Dijital mirasımız ne olacak?

Dijital malvarlığınızı dilediğiniz kişiye miras bırakabileceğinizi biliyor musunuz?

04 Şubat 2021 - 11:01

Geçtiğimiz günlerde yaşanan Whatsapp gizliliği tartışmaları, beraberinde ‘ölen vatandaşların dijital mirasları ne olacak?’sorusunu da gündeme taşıdı. Zira sosyal medyanın hem kişisel hem ticari kullanımı hukuk literatürüne ‘dijital miras’ kavramını getirdi.

Biz de konuyu, özellikle bilişim teknolojileri hukuku, e-ticaret, kişisel verilerin korunması, marka ve telif hakları alanlarında şirketlere danışmanlık veren bir hukuk bürosunda 5 yıla yakın süredir aktif avukatlık yapan, aynı zamanda İstanbul Barosu Bilişim Hukuku Komisyonu üyesi olan Arda Altınok’a sorduk.

  • Dijital malvarlığı ne demek?

Dijital malvarlığının hukuk sistemimizde tam olarak bir karşılığı yok. Sistemimizde haklar malvarlığı ve şahıs varlığı hakları olarak ikiye ayrılır. Dijital malvarlığı kimi durumlarda gayri maddi malvarlığı unsuru olarak değerlendirilebilecekken kimi durumlarda da bir alacak hakkı yani malvarlığı hakkı olarak değerlendirilebilir. Örneğin kişinin çektiği videolar, fotoğraflar, internet alan adları, markalar, ses kayıtları gayri maddi malvarlığı unsuru olarak karşımıza çıkmaktayken Spotify hesabı ise bir kullanım hakkı vermesi sebebiyle bir alacak hakkı yani malvarlığı hakkı unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Özetle; dijital malvarlığı, kişinin videolar, fotoğraflar, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları, bilgisayarında bulunan her türlü belgeler, e-postalar gibi maddi ortamda var olmayan, elle tutulamayan malvarlığı unsurları olarak tanımlanabilir. 

  • Dijital miras denilince ne anlamamız gerekiyor?

Miras bırakanın sosyal medya hesaplarında bulunan fotoğraflar, videolar, e-ticaret sitelerindeki üyelik hesapları, e-postaları ve eklerinde bulunan belgeler, bilgisayarındaki dokümanlar, yazılımlar, mobil uygulamalar, internet alan adları, web sitelerdeki üyelik hesapları gibi dijital ortamda var olan ve tereke kapsamına alınabilecek malvarlığı haklarına dijital miras diyebiliriz. Tabii burada aslında hukuk sistemimizde yeni olan “dijital miras” ve “dijital malvarlığı” kavramlarını doğru nitelendirip, kapsamını tespit etmek gerek. Alacak hakları mirasçılara geçebilir, ancak örneğin Gmail hesabı her ne kadar bir dijital malvarlığı olsa da (hesap sahibinin kullanıma yönelik alacak hakkı vardır) bunun dijital miras olarak değerlendirilmesi için Gmail kullanıcı sözleşmesine bakmak gerekir. Zira Gmail kullanıcı sözleşmesine göre bu hesaplar devredilemez ve mirasçılara intikal edemez. Dolayısıyla bir Gmail hesap sahibinin Gmail’e karşı ileri sürebileceği alacak hakkı, ölümüne kadar geçerlidir diyebiliriz. Buna karşın ölen kişiye verilen bir senet, kişi ölse dahi son bulmaz ve mirasçılara intikal eder. Gmail örneğinde kullanıcı, Gmail ile bir sözleşme yapmış ve alacak hakkının ölümüne kadar geçerli olduğunu kabul etmiştir. (Tabii bu sözleşmelerin hukuken genel işlem koşulu sebebiyle geçerliliği de tartışmalı.) Dolayısıyla Gmail hesaplarının “alacak hakkı” olarak nitelendirilip dijital mirasa konu olması düşünülemez. Ama her halükârda bu hesap içerisindeki çeşitli faturaların, belgelerin, sözleşmelerin, vb. malvarlığı değeri taşıyan bilgi ve belgelerin malvarlığı hakkı olarak terekeye dahil edilmesi gerekir.

Sosyal medya hesabındaki kullanım biçimi kişinin manevi şahsını yansıtan, sübjektif bir kullanım olacağı için bu kullanım hakkı da şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olmalıdır. Buna karşın bu kullanımın sonucundaki semereler yani reklam gelirleri, üretilen yazılar, tweetler, paylaşılan fotoğraflar ise malvarlığı değeri olduğu ölçüde terekeye dahil edilmelidir. iCloud, Google Drive, Dropbox ya da Spotify, Netflix, Blutv gibi ücreti ödenerek kullanım hakkı alınan ve esasında kullanıcının manevi şahsını yansıtacak içerik paylaşımı pek de mümkün olmayan bu gibi hesapların, ödenen ücretin kapsadığı süre boyunca (yıllık peşin ödenmişse yıl sonuna kadar, aylık ödemelerde ise ay sonuna/ yeni fatura dönemine kadar) malvarlığı unsuru olarak görülmesi ve mirasçılara bu kullanım haklarının geçmesi gerekmektedir. 

