. Satıcılar hâlihazırda boş binalar için oturulanlara kıyasla daha yüksek fiyatlar talep edebiliyor. Çünkü bu şekilde, lüks konut ya da tekil dönüşümler yapmak isteyen yatırımcılar için daha temiz bir seçenek sunmuş oluyorlar. Böylece ev sahipleri mülklerini boş bırakmak için kiracılarını evden ayrılmaya cesaretlendirecek şekilde davranabiliyor. Diğer taraftan, borç verenler şimdiye kadar, kredilerin ödenmediği durumlarda mülklere el koydular ama sonrasında kiracıları da çıkardılar. Yakın tarihli bir sayıma göre, şu anda Ciutat Vella’da alacaklılara ait ve sakinleri olmayan 268 adet ev bulunuyor.
Yıkılmış binaların iki yıldan fazla süreyle kötüye kullanıldığı anlaşılan ihmalkâr durumlar için İspanya’nın çeşitli yasaları olsa da yasa nadiren harekete geçiriliyor. Üstelik sadece özel kişilere ait mülkler hakkında değil, aynı zamanda kamuya ait binalarda bile bu süreç yürütülebiliyor.
Bugünlerde ise, yeniden kullanılabilir hale getirilen bazı binaları ucuz konut olarak kullanma tartışmaları yapılıyor.
GÖRSEL KİRLİLİĞE KARŞI MÜCADELE
Ziyaretçi ilgisi nedeniyle Ciutat Vella’nın bazı bölgeleri şu an cafcaflı görünüyor. Turist tişörtleri, Meksika şapkaları, düşük kaliteli Flamenko kostümleri tentelerden sarkıyor. Parlak ışıklı mağaza tabelaları çığlık atıyor ve yayalar yollarının üzerinde adeta birer barajla karşılaşıyorlar. Bu görsel yığın dar sokakları klostrofobik hissettiriyor, ancak Ciutat Vella bölge meclis üyesi Gala Pin, bu görsel dağınıklığı süpüreceklerini taahhüt ediyor. La Vanguardia gazetesine verdiği demeçte Pin, hedeflerinin sokaklardaki bu ticari reklamcılığın sona ermesi olduğunu ve bu duruma müdahale etmemeleri halinde Ciutat Vella’nın Las Vegas’a benzeyeceğini ifade ediyor.
Ciutat Vella’yı ikiye ayıran güzel ve çok kullanılan ana cadde La Rambla ise Barselona Belediyesi Kent Peyzajı Enstitüsü tarafından yapılan bir değerlendirmeyle elden geçirildi. Enstitü geçtiğimiz iki yıl boyunca cadde üzerinde denetimlerde bulunarak mülk sahipleri ve esnaflardan 113 değişiklik talebinde bulunarak, yürüme güzergahı üzerindeki hediyelik eşya stantlarını kaldırmalarını ve cafcaflı tabelaların yerlerini değiştirmelerini istedi. Sonuç olarak, şimdi La Rambla canlılığından pek bir şey kaybetmeden daha sakin ve ferah bir görünüme sahip.
Bu süreçlerin tümü olumlu görünüyor. Barselona mevcut sosyal dokusunu kaybetmeden yaşanabilir ve sıradan mahallelerini korumak istiyor gibi görünüyor. Bu yapılmak istenenlere karşı oluşan baskı düşünüldüğünde bu işin hayli zor olduğu ortada. Ancak süreç başarılı olursa Avrupa’nın geri kalanının da takip edebileceği bir rehber oluşturmuş olacaklar.