“Bu çocuğu alıp, onun gibi daha nicelerine umut olabiliriz. Siz sanıyorsunuz ki karşınızda bir tek Ali var, yanılıyorsunuz. Binlerce otizmli genç var sizin karşınızda. Dışarıda bir kapının arkasında bekliyorlar. Açalım o kapıyı, buyur edelim içeri. Yılmayın diyelim, hayallerinizden vazgeçmeyin! Kendinizi eksik hissetmeyin, yapabilirsiniz! Sizin de bir şansınız var bu hayatta, sizin de herkes gibi yaşamaya hakkınız var diyelim!”
Bu sözler 12 Eylül’de ilk bölümü yayınlanan ve reyting rekorları kıran “Mucize Doktor” dizisinde Dr. Adil’e ait. İlk bölümü okulların açıldığı hafta yayımlanan dizide Adil Hoca hastane yönetiminden Ali için bir şans, ona bir kapı açılmasını isterken gerçek hayatta binlerce aile de özel eğitim gereksinimi olan çocukları için okul kapılarının kendilerine açılmasını istiyor, bekliyordu. O kapıların bazıları açılmadı. Aileler, Adil Hoca gibi hala zorluyor.
Kadıköy Belediyesi Engelsiz Sosyal Hizmet Merkezi Birim Sorumlusu Uzman Gelişim Psikoloğu Demet Gülaldı ile özel eğitim gereksinimi olan çocuklar için kaynaştırma sınıflarını, özel eğitimi ve Kadıköy Belediyesi Engelsiz Sosyal Hizmet Merkezi’nde yapılan oyun atölyelerini konuştuk.
Gelişimsel özellikleri açısından akranlarından farklılık gösteren çocuklar olarak tanımlanmaktadır. Bu çocuklar gerek zihinsel becerileri gerek fiziksel becerileri veya duygusal sosyal gelişim düzeyleri akranlarından farklı olması nedeniyle ihtiyaca yönelik düzenlenmiş eğitim programlarına gereksinim duyarlar.
“MEVZUAT VAR UYGULAMA YETERSİZ”
Kanunlarda ve mevzuatta eğitim her çocuğun hakkıdır deniliyor. Birleşmiş Milletler Engelli Bireylerin Haklarına Dair Sözleşmesi’nde ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de belirtildiği gibi eğitim her çocuğun hakkıdır ve her ne durumda olursa olsun bu hak engellenemez.
Ülkemizde de özel eğitim ve kaynaştırma eğitimleri hakkında kanun, genelge ve yönetmelikler mevcut. 2005 yılında kabul edilen 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun ile engelliliğin sınıflandırılması, engellilerin bakım, rehabilitasyon, eğitim ve iş alanlarında mevzuatı oluşturuldu. Ancak her alanda olduğu gibi mevzuatımız var ama uygulama aşamasında hala yeterli değiliz.
Engelli çocukların eğitim alma hakları mevzuatla garanti altına alınmış olsa da okullarımızın sınıflarımızın fiziksel özellikleri, ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik düzeyleri, sınıf içi düzenlemeler, sınıf içi öğretmen destekleri yeterli ve istenilen düzeyde olmadığı için bu sorunlar yaşanıyor. Ayrıca diğer velilerin çocuklarının engelli bir çocukla aynı sıraları paylaşmasını istememeleri bu konuda okul idarelerine baskı yapmaları sürecin ortaya çıkmasında bir diğer neden. Değerlendirme ve yönlendirme süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar ve tabii en önemlisi kaynaştırma okullarının, özel okulların, özel sınıfların sayılarının yetersizliği ve alanında deneyimli yeterli sayıda öğretmenlerin istihdam edilmemesi sorunlar arasında.
Engelli çocuk aileleri tüm bu sorunlara kendi başlarına çözüm bulmak zorunda kalıyorlar. Aslında okulların ve sistemin bu çocuklar daha okula başlamadan sorunlarını çözmüş olması gerekiyor.
Kaynaştırma, özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin akranlarıyla birlikte eğitim almasını sağlayan düzenlemelerdir. Kaynaştırma eğitiminin amacı normal eğitim sistemine uyum sağlaması değil, öğrencinin özellikleri dâhilinde eğitim almasını sağlamaktır. Kaynaştırma sınıfları ve kaynaştırma eğitiminin sınırları mevzuatta belirlenmiştir. Kaynaştırma eğitimi özel eğitim gerektiren öğrenciyi sadece akranlarıyla aynı sınıfa almak değil öğrencinin özelliklerine düzenlemeler yapmayı da gerektirir.
Mevzuatta böyle bir zorunluluk yok. Ancak özel eğitime gereksinim ihtiyacı olan çocuklar Rehberlik Araştırma Merkezleri üzerinden en yakın okullara kaynaştırma veya özel alt sınıf öğrencisi olarak yerleştiriliyor.
Eğitim hakkı kanunlarla belirtildiği üzere tüm çocuklar eğitim hakkından yararlandırılmalıdır. Rehberlik Araştırma Merkezleri (RAM) tarafından değerlendirilmesi yapılmış ve kaynaştırma sınıfına yerleştirilmesi uygun görülmüş çocukların mutlaka kayıtlarının yapılması gereklidir. Aksi takdirde kanun hükmü yerine getirilmemiş olur.
