Kimi kağıt toplamayı bir sanat olarak görüyor, kimi bu işin onu özgürleştirdiğini düşünüyor. “Benim için gurur verici bir meslek” diyen de var, çevre korumasına yaptığı katkıyla övünen de… ‘Çek Çek’ belgeseli, şehrin yükünü çekenlerin hikayelerini aktarıyor.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2022 Sedat Simavi Ödülü’ne değer görülen belgesel, atık kâğıt işçilerinin hayatlarına bir pencere açıyor. İsmini Çetin Alp’in 1978’de seslendirdiği aynı isimli şarkıdan alan belgeselde, konu psikolojik, siyasi, toplumsal ve kanuni boyutlarıyla irdeleniyor.
Online platform GAIN’de yayında olan Çek Çek’in yönetmeni, NEWSROOM Media Kurucusu, gazeteci, yapımcı Doç. Dr. Şükran Pakkan’la konuştuk.
• Çekçekçilerin hikayesiyle nasıl ve neden ilgilenmeye başladınız?
Sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin dört bir yanında çöp karıştıranları, çöpten ekmeğini arayanları, topladığı çöpleri bir bilinmeze doğru sürükleyenleri görerek – ya da görmezden gelerek- geçiyor ömrümüz. Çekçekçileri bazen arabalarıyla, bazen tekerleklere bağladıkları çuvallarıyla sokaklarda görüyoruz. Ama onlar mı görünmez olmaya çalışıyorlar, yoksa biz mi kendi dışımızdaki dünyanın dertleriyle, yokluklarla yüzleşmeyi istemediğimizden bilemem, bir şekilde yok sayıyoruz.
Bizim film hikayemiz, bir başka projemiz için Kağıt İşçileri Derneği Ali Mendillioğlu ile tanışmamızla başladı. O güne kadar biz de çoğunlukla bireysel nedenlerle çöp karıştırdıklarını ya da topladıklarını küçük depolara vs satarak geçimlerini sağladıkları dışında pek bir şey bilmiyorduk. “Çöp karıştırmak zor değil mi, başka bir geçim yolu bulamaz mısınız” diye sorunca olanlar oldu. Ali bana “Saçmalama, kim kimin çöpünü karıştırmak ister? İnsanlar mecbur oldukları içi çöplerin içindeler” dedi. Peki başka bir iş mümkün değil miydi? İşte o noktada Ali, filmi çekmemize neden olan yanıtı verdi: Bizim aramızdakilerin çoğu işsiz kalan mühendisler, öğretmenler, iktisatçılar, çoğu diplomalı işsiz, aç mı kalsın aileleri?
4 BÖLGE, ONLARCA ÇEKÇEKÇİ
• Size güvenip çekim için izin vermeleri nasıl gerçekleşti?
Ön çalışma biraz zorlu geçti, ikna süreçleri kolay olmadı elbette. Önce kabul edip, sonrasında vazgeçen çok sayıda kişi oldu. Haklılar da. Memleketteki yakınları, aileleri; çöp topladıklarını, onları satarak para kazanabildiklerini, çatma depolarda yatıp kalktıklarını bilmiyormuş.
• Belgeselin çekimlerini İstanbul’un hangi semtlerinde ne kadar zamanda tamamladınız? Toplam kaç kağıt işçisiyle görüştünüz?
İstanbul’un dört bir yanında çekim yaptık. En yoğun çekimleri Kadıköy, Beyoğlu, Beşiktaş ve Ümraniye bölgesinde yapıldı. Çok fazla sayıda kağıt işçisiyle tanıştık, görüştük, zaman geçirdik. Ana hikayemiz için ise kamera önüne geçecek beş kişiyi seçtik. Ama filmde daha çok kişi konuşuyor ve görünüyor tabi ki.
• Görüşlerini kayda aldığınız bu kişilerden hangisi ve/veya hangisinin sözü/hikayesi sizi en çok etkiledi?
Çekimler sırasında asla müdahale etmedik. Normalde ne yapıyorlarsa onu yapmalarını istedik, sadece soru sorduk, içlerinden geldiği gibi yanıtladılar. Bu sayede etkileyici sohbetler oldu. Ama Şeref’in söylediği birkaç cümle var, asla aklımdan çıkmaz; “insan var bir ekmeğe muhtaçtır, insan vardır ekmeğini dokunmadan çöpe atar”. Küçük çocuğu varmış memleketinde, kullanılmadan çöpe atılan bebek bezlerini gördükçe içinin yandığını söylemişti.
