Simge KANSU
Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüsünün ülkemizde de görülmesinin ardından hızla önlemler alınmaya başlandı. Alınan tedbirler çerçevesinde 16 Mart itibariyle eğitime ara veren okullar, 23 Mart Pazartesi günü uzaktan eğitime başladı. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencileri için TRT-EBA TV ile Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden uzaktan eğitim kapsamında ilk dersler verildi. Üniversite öğrencileri için de Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından uzaktan eğitim kapasitesine sahip olan bütün üniversitelerde dijital imkanlar ile uzaktan eğitim süreci başlatıldı. Uzaktan eğitime başlayan İstanbul Üniversitesi öğrencileri, süreçle ilgili düşüncelerini Gazete Kadıköy ile paylaştı.
“DİKKATİMİZ KOLAY DAĞILIYOR”
Büşra Toprakyiğit: Bu sisteme aşina değiliz, yüz yüze eğitimde bile derse yeterince adapte olamıyoruz. Dikkatimiz kolay dağılıyor. Bunun haricinde blok dersler de cabası tabii ki. Gün içinde hangi hocamız içerik girdi, bunlardan nasıl faydalanabiliriz diye gözümü telefondan ayıramadım.
Dizüstü bilgisayarım, kaldığım KYK yurdunda kaldı. Telefondan da materyallere kolayca ulaşamıyorum. Nereye kadar sürecek bilinmez…
“ÇOK SIKINTI OLACAK”
Yağız Hodaman: Bence insan sağlığı açısından yararlı bir karar ama her okul bir değil. Bazı okullarda devamsızlık zorunluluğu yok bu yüzden öğrenciler sadece sınav döneminde okula gidiyorlar ve bu eğitimde istikrarsızlığa yol açıyor. Bu durum hocaları da etkiliyor. Onlar da bazı derslere girmiyor ne yazık ki.
Her okulun online sisteminin aynı olacağından şüpheliyim. Bu sisteme katılım sağlanır ama yeterli olacağını sanmıyorum. Bazı evlerde internet olmayabilir, temel internet altyapısı çökebilir. Bu yüzden çok sıkıntı çekileceğini düşünüyorum.
“AMFİYİ ÖZLEYECEĞİZ”
Deniz Zeybek: Gazetecilik bölümünü örgün okurken aynı zamanda uzaktan öğretim olarak Adalet okuyorum. Böyle bir sisteme karşı yabancı değilim, çok yeterli gördüğüm söylenemezdi fakat durum şu an farklı.
Virüs dolayısıyla sürekli evde olduğumuz/olacağımız için ders çalışmak istemeyenler, kendini buna mecbur hissedip de o sistemin başında kendilerini bulacaklardır yani illa ki katılım göstereceklerini düşünüyorum. Elbette ki fakülte, amfi hayatını bu süreç içinde özleyeceğiz fakat derslerden geri kalmamamız için böyle bir gelişme de şarttı. Yarar sağlayıp sağlamayacağını da süreç sonunda göreceğiz.
“ODAKLANMA PROBLEMİ YAŞIYORUM”
Mahir Halisdemir: Ben uzaktan eğitimin sağlıklı işlediğini, bu süreçte de işleyeceğini düşünmüyorum. Çünkü üniversitede her ne kadar sağlıklı götürülebildiği tartışmalı olsa da öğrencilerin ve akademisyenlerin doğrudan yüz yüze etkileşiminin olduğu bir süreçten bambaşka bir sürece geçmiş olduk. Bu birincisi adaptasyon sorunu yaratacak bizler açısından. Ders notları ya da materyallerin dijital ortama aktarılmış olması yüz yüze eğitimin yarattığı etkileşimi sağlayamaz düşüncesindeyim. İkincisi öğrencilerin birarada olduğu sosyal yaşam alanlarından ve birbirlerinden uzak kalmak zorunda olması da manevi anlamda olumsuz bir etki yarattı. Kendi açımdan bu süreci lehime çevireceğimi düşünürken yani kitaplarımı okuyabileceğim, verimli çalışmalar üretebileceğim bir zaman dilimi yaratabilirim diye düşünürken aklım acaba salgını nasıl atlatacağız düşüncesine gidiyor, odaklanma problemi yaşıyorum. Birçok öğrencinin verimli ders çalışabildiğini de düşünmüyorum.