Özetle: sosyal medya hesaplarının değil sosyal medya hesaplarında paylaşılan ve malvarlığı değeri taşıyabilen fotoğraf, video vb. medya unsurlarının, e-posta yazışmalarında bulunan ve malvarlığı değeri taşıyan belge, sözleşme, fatura gibi dokümanların dijital miras kapsamında değerlendirilmesidir. 

“DİJİTAL MİRAS, MİRASÇILARLA PAYLAŞILMALI”

  • Peki halihazırda Türkiye’de kişiler öldükten sonra dijital miraslarına ne oluyor? 

Hukuk sistemimizde bir kişi öldüğünde, kişinin mirası doğrudan doğruya mirasçılarına geçiyor. Bunun için ölen kişinin malvarlıkları, alacak hakları, fikri mülkiyet hakları gibi haklar terekeye dahil edilir ve akabinde mirasçılar arasında paylaşımı yapılır. İşte bu süreçte ölen kişinin dijital malvarlığının da tespiti yapılarak terekeye katılmalı ve mirasçılar arasındaki paylaşıma konu edilmeli. 

  • Vasiyetle, dijital varlıklarımızı –kan bağımız olmayan birine- misal en yakın arkadaşımıza bırakabilir miyiz?

Evet. Kişi, Türk Medeni Kanunu’na uygun bir miras sözleşmesi veya bir vasiyetnameyle dijital malvarlığını yasal mirasçıları dışındaki kişilere bırakabilir. Ancak yasal mirasçıların kanundan doğan saklı pay olarak adlandırılan ve ortadan kaldırılamayan/ zedelenemeyen asgari miras payları vardır. Eğer bıraktığınız dijital malvarlığının parasal değeri bu saklı pay sahiplerinin saklı paylarına tecavüz ediyorsa, bu kişiler sizden bu oranda alacaklı olacaklardır. 

  • Ya da tam tersi; vasiyetle tüm dijital mirasımın benden sonra yok edilmesi/erişime kapanmasını sağlayabilir miyim? 

Bu konuda çeşitli sosyal medya platformlarının politikaları var. Örneğin Facebook’ta siz öldükten sonra hesabınızın akıbetini belirleyebiliyorsunuz. Tabii hukuk sistemimiz açısından baktığımızda Facebook’ta paylaştığınız size ait ve telif hakkına konu olabilecek malvarlığı değeri taşıyan fotoğraflar, videolar veya mesajlaşma panelinden gönderdiğiniz dokümanlar terekeye dahil edilebilir yani malvarlığı unsuru taşıyabilir. Böyle olunca, terekenin tespiti davasında Facebook hesap içeriğinin incelenmesi talep edilebilecektir. Facebook’ta hangi opsiyonu seçerseniz seçin, terekenin tespiti davasında bu seçeneğiniz pek de önemli olmayacaktır. Zira hiçbir kullanıcı sözleşmesi veya tercihi, kanundan üstün değildir. 

UNUTULMA HAKKI

  • Sanırım bu noktada ‘unutulma hakkı’ devreye giriyor, değil mi?

Kısmen. Öncelikle her ne kadar sosyal medya hesaplarının dijital miras olarak mirasçılara intikal etmeyeceğini zira ölümle bu hesapların kullanımı yönündeki alacak hakkının da sona ereceğini düşünsem de sosyal medya hesaplarının mirasçılara intikal edilmesi ihtimalinde, miras bırakanın üçüncü kişilerle yapmış olduğu özel mesajlaşmaların haberleşmenin ve özel hayatın gizliliği hakkı ile kişisel verilerin korunması hakkı kapsamında dikkatlice değerlendirilmesi gerekir. 

Unutulma hakkı dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkıdır. Bu hak hayattaki bir bireyin kullanabileceği bir hak olduğu için ölümden sonra mirasçıların miras bırakan adına unutulma hakkını kullanması da mümkün değildir. 

