Türkiye genelinde yüz binin üzerinde öğretmen atama bekliyor. Türk Eğitim-Sen’in verilerine göre 2020 yılında 81 ilde 80 bin 583 ücretli öğretmen görev yapıyor. İstanbul 20 bin 902 ile en yüksek ücretli öğretmen sayısına sahip il.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen kadrosunda açık bulunması halinde ders ücreti karşılığı sözleşme imzalayarak işe aldığı ve ders saatine göre ücretini belirlediği öğretmenler, hem kadrolu öğretmenlere göre düşük maaş alıyor hem de özlük haklarından faydalanamıyorlar.
Kadıköy’de görev yapan iki ücretli öğretmenle buluşup yaşadıkları sorunları ve çalışma sistemlerini sorduk. Nuray Demirel uzun yıllar ücretli öğretmenlik yapmış şimdi ise kendi atölyesinde kurslar veriyor. Halk eğitim merkezinde kurs veren A.S. ise adını açıklamak istemedi. Nuray Demirel kimya öğretmeni ama seramik kursu veriyor ve usta öğretici. A.S. ise atanamayan resim öğretmeni.
N.D: Halk eğitim merkezlerinde ya da okullarda ders saati süresine göre çalıştırılan öğretmen demek. Ama kadrolu öğretmene göre daha az maaş alır. Daha fazla çalışmak zorunda kalır. Tatillerden yararlanamaz.
DERS ÜCRETİ 18 LİRA
A.S: 2019 yılında saatlik ücret 16 liraydı. 2020 yılında 18 lira olduğu söylendi ama ben henüz 18 saat üzerinden maaş almadım.
A.S: Haftada en fazla 30 saat ders açılabiliyor. Ve her öğretmen aynı saat dilimiyle çalışamıyor.
A.S: Aynen öyle. Bana biri maaşımı sorduğunda söyleyemiyorum.
N.D: 90’lı yıllarda bir okulda kimya öğretmenliği yaptım. Sonrasında aralıklarla halk eğitimde ücretli öğretmenlik yaptım.
A.S: Ben 2015 yılından beri aralıklarla çalışıyorum.
Başvurular internet sitesinde e- devlet üzerinden yapılıyor. Nereye başvurmak istiyorsanız halk eğitim ya da okulu seçiyorsunuz. İstenen belgeler var onları yüklüyorsunuz. Daha önce çalıştığınız okul ya da kursların bilgilerini giriyorsunuz.
N.D: Evet her sene ya da her dönem. Yani 6 aylık bir kurssa bittikten sonra tekrar başvuruda bulunmanız gerekiyor.
A.S: İdareye bildiriyorsunuz. Kursiyerlerle iletişime geçiyorsunuz. Gelmiyorlarsa kurs kapanıyor.
“İNSANIN GÜCÜNE GİDİYOR”
A.S: (Gülüyor) Tabiî ki alamıyoruz bu sorulur mu?
N.D: Aynı zamanda kadrolu bir öğretmen geldiğinde de işinize son veriliyor.
N.D: Hayır değil. Daha doğrusu size angarya işler de yaptırıldığı için daha fazla çalışıyorsunuz. Ve özlük haklarınız yok. Bu insanın biraz gücüne gidiyor.
A.S: Verdiğimiz ders saatine göre. Mesela benim haftalık 24 ders saatim var. Haftada 3 gün gidiyorum ve haftada 3 günüm sigortalanıyor. Yani ayda 12 güne denk geliyor.
N.D: Pandemide çalışılmadı. Ben istisnayım benim atölyem var. Atölyem olduğu için küçük bir devlet desteği aldım. O ilaç gibi geldi.
A.S: Ben çok kötü duruma düştüm. Evdesiniz, bir geliriniz yok, işsizlik maaşına başvuramıyorsunuz.
A.S: Mili Eğitim Bakanlığı talimatıyla çıkışımız yapılmadı. Daha sonra arayıp “kurs verecek misiniz” diye sordular. Ben kursiyerleri aradım. Onlar da doğal olarak “hocam ne kursu pandemi var” dedi. Kurs veremediğimiz için kursu kapamak zorunda kaldım. Mart ayından sonra bana sadece bir kez maaş yattı.
A.S: Aynen öyle. O süre boyunca hiçbir şekilde devlet desteği almadım.
A.S: Köle gibi davranılmasından bıktım.
N.D: Köle gibi davranılmasından farklı olarak şunu eklemek istiyorum. Bu konuda Eğitim- Sen de yıllardır mücadele veriyor, Milli Eğitim’in onayıyla aynı eğitimi veren kişilere niye bu kadar uçurum var. Bunun tek belirleyicisi sınav mıdır? Aynı işi yapan insanların ücretleri eşitlenmeli.
A.S: Atama KPSS sınav sonucuna göre yapılıyor. Resim bölümü öğretmeniyim benden yüksek puan istemeleri çok saçma. Atama yapılırken en azından ücretli öğretmenlik yaptığımız süre ve deneyimlerimiz de değerlendirmeye alınmalı.