Dünya’nın dışında bir yaşam mümkün mü?

Uzayın tüm yönlerini konuştuğumuz Dr. Öğretim Üyesi Ayşegül Yelkenci “Uzay turizmi gelecekte önemli bir yer tutacak” diyor

05 Haziran 2020 - 01:59

Dünya korona virüsü salgınıyla mücadele ederken, bilim insanları uzay hakkında çalışmalarını yürüterek yeni birçok çalışma gerçekleştiriyor. Özellikle ABD’li girişimci Elon Musk tarafından kurulan SpaceX şirketinin uzaya gönderdiği insanlı araç, özel bir şirket tarafından uzaya gönderilen ilk araç olarak tarihe geçti. Uzmanlar bu durumun uzayda yeni bir ticarileşme yaratacağını söylüyor. Ayrıca NASA (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi)’nin dünyaya tehdit oluşturabilecek gök taşlarına çarparak yönlerini değiştirmesi ve Dünya’ya 1000 ışık yılı uzaklıkta bir kara delik tespit etmesi bu çalışmalar arasında yer alıyor.

Peki karadeliğin incelenmesi ve göktaşlarının yerinin değiştirilmesi dünya için bir tehdit midir? Yapılan çalışmalar ve faaliyetler uzayda dengelerin değişebileceğine işaret ediyor mu? Yıldız Astrofiziği üzerinde araştırmalar yapan, İstanbul Kültür Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Ayşegül Yelkenci ile görüştük. Yelkenci aynı zamanda Türk Astronomi Derneği, Uluslararası Astronomi Birliği ve Avrupa Astronomi Derneği üyeliği de yapıyor.

“DÜNYAYA BİR ETKİSİ OLMAZ”

NASA'nın dünyaya tehdit oluşturabilecek gök taşlarına çarparak yönlerini değiştirme amacıyla bir süredir üzerinde çalıştığı Çift Asteroit Yeniden Yönlendirme Testi (DART) projesini değerlendiren Ayşegül Yelkenci, “Dünya’ya çarpma tehlikesi olan bir asteroidin yönünü değiştirme projesi olan DART, NASA’nın pek çok merkezinin ortak olarak yürüttüğü bir test projesidir. Proje ile bir araç yönü değiştirilmek istenen asteroide 360 km/saat hızdan fazla bir hızla çarptırılarak, çarpma kuvveti ile asteroid yönünün değiştirilmesi hedeflenmektedir. Test aşamasında olan bir projedir. Bu çalışmanın direk dünyaya herhangi bir etkisi olmaz. Dünyaya çarpma ihtimali olan asteroidler sürekli izlenmektedir. Dünyaya her yıl pek çok küçük çaplı asteroid çarpmakta ya da atmosferde yanmaktadır. Boyutları büyüdüğünde çarpma etkisi büyük olan cisimler için güvenlik önlemi almak türümüzün devamlılığı ya da yaşam alanlarındaki insanlar için önemlidir. Bu konuda henüz test aşamasındaki DART projesi gibi projelere kesinlikle ihtiyaç olacaktır.” şeklinde konuştu.

“KARA DELİK EVRENİN KİLİT CİSMİ”

Bilim insanları tarafından belirlenen kara delik hakkında açıklamalarda bulunan Yelkenci, “Karadelikten ışık bile kaçamadığından doğrudan gözlenemezler. Fakat çevrelerinde karadeliğin çekimine kapılan maddeler yığılma diski oluşturur. Bazen bu diskteki madde ısınır ve parlar. Bu şekilde varlıklarını tespit edebilmekteyiz. Ya da bazen bir yıldızın hiçbir şeyin etrafında dolanmadığını görüyoruz. Bu durumda yıldızın yoldaşı olan bir karadelik olduğu sonucu ortaya çıkar. Aynı zamanda içerisinde 100 milyarlarca yıldız barındıran galaksilerin merkezinde de süper kütleli karadelikler bulunmaktadır. Bizim galaksimiz Samanyolu’nun merkezinde, Güneş’in 4 milyon katı kütleye sahip bir karadelik bulunmaktadır. Karadeliklerin bulunması, anlaşılması ve astrofizik açısından çözülmesi çok önemlidir. Görünmeyen bu cisimleri dolaylı yöntemlerle keşfedebiliyoruz. Kütle-çekimsel olarak çok güçlü cisimlerdir. Bu etkileri altında pek çok diğer cismi kolaylıkla etkileme konusunda, galaksilerin ya da yıldızların yaşamlarını sürdürmeleri, oluşmaları ya da parçalanmaları aşamasında karadelikler çok önemli rol oynamaktadır. Bu açılardan bakıldığında karadelikler, evreni anlamak konusunda kilit cisimlerden birisidir” dedi.

