Emekli öğretmenler ‘hayatta kalmaya’ çalışıyor

Emekli öğretmenler üç yıl öncesine kadar tiyatroya ve sinemaya gidip, torunlarına hediyeler alıyorlardı. Bugün ise en ucuz gıda ürünlerinin arayışında ‘hayatta kalmaya’ çalışıyorlar

21 Kasım 2024 - 16:18

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 24 Kasım Öğretmenler Günü yurdun dört bir yanında çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Öğretmenlerimize çiçekler verilecek okullar süslenecek, konuşmalar yapılacak. Peki ya emekli öğretmenler? Onları düşününce, aklımıza bu günlerde hızla eriyen emekli maaşlarıyla nasıl geçindikleri sorusu geldi. Biz de onlarla konuştuk ve emekli olduklarından bugüne hayatlarının nasıl değiştiğini sorduk.

“EN UCUZUNU ALMA PEŞİNDEYİZ”

Kadıköy’de oturan ve 2017 yılında emekli olan sınıf öğretmeni Hüseyin Güler, “Benim eşim de emekli öğretmen. Deyim yerindeyse akşamüstüne doğru semt pazarlarına gidiyoruz, dolaşıyoruz ve en ucuz gıdaları almaya çalışıyoruz. Büyük marketlere de gidiyoruz; peynirin, yoğurdun en ucuzunu alma peşindeyiz.” dedi. Kıt kanaat geçindiklerini söyleyen Güler, “2017‘de de  aldığımız maaşla çok rahat geçinemiyorduk ama bugün koşullar çok daha zor. Örneğin pazarları gezmiyorduk, büyük marketlerden gidip alışverişimizi yapabiliyorduk ama şimdi pazarlarda en ucuzu nerde bulabiliriz diye uğraşıyoruz.” dedi.  2017 yılından bu yana maaşlarının erimesiyle artık yapamadıkları şeyler olduğunu belirten Güler, “Tatile gitmekten vazgeçtik, kendi arabamızla bir yere gitmekten vazgeçtik. Ya otobüsle gidiyoruz ya da gitmiyoruz. Artık aile görüşmeleri ortadan kalktı.” dedi. 

“SON BEŞ YILDIR ÜSTÜMÜZE KIYAFET ALMADIK”

Gebze’de yaşayan ve 2005 yılında emekli olan sınıf öğretmeni Cemil Yüksek, “Emekli olduğumda bana 750 bin TL bağlanmıştı. O zaman sıfır atılmamıştı. İlk maaşımla dört tane cumhuriyet altını almıştım. Bugünkü karşılığı 80 bin TL ediyor.” şeklinde konuştu. Geçen 20 yılda alım güçlerinin yerlerde olduğunun altını çizen Yüksek, “Emekli ikramiyemle bankadan 10 bin TL kredi çekerek ev aldım. Şimdi emekli olan ortalama 700 bin TL alıyor, bir oda bile alamaz.” dedi. Yüksek, “Üç yıl öncesine kadar sinemaya tiyatroya gitme, çocuklarımızla 2-3 ayda bir sayfiyede yemek yeme şansımız vardı. Bunların hiçbirini yapamıyoruz.” şeklinde konuştu. Evlerinin olmasına rağmen tek maaşın temel ihtiyaçlarına yetmediğini belirten Yüksek, “Son beş yıldır üstümüze kıyafet almadık. Ayakkabılarımızı tamir ettiriyoruz. 3 yıldır kendime bir şey almadım, sadece temel ihtiyaçlar.” dedi. Yüksek, “68 yaşındayım darbe, baskı, ekonomik kriz gördüm ama böyle kötü bir durum yaşamadım” şeklinde konuştu. 

“BU BİR ONUR SAVAŞI HALİNE GELDİ”

2017 yılında emekli olan ve kirada oturan kimya öğretmeni Esen Karaküçük, konuşmamızın başında 24 Kasım’ın 12 Eylül döneminde öğretmenler işkence görürken, toplumu kandırma politikası olarak atılmış bir gün olduğunu ve bugünü kabul etmeyerek dünya emekçilerinin 5 Ekim’de öğretmenler gününün kutlandığını ekledi. Karaküçük, “Emekli olduğum günden bu yana maaş hızla eridi. Temel ihtiyaçlar karşılanamaz hale geldi, yaşamak zor hale geldi. İnsanların yoksulluk, açlık ve barınma sorunu en temel sorunlardan biri.” dedi. Karaküçük, “Bu bir onur savaşı haline geldi. Onuruyla 25-30 yıl devlete hizmet etmiş pek çok insan yetiştirmiş, emek vermiş insanlar ne yazık ki torunlarına hediye alamaz hale geldi.” şeklinde konuştu. İnsanca yaşamanın lüks haline geldiğini vurgulayan Karaküçük, “Emekli olduğum günden beri çok şey değişti, bizi razı etmeye çalışıyorlar. Bu razı olmak değil, asla teslim olmayacağız. İster istemez, yaşamımızı kısar hale geldik. Her şeyden vazgeçtik diyebilirim.” dedi. Karaküçük, “Babam da emekli öğretmendi, edebiyat öğretmeni. Tek maaşla dört çocuk üniversite okudu. Biz hiç şeyden mahrum kalmadık, giydik, yedik, içtik, gezdik, mutlu çocuklar olduk. Eksik hissetmedik. Babamın emeklilik dönemi de rahattı. 2000’li yıllardan sonra hızla derin bir yoksulluğa terk edildi bu ülkenin insanları.” şeklinde konuştu. 

 

ARŞİV