Emekliler hesap yapmadan yaşamak istiyor

Açlığa, yoksulluğa mahkum edilen emekliler, hakları olan maaşı almak ve insanca yaşamak istiyor

05 Nisan 2024 - 09:28

Ekonomik sıkıntılar ve maaşlarının düşüklüğü emeklilerin yaşamını zorlaştırıyor. Maaş yetmediği için çalışmak zorunda kalıyor, eş, dost ve çocukların desteği ile ayakta durmaya çalışıyor.  Yıllarca verdiği emeğin karşılığını isteyen emekliler, “Bu maaşla yaşanmaz açlığa, sefalete hayır. İnsanca yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz,” diyerek yurt genelinde eylem yapıyor, seslerini duyurmaya çalışıyor. 

Biz de emeklilerinin sesine ses olmak için sayfamızı açtık, onların duygu ve düşüncelerine yer verdik. 

Artvinli Ayşe Yılmaz, 27 yıldır İstanbul’da yaşıyor. 2010 yılında eşini kaybeden Yılmaz, oğlu, ablası ve yeğenleri ile birlikte Üsküdar’da yaşıyor. Kadıköy’de bir kitap kafede çalışan Ayşe Yılmaz, ‘Emekliyim ama emekli parası yetmediği için çalışmaya devam ediyorum.’ diyerek şöyle devam etti: “Geçimimi sağlayamadığım için ablam ile birlikte yaşıyorum. Çünkü tek başıma oğlumla eve çıkma durumum yok. Ablamın da eşi vefat etti.  O da emekli ama çalışmaya devam ediyor. Onun da iki kızı var. İki kardeş çocuklarımızla birlikte yaşıyoruz. Bazen ‘Biz ne yapacağız. Artık çalışmak istemiyoruz.’ diyoruz. İkimizi de çalışmak zorunda olmak çok yoruyor.”

“HER ŞEYİN HESABINI YAPIYORUZ”

Yılmaz, “Oğlum şu an üniversite sınavına hazırlanıyor. İstanbul’u kazanmasını istiyorum. Şehir dışında okutmak zor. Burada evde kalır, yemeğini yer. İki yıldır memlekete gidemiyoruz. İhtiyaçları düşününce yerimizden hareket edemiyoruz. Bazen oğlumu da ‘paranı nasıl bitirdin’ diye sorguluyorum. Sonra da bunu neden yapıyorum diyorum. Bunu yapmak zorunda bıraktılar bizi. İnsani yaşam koşullarında bir maaş hakkımız. Markete gittiğimde iyi bir peynir almak istiyorum. Ayda bir et alıyoruz. Onu da ikiye bölüyoruz. Köfte yaparken içine bol ekmek koyuyoruz. Her şeyin hesabını yapıyoruz. Artık hesap yapmadan yaşamak istiyoruz. Yorgunluk ve tükenmişlik var. Emeklilere yılda bir kere 2 ya da 3 gün tatil yapmaları için prim verilmeli.” diyerek isteklerini ve taleplerini dile getirdi. 

Ataşehir İlçesi’ne bağlı Mustafa Kemal Mahallesi’nde oturan Çetin Büyüktaş, “8 yıldır emekliyim. Aileden kalma evimde tek başıma yaşıyorum. O yüzden kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü kirada değilim. Kirada olsaydım karşılayamazdım korkunç olurdu. İkinci bir işte çalışmam gerekirdi. İnsanlar, ücretsiz toplu taşıma da olmasa evlerinden bile çıkamayacak durumda. Çoğu emekli çocuklarının ve ailelerinin desteği ile ayakta. Sağlık sorunlarımız oluyor. Devlet hastanelerine randevu alamıyoruz. Özel hastanelere de gidemiyoruz. Toplumun temel olarak yaşadığı sorunları biz de daha derinden yaşıyoruz.” dedi. 

Büyüktaş, “Ekonomik sorunlar psikolojiyi de çok etkiliyor. Toplumda ‘iş göremez’ diye bir bakış açısı var. Toplu taşımaya bindiğinizde onu daha çok hissediyorsunuz. Emeklilerin kendini iyi hissetmesi için evden çıkması gerekiyor. Onun için sosyal merkezlerin kurulması gerekiyor.” dedi.  

“HAKKIM OLANI İSTİYORUM”

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’ndan (TCDD) 2005 yılında emekli olan Sani Gürocak, “Bu hayat pahalılığında en büyük sorun geçinmek. Markette bir aldığınızı bir daha aynı fiyata alamıyorsunuz. Fiyatlar birbirini tutmuyor. Ev kendimin. Eşim de emekli. Ona rağmen zorlanıyoruz. İstediğimiz harcamayı yapamıyoruz. Evimiz olmasa bu şartlarda geçinmemiz mümkün değil. Makine mühendisiyim. Şu anda bazı şirketlere danışmanlık yapıyorum. Çalışıyorum ama istediğim için değil ihtiyaç olduğu için. Yoksa neden danışmanlık hizmeti vereyim. Çalışmaz dinlenirdik. Benden 30 yıl boyunca para kesildi. Benden kesilen emeğimin karşılığını, hakkım olanı istiyorum.” diye konuştu.

“KİRADA OLSAYDIK GEÇİNEMEZDİK”

“İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan 2009 yılında emekli oldum. Eşim de emekli. İki maaş olmasına rağmen kirada olsaydık geçinemezdik.” diyen Yusuf Yılmaz, şöyle devam ediyor: “Dışarıda sosyal yaşantımız ve tatilimiz yok. Daha önce dışarda yemeğe giderdik. Şimdi ise çok zor. Pazarda ve marketlerde fiyat araştırması yaparak alışveriş yapıyoruz. Kılı kırk yarıyoruz. İki maaşımız ve evimiz olmasaydı yanmıştık. Geçinemezdik. Mecburen Trabzon’daki dede evine gidecektik. Kirada olana da çocukları ve akrabaları yardımcı oluyor. Memleketine giden de oluyor. Büyük şehir çok zor.”

 

 

ARŞİV