Müge Gazhane’de, 15 Kasım Cuma günü “Çok Düşünüyoruz” söyleşi serisi kapsamında “Siber Zorbalık: Günümüz Çocuk ve Gençlerinin Görülmeyen Normali” başlıklı bir etkinlik düzenlendi. Klinik Psikolog Deniz Bozunoğulları’nın konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, teknolojinin çocuklar üzerindeki etkileri ve ailelerin bu konuda yapabilecekleri ele alındı.
ZORBALIĞIN KÖKENİ
Zorbalığı, bir kişinin başka bir kişiye fiziksel, psikolojik veya cinsel açıdan istismar edici davranışlarda bulunması ya da onu yok sayması olarak tanımlayan Bozunoğulları, zorbalığın kökenine dair şunları söyledi: “Kişiyi zorbalık davranışına itenler birçok farklı sebeple olabiliyor. Bunlardan bir tanesi kişi zorbalığa uğradığı için zorba olabiliyor. Bu kişi belki özel hayatında çeşitli türlerde şiddete maruz kaldığında, diğer kişilere zorbalık davranışı olarak çıkartabiliyor. Bir yerde görüp modelleyerek bu şekilde davranabiliyor. Yetiştirilme tarzı ve ebeveynin tutumlarıyla beraber neler öğrendiği, gördüğü, şahit olduğu ve neleri normalize ettiği önemli. Bazen zorbalık yapan kişilere baktığımızda davranışının zorbalık olduğundan haberi yok. Neyin zorbalık olduğunu bilmeden de kişiler zorbalık yapabiliyor, normalleştirilmiş bir davranış oluyor.”
“EN GÜÇLÜ SİLAHINIZ ÇOCUĞUNUZLA İLİŞKİNİZ”
Siber zorbalığın çocuklarda internet kullanımıyla erken yaşlarda başladığını ifade eden Bozunoğulları, şu uyarılarda bulundu: “Okuma yazma bilmesi gerekmiyor. Video veya sesli kayıt atabilir, paylaşmaması gereken bir videoyu repost eder. Birisinin o etiketinin çoğalmasına sebebiyet verebilir.”
Velilerin çocuklarını, sosyal medya veya dijital platformları kullanmadan önce mutlaka bilinçlendirmesi gerektiğini söyleyen Bozunoğulları, “Çocuğun önce o platformun ne olduğuna, ne içerdiğine, niçin, hangi amaçla kullanıldığına ve olası karşılaşacağı şey ve tehlikeler hakkında bilgilendirilmesi gerekir.” dedi. Ailelere ‘en güçlü silahınınız çocuğunuzla ilişkiniz’ diyerek kurulan güvenin önemine vurgu yapan Bozunoğulları, “İlişki iyi olacak ki; çocuk bir şey yaşadığında ailesine bildirecek ve onlarda gerekli aksiyonu alacak. Bu ilk başta çocuğun aksiyon alıp ailesini bilgilendirmesi olabilir. Ya da çocuk gelen mesajı yanıtlamadan aile onu bilgilendirdiği için ‘ben bunu engellemeliyim, çarpıya bas’ demeli” şeklinde konuştu.
AİLELER NE YAPMAMALI?
Ailelerin çocuklarına internet platformlarını yasaklamaları, korkutmaları veya ödül nesnesi haline getirmelerinin sakıncalarına değinen Bozunoğulları, konuşmasına şöyle devam etti: “ Ödevini yaparsan bir saat daha oyun oynayabilirsin’ gibi ödüller platformu çocuk için özel bir yere koyar. Aynı şekilde tehdit veya yasaklama da doğru bir yöntem değildir. Çocuğunuzun ne yaptığını bilmeniz, içerikleri kontrol etmeniz ve dijital kullanımı sağlıklı sınırlar içinde tutmanız önemlidir. Ailelerin internet kullanımını belirli bir saatle sınırlandırmaları, çocuğun yaşına göre değişmekle beraber birlikte oturup programlayabilecekleri bir şey. Sağlıklı sınırlarla bir çerçeve çizmek lazım, sağlıklı bir dengesi olması lazım. Hiç temas etmezse sosyal hayatında farklı yerlerden dezavantajlarını yaşayacak. En basitinden hiç telefon veya tablet görmemiş bir çocuk okula başladığında çok zorlanacak”.
Siber zorbalığa maruz kaldığınızda durumu mutlaka yetkililere bildirin.
Çocuklar için ailelerin bilinçlendirme ve destek süreçleri hayati önem taşır.
Dijital platformların sağlıklı kullanımına yönelik açık kurallar koymak, uzun vadeli fayda sağlar.