“YENİ BİR ÇAĞ BAŞLIYOR”

Elon Musk’a ait SpaceX şirketinin uzaya ilk defa gönderdiği insanlı araçla yeni bir dönem başlayacağını söyleyen Dr. Ayşegül Yelkenci, “2011 yılında ABD’nin Atlantis uzay mekiğinin son görevini tamamlamasının ardından Amerika, uzaya astronot göndermeyi Rusya ile anlaşmalı olarak Rus Uzay Ajansı araçları ile yapıyordu. 9 yıllık bir aradan sonra ilk defa ABD, kendi astronotlarını kendi ülkesinden ve ülkesindeki bir ticari şirketin geliştirdiği uzay araçları ile uzaya yeniden göndermeyi başardı.  NASA bu süreçte Boeing, SpaceX ve Lockheed Martin gibi şirketlere ödenek vererek özel şirketlerin uzay aracı geliştirmelerinin önünü açmıştır. Ticari şirketlerin de uzay çalışmalarında yer alması, bize yeni bir çağın başladığını gösteriyor. Uzay alanında bilimsel araştırmaların yanı sıra uzayda turizm, uzayda madencilik, kolonileşme, Ay ve Mars yolculukları gibi çok çeşitli alanlarda pek çok yeni nesil çalışmaların yapıldığı ve hızlı olarak geliştiği bir döneme giriyoruz. Düşük yer yörüngesi uçuşları yapabilen özel şirketler, uzay turizmi ile pek çok insanı uzaya taşıma çalışmalarını sonlandırmak üzereler. Uzay turizmi gelecekte uzay alanında önemli bir yer tutacak” ifadelerini kullandı.

“MARSA YOLCULUK PLANLANIYOR”

Uzayda gelecekte bir yaşam kurulabileceğini söyleyen Yelkenci, Mars’a insanlı yolculukların, 2020’lerin sonunda başlamasının planlandığını belirterek şöyle devam ediyor: Bu gibi çalışmalar insanların üsler ve koloniler kurabilmelerine imkân verecek çalışmaları da beraberinde getirecek. Uzay riskleri ve maliyetleri yüksek olan bir alan, ancak bu alan tıpkı coğrafi keşifler gibi ilk bulanın ve keşfedenin hakimiyet kuracağı bir alan. Dolayısıyla oradaki varlığınız geleceğinizin de bir göstergesidir. Bu çalışmaların önemi özel şirketlerin de bu çalışmalara girmesiyle sadece bilimsel alanlarda değil, pek çok farklı konu ve alanda gelişimin de önünü açıyor. Uzay çalışmaları dört temel hedefte yapılıyor. Birincisi; meraklı bir türüz ve bu merak araştırmaya itiyor. İkincisi; türümüzün devam etmesi için yeni yerler arıyoruz. Bir gün dünya yaşanılamaz bir hale gelirse o zaman kaçabileceğimiz başka yerler olmalı. Üçüncüsü; yeni kaynak arayışındayız. Madenlerden su ya kadar pek çok uydu, gezegen, asteroidde kaynaklar arıyoruz. Dördüncüsü ise başka canlılar arayışı. Bilimsel olarak şu ana kadar başka canlı yaşamı bulamasak da mikroorganizma düzeyinde de olsa başka yaşamlar bulmayı hayal ediyoruz. Uzay çalışmalarının uzaydaki zaman ve uzaklık problemleri göz önüne alındığında çok yavaş ve uzun zamanda yapılması, yüksek maliyet ve riskler içermesi insanlık için bir dezavantaj olarak görülüyor. Fakat bu alan da geliştirilen teknolojiler günlük hayatta da pek çok kolaylık sağlıyor. Kırılmaz gözlük camlarından teflon tavalara, tükenmez kalemden telefon kameralarına, MR cihazlarından hazır yemeklere kadar pek çok ürün uzay çalışmaları sayesinde günlük hayatta kullandığımız ürünlerdir. Ülkemiz uydu ve teknolojileri konusunda güçlü bir yetkinliğe sahip. Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) da Aralık 2018’de kurulması oldukça önemli bir gelişmedir. TUA, ülkemizde yapılan çalışmaların tek bir çatı altında toplayarak Türkiye’nin uzay çalışmalarına yön verecektir.”


ARŞİV