Moda Psikoterapi Enstitüsü, 4. Sanat Terapisi Atölyesi’ni 18 Ocak Cumartesi günü gerçekleştirdi. Etkinlikte Psikolog Selin Alkın yürütücülüğünde, yaratıcı ifadelerle içsel farkındalığı artırmaya yönelik aktiviteler yapıldı. Ücretsiz olarak gerçekleşen atölyeye lösemili çocuklar ile doğa ve hayvan haklarını koruma misyonu olan vakıflardan birine yapılan bağış makbuzu ile katılım sağlandı.
GÜVENLİ VE HUZURLU ALAN TERAPİSİ
İlk olarak katılımcılarla birlikte isimlerin anlamları ve isimlerin nasıl konulduğuna ilişkin bir ısınma seansı yapıldı. İsimlerin çağrıştırdığı duygular çizildi ve diğer katılımcılar ile paylaşıldı. Ana etkinlik ise güvenli alan çalışması ile başladı. Katılımcılar gözlerini kapatarak kendilerine güvenli bir alan hayal ettiler ve ardından güvenli alanı bir kolaj çalışmasıyla kağıda aktardılar. Etkinliğin sonunda herkes çalışmasını panosuna astı ve “huzur panosu” oluşturuldu. Katılımcılar kendi eserini anlattıktan sonra “Eserin adı ne olurdu?” ve “Eserin sana ne derdi?” soruları cevaplandı.
Etkinliğin bitiminde ise katılımcıların hayatlarından uzaklaştırmak istedikleri (huzursuzluk, öfke, yokluk, kaygı vb.) ve hayatlarına almak istedikleri (huzur, sevgi, sakinlik, aşk vb.) duygulara yönelik aktivite yapıldı.
“KENDİMİZİ SANATLA İFADE EDİYORUZ”
Moda Psikoterapi Enstitüsü tarafından, gerçekleşen etkinliklerle ilgili şu açıklama yapıldı: “Moda Psikoterapi Enstitüsü bireysel, çift ve aile terapisi hizmetlerinin yanı sıra kapılarını kendini ve yaşamı keşfetme arzusu olan herkese atölyeler aracılığıyla açıyor. 4.’sünü gerçekleştirdiğimiz Sanat Terapisi Atölyesi’nde sanat aracılığıyla kendi içsel yolculuğumuza çıkıyor ve kendimizi sanatla ifade ediyoruz. Yeteneğe ve estetik kaygıya ihtiyacımızın olmadığı bu atölyelerde kendimize vakit ayırıyor, kendimize, duygularımıza ve düşüncelerimize alan açıyoruz. Ayrıca Moda Psikoterapi Enstitüsü’nde farklı konulara ve alanlara ilişkin pek çok atölye düzenlemeye, düzenli olarak “Moda Psikoterapi Enstitüsü,” isimli podcast kanalımızda podcast yayınları yapmaya devam ediyoruz.”