İşçi işyerinde, müşteri mağazada korona kaptığını iddia ediyor. İddiasını ispatlamak zorunda mı? İşverene/mağazaya dava açabilir mi? Dava nasıl görülür? Bu durumların emsali var mı?
‘Covid hukuku’na dair merak edilenleri, İstanbul Barosu’na bağlı olarak serbest avukatlık yapan, aynı zamanda Çolak & Kapıcıoğlu Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’nin kurucu ortağı olan Av. Uğur Kapıcıoğlu’na sorduk.
Bir COVID-19 hastası, bile bile başka birine virüs bulaştırırsa bu konu yargıya intikal eder mi?
Yargıya intikal iki şekilde; şikayet veya ihbar vasıtasıyla mümkün olabilir. Bir Covid-19 hastasının, hastalığını ‘bile bile’ başka birine bulaştırması halinde, Türk Ceza Kanunu uyarınca “kasten yaralama” veya “kasten öldürme” suçlarından dolayı sorumluluğu doğabilir. Kasten öldürme suç tipi olarak şikayete bağlı olmadığından, ilgili makamlara ihbar edilebilir. Kasten yaralama suçu ise şikayete tabi. Netice olarak sorunuzun cevabı evet, ancak birisinin ihbarı/şikayeti ile yargıya intikal edebileceğini söylemekte fayda var.
“İDDİA EDEN, İDDİASINI İSPAT ETMELİ”
Covid bulaştırılan kişi, dava açabilir mi?
Elbette, kendisine Covid bulaştırıldığı iddiasında olan herkes bu iddiasıyla başsavcılıklara müracaat edebilir. Eğer maddi/manevi bir zarara uğradığını düşüncesindeyse, hukuk mahkemelerinde maddi/manevi tazminat davası da açabilir. Teorik olarak mümkün.
Ancak, virüsün kendisine, şikayet etmiş olduğu kişi tarafından mı yoksa başka bir yoldan mı bulaşıp bulaşmadığı hususunun ispatında problem yaşanabilir. Neticede tahmine dayalı olarak yapılacak değerlendirmeler şüpheyi ortadan kaldırmayacaktır. Ortada şüphe varsa, şikayetçi olduğunuz şahsın cezalandırılması da mümkün değildir. İddia eden, iddiasını ispat etmekle mükelleftir.
MEFTANIN YAKINLARI DA ŞİKAYET EDEBİLİR
Covid bulaştırılan kişi vefat ederse, yakınları dava açabilir mi?
Vefat eden kişinin yakınları, vefat eden şahsın biri/birileri tarafından Covid virüsünün bulaştırılması neticesinde öldürüldüğü kanaatindelerse, bu durumu ilgili makamlara ihbar edebilirler. Yürütülen soruşturma akabinde bulaştıran kişi/kişilere bir kamu davası açılırsa da bu davada taraf sıfatı kazanabilir, davayı takip edebilirler.
Eğer dava açılırsa, mahkeme virüsün ‘kasten bulaştırılıp bulaştırılmadığını’ nasıl tespit eder?
Öncelikle kavramları açıklamakta fayda var. Kast en kısa tanımıyla; failin yaptığı hareketin mahiyetini, neticesini bilmesi ve bu neticenin meydana gelmesini istemesidir. Fail gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranıyor, neticenin gerçekleşmesini istemiyor veya neticeyi öngöremiyorsa burada da taksirin varlığından söz edebiliriz. Bu ayrım suçun manevi unsurunu oluşturur. Kendisine dosya intikal eden yargı makamı, suçun kasten mi yoksa taksirle mi işlendiği hususunu, dosyanın muhteviyatında bulunan bilgilere göre; olayın evleviyatı, gerçekleşme biçimi, mağdur ile suç işlediği iddiasında bulunulan kişi arasındaki ilişki, dialog vb. hususlara bakarak, bu hususları incelerken de devletin ilgili kurumlarından (Örn: Adli Tıp Kurumu ) yardım alarak tespit edebilir. Covid-19 özelindeki iddiaların ispatının zor olabileceğinin altını da çizelim.