“ÇOCUK FARKLILIKLARLA YAŞAMAYI ÖĞRENECEK”
Maalesef en büyük sorunlardan birisi bu. Çocuklarının bu durumdan olumsuz etkileneceklerinden, engelli çocuklarının davranışlarını taklit edeceklerinden ve eğitimlerini yavaşlatacaklarından endişe ediyorlar. Ancak engelli bir çocukla aynı sıraları paylaşmanın, kendisinden faklı gelişen birisiyle arkadaşlık yapabilmenin çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerine çok olumlu katkıları olacaktır. Çocuklar farklılıklarla yaşamayı öğrenecekler, yardımlaşmayı, birisine destek olmayı, gerektiğinde kendi başarı ve başarısızlıkları ile yüzleşmeyi ve başa çıkmayı öğrenecektir.
Okulu sadece akademik bilgilerin alındığı yer değil toplumsal yaşama hazırlayan ve toplumsal rollerimizi içselleştirdiğimiz bir imkân olarak görmeliyiz.
Kesinlikle hayır. Eğitim öğretim olması gerektiği gibi uygulanıyor. Sadece özel eğitim gerektiren öğrenciler için özel düzenlemeler yapılıyor.
Öncelikle eğitim hizmetlerinden yararlanmak her çocuğun hakkıdır. Aileler bunun bilincinde olarak bu haklarının savunucusu olmalı. Ancak çocuklarının durumundan dolayı okula gidemeyecek çocuklar için evde eğitim modeli var. Bu modeli talep edebilirler. Evde eğitim; sağlık problemi nedeniyle örgün eğitim kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumda olduğunu sağlık raporu ile belgelendiren okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için evde sunulan eğitim hizmetidir. Aileler bununla ilgili bilgiye ve yönlendirmeye Rehberlik Araştırma Merkezlerinden ulaşabilirler.
Görsel medya, televizyon, diziler maalesef günümüzde hızlı yükselen ve bir o kadar da hızlı kaybolan bir durum haline geldi. İnsanların herhangi bir konuda algılarının değişmesi için koltuklarında uzanıp ekrandan izlemek yerine o durumu deneyimlemesi gerektiğine inanıyorum. Bir dizide de spastik engelli bir genç görüyorum. Ama hala bu çocuklarımız bu gençlerimiz okula giderken, işe girerken, yolda yürürken sorunlarla karşılaşıyorlarsa algı henüz değişmedi ya da doğru değişmedi diyebiliriz.
ENGELSİZ MERKEZİ’NDE OYUN GRUPLARI BAŞLIYOR!
Çocuk oyun yoluyla öğrenir ve hayata hazırlanır. Mesleki rolleri, paylaşmayı, rekabet etmeyi, kazanmayı, yenilmeyi ve her türlü duygu ile başa çıkmayı oyun oynayarak öğrenir. Ve çocuğun kendini en iyi ifade etme yoludur. Çocuklar eş dost akraba ve komşu çocukları ile ev ortamında, oyun parklarında ya da okul öncesi kurumlarında akranlarıyla oyun oynayabilmektedir. Ancak okul öncesi dönemde yani 0-6 yaş arasındaki otizm, down sendromu, serebral palsi gibi gelişimsel farklılıkları olan çocuklarımız akranlarıyla oyun oynama fırsatını bulamıyor. Biz de belediye olarak ilçemizde bulunan 0-6 yaş arasındaki bu çocuklarımızı akranlarıyla bir araya getirerek oyun oynamaları için fırsat vermek istiyoruz. Bu grupların amacı sadece çocuklarımızın bir arada olarak oyun oynamaları. Biliyoruz ki gelişimsel geriliği tanısı alan bir çocuğun hayatının önemli bir bölümü tedavi ve terapilerle geçiyor. Oyun ailelerin önceliğinde olmamakta hatta boşa geçen zaman olarak görülüyor ama biz ailelere oyunun çocuklarının gelişimlerinde ne kadar önemli olduğunu anlatmak istiyoruz.
Oyun gruplarımız için öncelikle ailelerin bize müracaat etmesi gerekiyor. Çocuklarımız gelişimsel özelliklerinin belirlenmesi için özel eğitim öğretmenlerimiz ve psikologlarımız tarafında gözlemleniyor. Yaş ve gelişimsel olarak uyumlu 4 veya 5 kişilik gruplar oluşturuyoruz.
Gruplarımız özel eğitim öğretmenimiz gözetiminde çocuk eğitimcileri ile birlikte yürütülüyor. Çocuklar tamamen serbest oyun oynamaları için cesaretlendiriliyorlar. İstedikleri oyuncağı seçebilir, istediği oyun köşesinde oynayabilirler. Gerektiğinde eğitmenlerimiz grup halinde ve birbirleriyle etkileşimli olarak oynamaları için yönlendirmeler yapabiliyor.
Aileler yoğun terapi programlarında olduklarından haftanın her günü devam edemiyorlar. Bu nedenle oyun gruplarımız haftada 1 veya 2 gün 3 aylık sürelerle devam ediyor. Şimdilik gruplarımıza yarım gün olarak kayıt alıyoruz. Gerekli olduğunda servis hizmeti de verebiliyoruz
Oyun oynamasına fırsat verdiğinizde oyunun yaşamımızın bir parçası olduğunu bildiğimizde her çocuk, her yetişkin, her birey oyun oynar. Oynamalıdır da.
Oyun gruplarına aileler alınmıyorlar. Ancak mutlaka ailelerle görüşüp çocuklarıyla oynayabilecekleri oyunlar hakkında bilgilendirmeler yapıyoruz. Bu dönem ailelere yönelik oyun konulu seminer ve atölye çalışmaları düzenlemeyi planlıyoruz. Özellikle oyun ve oyuncak seçimi, teknolojinin kullanımı konusunda ailelerimizin yönlendirilmeye ihtiyacı var.