Eski İstanbullu suya nasıl ulaşırdı?

​Su sıkıntısı yaşadığımız şu günlerde, geçmişte de sınırlı su temini imkanına sahip bir imparatorluk başkenti olan İstanbul’un suya ulaşma öyküsünü günümüz insanına anlatan akademisyen Kerim Altuğ, “İstanbul’un geçmişi, geleceği de aydınlatıyor. Gelecekte yağmur suyu hasadı ön plana çıkacaktır. Artık yeni binalarda apartman sarnıçları söz konusu olacak belki.” dedi

29 Kasım 2023 - 14:13

Marmara Mimarlık Günleri serisi, 15 Kasım, Çarşamba akşamı Tasarım Atölyesi Kadıköy’de başladı. Açılışta konuşan mimar Levent Arıdağ, “Marmara Mimarlık Günleri'nin amacı; yaratıcı düşünce ve pratikler için, farklı disiplinleri bir araya getirmek ve fikir alış-verişinde bulunarak mimarlık ortamına katkı sağlamak. İçinde yaşadığımız sorunlara mimari açıdan, farklı bir gözle bakmak, farklı çözüm önerilerini tartışmak üzere ayda bir kere Çarşamba günleri biraraya geleceğiz.” dedi. 

Marmara Mimarlık Günleri ilk etkinliğinde konuk, arkeolog ve mimarlık tarihçisi Dr. Kerim Altuğ oldu. Doktora konusu Bizans sarnıçları olan Altuğ, “Bizans Dönemi'nde İstanbul'un Su Yönetimi: İsale Hatları ve Sarnıçlar” başlıklı bir sunum yaptı. Su sıkıntısı yaşadığımız şu günlerde, geçmişte de sınırlı su temini imkanına sahip İstanbul’un suya ulaşma öyküsünü anlatan Altuğ, “Olağanüstü mühendislik başarısı örnekleri olan Bizans dönemi sarnıç ve su kemerleri, günümüz kentlilerine bir imparatorluk başkentine su teminini sağlayan önemli veriler olarak hala varlıklarını koruyorlar.” ifadesini kullandı.

KHALKEDON TAŞLARIYLA VALENS KEMERİ

İstanbul’da Tarihi Yarımada’nın geçmişte de su açısından elverişsiz olduğunu, tatlı su olarak kuyu suları ve biriktirme suları kullanıldığını söyleyen Dr. Altuğ, ilk isale hatlarının M.S. 2. yüzyılda inşa edilmesiyle birlikte Belgrad Ormanı’ndan kent içine su aktarıldığını kaydetti. O zamandan sonra şehirde yapılan diğer isale hatları ve su kemerleriyle ilgili detaylı bilgiler veren Kerim Altuğ, şehir içindeki en eski su kemerinin Fatih’teki Bozdoğan Kemeri (Valens) olduğunu, hatta bu kemerin inşasında Khalkedon (Kadıköy) surlarının sökülüp kullanıldığı söylentisini aktardı. (Bir başka söylenceye göre de; Roma İmparatoru Valens’e karşı ayaklanan Procopius kenti ele geçirip yerleşince, imparator önce kente saldırıp ele geçirmiş sonra da Khalkedon’u cezalandırmak için surlarını yıktırmış ve bu surların taşları ile Valens Su Yolu’nu yaptırmış.)

(Tarihi Antik Roma Dönemi'ne kadar uzanan Kurşunlugerme Su Kemeri, yüzyıllar boyunca İstanbul'a su taşıyan kemerlerden biri olmuş.)

Dr. Altuğ, “Bu su yollarına büyük önem verilirdi o zamanlar. Kanunnamede yer alan bir hükme göre, eğer bir çiftlik sahibi suyu kendi çitliğine doğru yönlendirirse, ceza olarak tüm malvarlığı hazineye devredilirdi. Ayrıca su yollarının yakınında hayvan otlatma yasaktı, yapılaşma olmazdı, hatta ağaç dikmek bile yasaktı. Bu su yollarının bakımı da çok mühimdi. Bu bakımın kesintisiz olması için bakım görevlileri ellerinde özel bir mühür taşırdı ki bir başkası onlara başka iş vermesin, sadece su yollarıyla ilgilensinler. Bu görevlilerden biri ölünce de iş aksamasın diye hemen yerine bir başkası ikame edilirdi.” dedi.
(Bizans Konstantinopolis’inin su tedarik sistemi haritası (görsel, https://istanbultarihi.ist adresinden alınmıştır)

200 SARNIÇ VAR

Altuğ, bugün İstanbul genelinde varlığı bilinen 200 sarnıç olduğunu ancak geçmişte binlercesinin bulunduğunu belirterek, “Antik Romalılar sarnıç inşasında oldukça bilge ve yetkindiler. Sismik hareketleri düşünerek, depreme karşı dayanıklı inşa etmişler sarnıçları.” yorumunu yaptı.

