"Doğum şefkatli olmalı, travmatik değil"

​Kadıköylü ebe Selen Çağlayık Eloğlu, “Türkiye dünya ortalaması üstünde bir sezeryan rakamına sahip ama bunun çözümü tepeden inme bir şekilde vajinal doğumu dayatmak olmamalı. Hangi doğum şekli olursa olsun, sürece gebe liderlik etmeli.” dedi

28 Nisan 2025 - 15:24

Süper Lig’in 31. haftasında, Sivasspor ile Fenerbahçe arasında 13 Nisan Pazar akşamı oynanan maç öncesinde Sivassporlu futbolcuların taşıdığı “Doğal olan normal doğum” pankartı, büyük tartışmalara yol açtı.
Başta kadın hakları kuruluşları olmak üzere pek çok kişi kadınların doğum tercihlerine dair özgürlüklerini sınırladığı ve toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışına ters düştüğü için eleştirdiği pankart, Sağlık Bakanlığı tarafından savunulmaya devam ediliyor. 

Biz de 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü vesilesiyle, Kadıköylü ebe Selen Çağlayık Eloğlu ile doğumu ve ebeliği konuştuk.  Kendisi doğum ve kadın sağlığı alanında çalışan, 40’ından sonra üniversite okuyarak olarak ebe olan bir isim. 

  • Ebelik mesleğine olan yolculuğunuz nasıl başladı?

13 yıl önce yurt dışında ekoloji yüksek lisansı yapıyordum. Önce arkeoloji okudum, sonra antropolojiye geçtim ama tezi bırakıp ekoloji yüksek lisansına yöneldim. O zamanlar doğallık benim için çok önemliydi; doğal yaşam, doğal beslenme, ekolojik pratikler… Hepsiyle iç içeydim. Sonra Türkiye’ye döndüm ve gebe kaldım.

  • Doğal yaşama yaklaşımınız doğum sürecinizi nasıl şekillendirdi?

Gebelikle birlikte doğal doğumu araştırmaya başladım. Çünkü doğumun da doğal bir süreç olduğuna inanıyordum. Ama bir baktım gerçekte durum öyle değil. Hep sezaryen konuşuluyordu. Vajinal doğumdan söz edildiğinde herkes burun kıvırıyor filan. Karışık ve bilgi edinemediğim bir süreçti önce. Sonra doğum koçlarından (doula) haberdar oldum. O süreçte kadınların doğumda ne kadar desteksiz kaldığını fark ettim. Bir yandan kendi gebeliğimi yaşıyordum hem de sistemdeki eksiklikleri gözlemliyordum. Kadınlar bilgilendirilmeden doğuma yönlendiriliyordu. "Doktor ne derse o" anlayışı hâkimdi. Bu beni harekete geçmeye itti. 

2 ÇOCUKLU ANNE EBE 

  • İlk doğum deneyiminiz nasıldı?

Doğumuma bir doula/serbest çalışan bir ebe eşlik etti. Onun desteğiyle içime sinen bir deneyime dönüştü. O olmasaydı, bu şekilde yaşayamazdım. Çünkü kime, nasıl ulaşacağını bilmiyorsun. Doğum sadece medikal bir olay değil. Emzirme, doğum sonrası psikolojik destek gibi unsurlar da çok önemli.

  • Bu deneyim sizi nasıl yönlendirdi?

Doğumdan sonra işime dönmedim. Çocuğumu büyütme sürecinde bu işi seçmeye yöneldim. Ama hala ne yapacağımı da bilmiyordum. Türkiye’de bu konuda bir eğitim yoktu. O yüzden yurt dışından online eğitimler aldım. 2014’te ilk kez başka birinin doğumuna doğum destekçisi olarak girdim ve derinden etkilendim. Bu işi yapmam gerektiğini anladım. Sonra ailecek yurtdışına taşındık, farklı eğitimler aldım bu konuda. 2015’te döndük Türkiye’ye. Masaj, aromaterapi gibi birçok alanda eğitim aldım. 2017’de ikinci kez anne oldum. Asıl o doğumdan sonra karar verdim. Doulalık tamam ama bu işim medikal tarafını da öğreneyim diye 2018’de sınavlara girdim. Yani 2 çocuğum varken tekrar üniversiteye başlayarak ebelik okudum. 

