Dünyadan özgün baskı örnekleri

Kadıköy’de açılan “V.Uluslararası Özgün baskı Yarışması İstanbul Sergisi”, dünyanın en eski sanatsal malzemelerinden kağıt ve mürekkebi, yeniden yorumlayan usta ve genç sanatçıları buluşturuyor

20 Mayıs 2016 - 10:05

Gökçe UYGUN
Toplumda sanatsal yaratıcılığı cesaretlendirmek ve desteklemek amacıyla 36 yıldır faaliyet gösteren Resim ve Heykel Müzeleri Derneği tarafından özgün baskının yaygınlaştırılması amacıyla organize edilen “V. Uluslararası Özgün Baskı Yarışması” sonuçlandı. Hem sanatçıyı kendini kolayca ifade edebileceği edilgen bir malzemeyle kışkırtmak diğer yandan da izleyiciyi günün koşullarına uygun olarak sanatla buluşturabilmek amacıyla düzenlenen uluslararası boyuttaki yarışmaya, Japonya’dan Arjantine’e kadar pek çok farklı ülkeden 300’e yakın sanatçı katıldı. Son derece geleneksel tekniklerden en ileri dijital tekniklere kadar farklı süreçlerde üretilmiş özgün eserlerin yarıştığı yarışmada eserler; özgün baskı konusunda dünyanın sayılı uzmanlarından Britanyalı Richard Noyce tarafından titizlikle değerlendirildi. Kadıköy Belediyesi sponsorluğunda düzenlenen yarışmada dereceye giren eserler, Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde sergilenmeye başlandı.
7 Haziran’a dek izlenebilecek olan sergiyi, küratörü Richard Noyce ile konuştuk.

■ Önce sizi biraz tanıyalım. Sanat geçmişiniz, deneyimleriniz…
50 senedir görsel sanatlar alanında çalışıyorum. 25 sene önce de özgün baskıyla ilgilenmeye başladım ve o zamandan beri ana konum bu oldu. Çeşitli sergi ve yarışmalarda küratörlük, jüri üyelikleri yapıyorum. Bu alanda kitaplarda, sanat dergilerine yazılar yazıyorum.

■ Özgün baskının ne olduğunu anlatır mısınız?
Sanatçı; metal ahşap cam çinko taş gibi bir yüzey üzerine bir desen çiziyor. Sonra üzerine mürekkebi döküyor. Üstünü kâğıtla kapatarak baskısını alıyor bir makine yardımıyla. Yüzeydeki o desen kâğıda geçmiş oluyor. Bir başka kopya daha alacağı zaman önce yüzeyi temizliyor, sonra yine mürekkebi döküyor ve aynı işlemleri tekrar yapıyor.

■ Resim sanatından farkı ne?
Bir resim ile özgün baskı arasındaki temel farkı şöyle açıklayabilirim; ressam resminden bir tane yapar, özgün baskıda ise sanatçı yaptığı eserden birçok örnek/kopya oluşturabilir. Yani o üretimin pek çok kopyası çıkarılabiliyor ki bu sayede uluslararası sanat etkinliklerinde, sergilerde orijinal baskılar izleyiciye daha kolay ulaşabiliyor. Tüm bu kopyalar sanatçın orijinal eseri sayılıyor. Özgün baskıda, teknolojiyle birlikte teknikler de ilerliyor ve değişiyor. Bilgisayarda dijital olarak yapılan özgün baskı eserleri de var artık. Şöyle bir örnek vereyim; komünist rejim zamanında Polonyalı sanatçıların yurtdışına açılmaları zordu. Ama özgün baskı yapan sanatçılar için durum daha kolaydı çünkü eserlerini bir rulo yapıp ülke dışına yollayabiliyorlardı. Yabancı sanatçılar da eserlerini Polonya’ya bu şekilde yollayabiliyorlardı. Bu durum diğer Doğu bloğu ülkelerinde de böyleydi. Özgün baskı sanatçıları bu şekilde birbirleriyle iletişimde kalabiliyorlardı herhangi bir baskı ya da gözlem altında olmadan.

■ Resim ve Heykel Müzeleri Derneği ile yolunuz nasıl kesişti?
Beş sene önceki dördüncü yarışma ve serginin küratörüydüm. Dernekten Gönül Nuhoğlu beni davet etmişti. Hatta o zaman, beni nasıl bulduklarını sorduğumda, ‘İnternetten…’ yanıtını almıştım. İlginç bir hikâye… Bu beni ilk kez İstanbul’a getirmişti beş yıl önce. Benim için çok zevkli bir deneyimdi. Şimdi tekrar davet edildim ve bu serginin küratörlüğünü yapıyorum.

■ Bu bir sergi ama arka planında bir yarışma var, değil mi?
Dernek yarışmayı sosyal medya aracılığıyla duyurdu. Çok kısa sürede, çok sayıda başvuru oldu ki bu şaşırtıcıydı. Dünya çapında 260 sanatçı başvurdu. Benim görevim ve hedefim bu 260 işin içinde en iyilerini seçmekti. Bu oldukça zor bir süreçti. Hemen ilk bakışta elediklerim oldu çünkü iyi değillerdi. Öte yandan çok yüksek standartlarda eserler de vardı. Ve nihayetinde 28 ülkeden 121 sanatçıyı/eseri seçtim bu sergi için. Ama şu an burada 160 eseri sergiliyoruz çünkü bazı sanatçılar birden fazla iş gönderdiler.

■ Nasıl seçim yaptınız, kriterleriniz neydi?
Kalpten gelenlerin düşünceyle harmanlanması ve gözlerden yansıması önemli… Seçmek zordu. Çünkü başvuranlar arasında tek bir iyi yoktu, çoğu çok iyiydi. Bu nedenle birinciliği toplam dört sanatçıya verdim. Uzun senelerdir uluslararası alanda pek çok özgün baskı örnekleri görüyorum. Kimi beni aniden etkiliyor. Bazılarına ise daha uzun süre bakmak gerekebiliyor. Neticede bu benim geçmiş tecrübemle birlikte kişisel zevkim sonucu ortaya çıkan bir sergi. Bir başka küratör, bambaşka eserleri seçebilirdi.

■ Türkiyeli sanatçıların ilgisi nasıldı?
260 sanatçının 44’ü Türkiye’dendi ki bu çok iyi. Türkiye’nin, Kadıköy’ün bu sergiye evsahipliği yapması da çok önemli. Umarım gelecek yıllarda da bu sürer çünkü bu tür sergiler ülkeler ve sanatçılar arasında önemli bağlar kuruyor. Yarışmaya katılımda Türkiye’den sonra ikinci sırada, başta İran olmak üzere Ortadoğu ülkeleri geliyor. Bu ilginç ve memnun edici bir durum.

4 KİŞİ BİRİNCİ OLDU
V. Uluslararası Özgün Baskı Yarışması’nda ödül alan sanatçılar:
DENK BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ
❍ CLEO WILKINSON , Avustralya
❍ KRAISAK CHIRACHAISAKUL , Tayland
❍ MAGDA SZPLIT , Polonya
❍ MARCIN BIALAS , Polonya

DENK İKİNCİLİK ÖDÜLÜ
❍ ALBERTO BALLETTİ , İtalya
❍ GUY LANGEVIN , Kanada
❍ MEHDI DARVISHI , İran
❍ MONIKA LUKOWSKA , Avustralya
❍ SONER TİRE , Türkiye

TEKNİK YETERLİLİK TEŞVİK ÖDÜLÜ
❍ AHMET ALBAYRAK , Türkiye
❍ MARYANA MYROSHNYCHENKO, Ukrayna

 

ARŞİV