Ama sosyal medya hesaplarının dijital mirasa konu olması kişisel verilerin korunması ile özel hayatın ve haberleşmenin gizliliği hakları açısından son derece risklidir. Her şeyden önce eğer sosyal medya hesaplarının veya e-posta hesaplarının terekeye konu edilip mirasçılara intikal etmesi halinde, bu platformlarda miras bırakan ile üçüncü kişiler arasında yapılan yazışmalar, özel görüşmeler, paylaşılan kişisel veriler de üçüncü kişilerin rızası olmaksızın doğrudan doğruya mirasçılar tarafından erişilebilir olacaktır. Dolayısıyla bir yanda Anayasal miras hakkı diğer yandaysa Anayasal kişisel verilerin korunması hakkı, özel hayata saygı gösterilmesi hakkı ve haberleşmenin gizliliği hakkı yer alıyor. Burada aslında hangi hakka üstünlük tanınacağı, hangi hakkın hangi meşru menfaatle ve hangi ölçüde sınırlandırılacağı önemli. Tarafların menfaat dengelerine bakıldığında, mirasın sadece “malvarlığı” değeri taşıyan unsurlarla ilgili olduğu, dolayısıyla sosyal medya/ e-posta hesabı içerisinde malvarlığı unsuru taşıyan telif hakkına konu fotoğraf, video, sözleşme, belge vb. unsurların zaten terekenin tespiti davalarında bilirkişi marifetiyle incelenerek terekeye dahil edilmesi gerektiğini; ancak külli olarak sosyal medya/ e-posta hesabının mirasçıya intikal edilmesi halinde mirasçıların herhangi bir maddi menfaati olmayacağını buna karşın sayısı çokça olabilecek üçüncü kişilerin özel hayatın ve haberleşmenin gizliliği ile kişisel verilerin korunması haklarının çok daha korunmaya değer, üstün menfaatte olduğunu söyleyebilirim. 

  • Geçen ay Almanya’da yaşanan bir olay konuyu gündeme getirdi. Kızını kazada kaybeden bir anne ölümünü araştırmak için ona ait Facebook hesabına mirasçısı olarak erişim talep ediyor, mahkeme de durumun dijital miras konusu olarak değerlendirilebileceği yönünde karar veriyor. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Şimdiye dek anlattığım görüşlerime paralel bir karar. Ölümle birlikte ölenin malvarlığı hakları yani taşınmazlar ve taşınır malları üzerindeki mülkiyet hakkı, alacak hakları doğrudan doğruya mirasçılarına geçer. Facebook örneğinde de ölen kişinin Facebook’la yaptığı bir kullanıcı sözleşmesi vardır ve kullanıcı sözleşmesine göre kullanıcının Facebook’a karşı “hesaba erişim ve hesabı kullanma” hakkı mevcuttur. Eğer bu hak, sözleşmeye göre ölümle son bulmuyorsa, ölümle birlikte bu alacak hakkı mirasçılara intikal edecektir. Ancak burada hukuki problem şudur: sosyal medya hesabı kullanım hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak mıdır? Eğer cevabımız evet ise, bu kez sosyal medya hesabı kullanım sözleşmesine göre miras yoluyla intikal mümkün olsa dahi sosyal medya hesabı terekeye dahil edilmemelidir. Zira şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar miras yoluyla intikal edemez, ölümle son bulur. Benim fikrimce sosyal medya hesabındaki kullanım biçimi kişinin manevi şahsını yansıtan, sübjektif bir kullanım olacağı için bu kullanım hakkı da şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olmalıdır. Buna karşın bu kullanımın sonucundaki semereler yani reklam gelirleri, üretilen yazılar, tweetler, paylaşılan fotoğraflar ise malvarlığı değeri olduğu ölçüde terekeye dahil edilmelidir. Nasıl ki bir müzisyenin şarkıları üzerinde sahip olduğu mali haklar mirasçılara geçiyor ve fakat manevi haklar mirasçılara geçmiyorsa; sosyal medya hesaplarının kullanımı hakkının da şahsa sıkı sıkıya bağlılık prensibi gereği (nitekim kullanıcı sözleşmelerinde de hesabın ancak kullanıcı tarafından kullanılabileceği genellikle yazılıdır) mirasçılara intikal etmeyeceği, bununla birlikte sosyal medya hesabı kullanılarak üretilen gayri maddi malvarlıklarının yani telif hakkına konu içeriklerin mirasçılara intikal edebileceği söylenmelidir. Ayrıca Federal Mahkeme’nin ölen kişinin mesajlaştığı üçüncü kişilerin özel hayatın gizliliği, haberleşmenin gizliliği ve kişisel verilerin korunması haklarına yapılan bu müdahalenin meşruluğu ya da demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı yönünde de yeterli menfaat dengesini gözetmediğini düşünüyorum.

  • Söz konusu olayın bir benzeri ise geçtiğimiz günlerde Türkiye’de yaşandı. Eşini trafik kazasında kaybeden bir kadın da eşinin iCloud hesabına erişmek istedi.  Mahkeme ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ diyerek reddetti. Karar İstinaf Mahkemesi’ne taşındı ve mahkeme “Dijital mal varlığı inkar edilemez bir gerçeklik. ….  dijital mal varlığı ve dijital miras ile ilgili yasal bir düzenleme bulunmamakta” minvalinde bi karar verdi. Bu konuda yeni yasal düzenlemeye ihtiyaç var gibi, ne dersiniz?

Bu konuda Türk hukukunda eksik olan yeterli içtihadın bulunmamasıdır. Son yıllarda bu konuda doktrinde birçok makale yazılmaya, görüş paylaşılmaya başlandı. Kanımca doktrinde bu konu tartışılsa bile mahkemelere yani hukuk pratiğine yansımadığı sürece arafta kalmaya devam edecektir. Bu sebeple bu kararı hukuk camiası için çok faydalı buluyorum. 


ARŞİV