HÜKÜMETE DAVA AÇANLAR
Bu konuda Türkiye’de dünyada emsal davalar var mı? Varsa nasıl sonuçlandı bunlar?
Ülkemizde bu konuyla ilgili herhangi bir dava medyaya yansımadı hiç. Yargıtay’ın da bu konuyla alakalı henüz bir kararı yok.
Fakat kişiler arasında olmasa da Çin Hükümetine, Covid-19’a ilişkin gerekli tedbirleri zamanında almadığı, Dünya Sağlık Örgütü’nü bilgilendirmediği iddialarıyla birçok tazminat davasının açıldığını biliyoruz. Bunun dışında İtalya’da yaşayan yaklaşık 500 Covid mağduru da İtalyan yetkililerin ihmalkarlık yaptığı gerekçesiyle hükümete tazminat davaları açtığı bilgisi küresel basın kaynaklarına yansımış durumda.
Ayrıca bir çalışan işyerinde covid kaparsa ve/veya bir müşteri örneğin bir mağazada Covid kaparsa, öncelikle bunu nasıl anlayabilir/ispatlayabilir?
Covid-19 virüsüne yakalanan çalışan veya müşteri, hastalığı bahse konu işyerinden kapmış olduğu iddiasındaysa; işyerinde gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığına veya işyeri çalışanlarının ya da sair bir sebeple o işyerine girip çıkan kişilerin korona virüslü olup olmadığına göre iddiasını destekler emareler bulabilir. Şayet gerekli tedbirler alınmadığına ve/veya işyeri dahilinde koronavirüslü bir çalışan olmasına rağmen alınması gereken aksiyonların alınmadığına dair bir tanık da bulunuyorsa, iddianın kuvvetlenmesi mümkün. Ancak sübuta ermesi (ispatı) zor olabilir.
“COVID OLAN ÇALIŞAN İŞYERİNE DAVA AÇABİLİR”
Ve bu kişi de işyerine/mağazaya dava açabilir mi?
Korona virüsüne yakalanan çalışan/müşteri işyerine dava açabilir. Sağlık Bakanlığınca yayınlanan genelge ile korona virüs sebebiyle malul olan veya hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının meslek hastalığı hükümlerinden yararlanabileceği belirtilmiştir. Ancak bu karar “korona virüsü meslek hastalığı sayıldı” gibi yanlış bir algıya yol açtı.
Dikkat edilmelidir ki genelge yalnızca sağlık çalışanlarını kapsıyor. Ancak işverenin koronavirüse ilişkin gerekli tedbirleri almaması halinde çalışanda virüse dayalı olarak bir malullük durumu vuku bulursa ve bu durumda işverenin ağır kusurlu olduğu ispat edilebilirse, İş Mahkemesinde meslek hastalığına dayalı olarak tazminat davası açmak mümkün olabilir. Aynı şekilde işverenin gerekli önlemleri almadığı, ağır kusurlu olduğu hallerde müşteri de işverenden şikayetçi olabilir, tazminat davası açabilir ve bu durumu Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar edebilir.
Bu bağlamda; ‘covid hukuku’ diye yeni bir kavramdan bahsetmek mümkün mü?
Hukukun en temel işlevi düzeni sağlamak. Dolayısıyla toplumda gelişen defacto –fiili- durumlara hukuk normları da adapte olur. Günümüz itibariyle ülkemizde Covid-19 ile alakalı külli düzenlemeler henüz ele alınmamış olsa da, devam eden pandemi sürecine paralel olarak covid hukuku kavramından bahsetmek mümkün olacak gibi görünüyor. Elbette ki temennimiz, yeni yılla birlikte bu sürecin ülkemizde ve tüm dünyada geride kalmasıdır şüphesiz…