APARTMAN SARNIÇLARI

Sunumun sonunda katılımcılardan gelen soruları da yanıtlayan Dr. Kerim Altuğ, eski Kadıköy’de su ihtiyacının nasıl karşılandığına dair bir soruya, şu yanıtı verdi:

“Khalkedon’un arkeolojisine dair bilgiler yakın tarihe kadar oldukça sınırlıydı. Kadıköy’ün prehistoryasına ilişkin bilgilerimiz var. Mesela Fikirtepe Höyüğü bilinirdi ki o da kentsel dönüşümden sonra yok oldu maalesef. 1960’lardan itibaren Hasanpaşa Gazhane’sine uzanan bölümün Roma Nekropolü olduğu, Altıyol’daki lahitler gibi bilinen konular var. Haydarpaşa Garı’ndaki kazılar sayesinde buranın antik dönem ve Bizans dönemine dair arkeolojisi hakkındaki bilgilerimiz son derece arttı. Bu bilgiler henüz akademik yayın halini almadığı için şuan net bir şey söyleyemiyorum ancak şunu diyebilirim ki Khalkedon’da ciddi bir kentsel geçmiş olduğu anlaşıldı. Bugüne dek bu yaka hep geçiştirilmişti. Karşıda Bizans varken burası pek önemsenmezdi. Şimdilerde Kadıköy’deki kentsel dönüşüm çalışmaları esnasında da bazı apartmanların altında ilginç bulgulara rastlıyoruz. Yakın zamanda su ile ilgili beni en çok etkileyen ilginç bilgiler Fenerbahçe-Kalamış civarından geldi. Marinanın arka tarafında kentsel dönüşümle yıkılan apartmanların bazılarının altlarında tonozlu galeriler gibi ilginç yapılar ortaya çıktı. Hatta mesela bir apartmanın zeminden devasa bir sarnıç bulundu. Mahalle sakinleri kentlilik bilincine sahip kişiler oldukları için orası koruma altına alındı. Su sorunun çözümünde kentsel dönüşüm alternatif yaratabilir. Gelecekte yağmur suyu hasadı ön plana çıkacaktır. Artık yeni binalarda apartman sarnıçları söz konusu olacak belki. İstanbul’un geçmişi, geleceğe de yol gösteriyor.”

 FENERBAHÇE VE MODA’DA SARNIÇ 

2019’da Moda’daki bir inşaat hafriyatında arkeolojik kalıntılara rastlanmıştı. Roma dönemine ait olduğu düşünülen sarnıç, bir vatandaşın ihbarı sonucu koruma altına alınmıştı. 2018’de de Acıbadem’de iki ayrı inşaat alanında hem lahit hem de Roma dönemine ait duvarlar açığa çıkarılmıştı. 2016’da ise Fenerbahçe’de bir inşaatın temel kazısında Roma ve Bizans dönemine ait sarnıç kalıntıları bulunmuştu. 

 ACIBADEM’İN SU TERAZİSİ

Su dağıtım şebekeleri üzerinde basıncı ayarlayan su terazilerine İstanbul'un pek çok semtinde rastlanıyor. Ayakta kalan nadir yapılardan olan Acıbadem Su Terazisi, Kadıköy eski su yolları üzerinde yer aldığı sanılan Depolu Su Terazisi olarak biliniyor. Yaklaşık 4x5 metre boyutunda dörtgen şeklinde ve yaklaşık 12 metre yüksekliğindeki bu terazinin, üstünde kemerli bir yapı içinde 10-12 m3 hacminde deposu bulunuyor. Yapı tarzı ve hidrolik fonksiyonu açısından İstanbul’daki diğer su terazilerine benzemeyen bu terazinin, antik Khalkedon döneminden kalmış olabileceği tahmin ediliyor. Antik çağda Kayışdağından Kadıköy’e gelen su yolları konusunda bir araştırma bulunmamasına karşın, kente gelen su yollarının Altıyol’dan kente girdiği varsayılıyor. Bu terazi, 2013’te Kadıköy Belediyesi’nce restore edildi.

 


ARŞİV