Restoranların, lüks otellerin arasından geçiyorlar ama dışarıda kaç liraya satılıyor bilmiyorlar, bir kere bile bir lokantaya gidip oturmamışlar. Çoğu “hiç hayal kurmadığını” söyledi. Bu içime dert oldu, hayal kurmadan yaşanır mı?
• Görüştüğünüz kişiler arasında neden kadın çekçekçi yok? Sayıları az ama bilhassa roman kadınların Kadıköy’de çekçekçilik yaptığını gördüm ben mesela.
Kadın çekçekçi sayısı çok çok az. Bir kaçıyla görüşme yaptık, ancak kabul etmediler. Her çöp karıştıran da çekçekci değil. Sadece kendi evine birkaç malzeme götürmek için çöp karıştıran, kullanılmamış eşya arayan, gıda artığı arayan da çok kadın var maalesef sokaklarda.
• Belgeselin sonuna doğru vergi meselesi karşımıza çıkıyor. Bu konudaki son durum/yasal düzenleme nedir?
Belgeseli çektiğimiz dönem (Ocak-Şubat, 2022) çok yoğun depo baskınlarının olduğu dönemdi. Kayıtsız bir çalışma ağı kurulmuş, depolara toplanan atıklar deponun sahipleri tarafından aracılara satılıyor. Yasal düzenlemeye göre, atık toplayıcılığı yapanlar kayıt altına alınacak, kayıtlı olunan ilçe dışında atık toplayamayacaktı. Ancak derneğin bu konuda ciddi itirazları oldu. Kayıt altına alınırken getirilen vergi yükü nedeniyle bu işi daha fazla sürdüremeyeceklerine inanıyorlar.
“ÇOCUKLAR İZLESİN”
• Sizce belgeselinizin bu mevzuya dair sözü ne?
Ali Mendillioğlu’nun dediği gibi; Yoksulluk insana herşeyi yaptırır, bütün hikaye budur…
• Sizce kimler bu belgeseli izlesin/izlemeli?
Önce çocuklar! İzleyen tüm çocukların gerçek hayata ilişkin farkındalığında büyük dönüşüm izledim. Meseleleri en iyi çocuklar görüyor, en tarafsız-en çatışmasız-en masum şekliyle anlıyorlar. Mesela çekçekcilere selam vermeye başlamışlar. Çöpe ekmek atılıyorsa evdekileri uyaran çocuklar olmuş. Oyuncak toplayıp göndermeye çalışan çocuklar da oldu, en çok çocuklardan geri dönüş aldım galiba. Türkan Saylan’ın çok sevdiğim bir sözü vardır, “O açken, sen tok yatmayacaksın”. Bence bu filmi bu sözün manasını özümsemek için izlemeli…
Belgesel, online platform GAIN’de yayında. Bu süreç nasıl gerçekleşti?
Hikayeye karar verdiğimde aklıma ilk GAIN’a teklif etmek geldi, Çınar Oskay İçerik Koordinatörüydü o dönem, kendisine anlattım, bir saniye bile düşünmeden “hemen çek, hiç durma” dedi. Filmin hayata geçiş sürecine büyük destekleri var.
• Kadıköy’de de çekim yapmışsınız. Burada yaklaşık 20 depo, 1000 civarı çekçekçi var. Buradaki çekçekçilerin, diğer ilçelerdekine göre bir farkı, avantajı yahut dezavantajı var mı?
Kadıköy çekimlerimiz çok konforlu geçti açıkçası. Kadıköy’deki çekçekçiler de diğer ilçelere nazaran daha rahat çalıştıklarını söylüyorlar. Özellikle çöp ayrıştırma konusunda çok dertliler. Bizler evlerimizden ya da ofisimizden kağıt, gıda, metal ne varsa aynı çöp poşetine doldurup atınca onlar çöpün içine dalıp, poşetleri açıp, elleriyle karıştırıp içlerinden işlerine yarayanı seçmek zorundalar. Kadıköy’de ayrıştırmayı çok gördük, özellikle ev çöplerinin toplandığı konteynerlarda. Çekçekçiler çöpten bulduklarıyla hemen etraftaki kedileri de besliyor.