  • Zorlu bir süreç olsa gerek…

Kesinlikle. Büyük oğlum 5 yaşındaydı, küçüğü 8 aylıktı. Çanakkale’ye taşındık, sonra tekrar İstanbul’a döndük. 2018-2022 arasında ebelik lisansımı tamamladım. Pandemi dönemi her şeyi zorlaştırdı. Mezun olduktan sonra hastanede çalışmadım. Serbest ebelik yapıyorum ama Türkiye’de serbest ebelik kavramı da çok muğlak.

  • Neyi kastediyorsunuz muğlaklıkla?

Ebelik mezunu olunca devlet diyor ki ‘hastanede çalışabilirsin ya da sağlık kabini açabilirsin ama doğuma eşlik edemezsin’. Yani yasak gibi bir şey var ama net değil. Halbuki ebelik tanımı doğuma eşlik etmeyi kapsıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımları da bunu destekliyor. Ancak mevzuat çok belirsiz. Doğum desteği verdiği ortaya çıkan ebeler hakkında soruşturmalar açılıyor. Tam bir karmaşa... Şahsen doğuma birebir destek vermeye kendimi hazır hissetmiyorum ama Serbest Ebeler Derneği olarak hedefimiz bu. Ebelik mesleği özgürce icra edilebilmeli.

  • Ebelere engel mi var?

Ebelik; gebelikten başlayıp doğum, doğum sonrası ve çocuk bakımına kadar uzanan bütüncül bir hizmet bu. Ama bizde sistem çok parçalı.

  • Bu sistem doğum tercihlerini nasıl etkiliyor?

Kadınlar bilgiye ulaşamıyor, kafaları karışık. Vajinal doğum öneriliyor ama bu öneri destekten yoksun. Kadının doğum sürecinde destek alması, bilgiye erişebilmesi gerekiyor. O zaman hangi yolu seçerse seçsin, doğru bir karar olur. Doğum kadının işi ve bu süreçte kadının rızası mühim.

  • Yurtdışındaki doğum sistemlerinden örnek verir misiniz?

Almanya, Hollanda gibi ülkelerde ebelik sistemi çok güçlü. Kadını 9 ay boyunca bir ebe takip eder, doğuma da o eşlik eder. Doktor ancak riskli bir durum varsa devreye girer. Bizde ise doktor baştan devreye giriyor çünkü gebelik bir hastalık gibi görülüyor. Kadının doğum kararına sürekli müdahale var.

DOĞUMEVİ ÖNERİSİ

  • Peki sizce çözüm ne?

Eskisi gibi doğum evleri olmalı. Çünkü gebelik bir hastalık değil, hastaneye gerek yok. Doğumevlerinde gebe doğum öncesi destek almalı, doğuma hazırlanmalı ve doğum sonrası da desteklenmeli. Evet, Türkiye dünya ortalaması üstünde bir sezeryan rakamına sahip ama bunun çözümü tepeden inme bir şekilde vajinal doğumu dayatmak olmamalı. Kadınlar zaten vajinalarından bile haberdar değil… Gebeyi ve çevresini bu süreçte doğru bilgilendirmek, süreci bütünsel yürütmek gerek. Kadının doğum deneyimi onu güçlendirmeli. Hangi doğum şekliyle olursa olsun, kadın ne yaşadığını bilmeli, sürece liderlik etmeli. “Doğumu kim yaptırır?” diye sorduğumuzda, cevabı net: Doğumu kadın yapar. Bizler ona sadece eşlik ederiz. Doğum, kadın için şefkatli bir süreç olmalı, travma değil.

Türk tıp tarihinin mihenk taşlarından biri olarak kabul edilen Demirkapı Viladethanesi, 1892 yılında Gülhane Parkı içinde açılarak ilk doğumevi olarak hizmete girmişti. O dönemde doğumların evde, ebeler tarafından yapılması yaygınken, bu yenilikçi girişim Osmanlı İmparatorluğu'ndaki tıbbi alanda önemli bir adım olmuştu.

 

ARŞİV