Lise son sınıf biyoloji dersi müfredatından “Hayatın Başlangıcı ve Evrim” ünitesinin çıkartılmasından sonar başlayan tartışmalar geçtiğimiz aylarda Türkiye gündemini epey meşgul etmiş, ilahiyatçılardan, bilim insanlarına; başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş’a kadar birçok kişi, konuyla ilgili farklı açıklamalarda bulunmuşlardı. Bilime ve evrim teorisine bakışa dair Türkiye’de birbirinden çok farklı yaklaşımların olduğunu gözler önüne seren tartışmalardan sonra, hayatını evrimi anlamaya ve anlatmaya adamış biri; Çağrı Mert Bakırcı’yı Barış Manço Kültür Merkezi’nde imza gününde yakaladık. Evrim teorisini, müfredat tartışmalarını ve Türkiye’nin en popüler bilim platformlarından Evrim Ağacı’nı konuştuk.
AĞACIN TOHUMLARI ODTÜ’DE ATILDI
ODTÜ Makina Mühendisliği’nde okurken, birkaç arkadaşımla kurduğum ODTÜ Makina ve İnovasyon Topluluğu’nu sürdürmeye çalışırken, bir yandan da sürekli evrimsel biyoloji üzerine araştırmalar yürütüyordum. 5 Kasım 2010 tarihinde, ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu altında, 2-3 arkadaş Evrim Ağacı’nı kurduk. Sadece birkaç hafta içinde onlarca kişiyle birlikte bölümde evrim ve biyoloji üzerine dersler vermeye, kendimizi ve ekibimizi akademik düzeyde bilgilendirmeye, fikir alışverişleri yapmaya, konu anlatımlarına başladık. Herkes donanımlı ve ilgili olduğu için, birbirimizle sınırlı kalmak istemedik ve bir Facebook sayfası kurduk. Böylece Türkiye’ye açılma serüvenimiz de başlamış oldu. Evrim Ağacı çatısı altında binlerce popüler bilim makalesi yayınladık, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen popüler bilim siteleri arasına girdik. Türkiye’den çıkıp da Avrupa Evrimsel Biyoloji Cemiyeti’nden iki ayrı proje için destek almayı başaran ilk amatör bilim oluşumu olmayı ve bu cemiyet tarafından “kaliteli bilim içeriği üreticisi” unvanını almayı başardık. Hala onlarca yazar, çeviri ve birçok projeyle yolumuza devam ediyoruz.
Bilimin her dalında araştırmalar yürüten birçok kişinin katkısıyla sürdürülen bir proje olduğunu söyleyebilirim. İçimizde lisans, lisansüstü ve akademik seviyelerde olan biyologlar, fizikçiler, mühendisler, jeologlar, hekimler bulunuyor. Hatta profesörlerimiz de kimi zaman halka iletmek istedikleri bilimsel metinlerini Evrim Ağacı aracılığıyla duyurmayı tercih ediyorlar. Bu bakımdan, Evrim Ağacı’nın, ülkemizde gelişen modern bilimin güvenilir bir kalesi olduğunu söyleyebilirim. Öte yandan Evrim Ağacı, katkı sağlamak isteyen herkesin katılabileceği dev bir bilimsever ağı aslında. Bu bakımdan diğer oluşumlardan birazcık ayrılıyor. Bize herkes, her an yeni içerikler üretip gönderebiliyorlar. Biz de, belli kurallara tabi olmak kaydıyla, bu içerikleri yayınlıyoruz. Çok geniş bir erişim ağına sahip olduğumuz için, bilimseverler kendi içeriklerinin ilgi görmesinden ve okunmasından memnun oluyorlar. Böylece birçok yazarımız, Evrim Ağacı için elinden geldiğince yazmaya devam ediyor.
“YARATILIŞÇILIK İNANÇ, EVRİM İSE GERÇEKTİR”
Bu çok yanlış bir inanç. Elbette din dediğimiz çok karmaşık ve geniş bir yapı. Yoruma çok açık olan bir konu. Bu nedenle aynı din içerisinde binlerce alt grup bulmak mümkün. Dolayısıyla aynı dine mensup olsalar da, kiminin din yorumu modern bilimle daha örtüşüktür; kimininki ise değildir. Dolayısıyla eğer ki iddia edildiği gibi evrimle din arasında bir çelişki varsa, bu çelişki en nihayetinde kişinin kendi içinde çözmesi gereken bir çelişki. Nihayetinde tanrı günümüzde kanıtlayabildiğimiz bir şey değil. Vardır veya yoktur. Bilimsel olarak bunu bilmiyoruz. Evrim ise bilimsel bir gerçektir. Evrim, din veya Tanrı ile ilgili doğrudan bir yargıya varmamızı sağlayacak bir bilimsel gerçek değil. Kütleçekimi gibi sıradan bir doğa yasası. Kütleçekimi bir yaratıcının varlığı ile ilgili bize ne kadar bilgi veriyorsa, evrim de o kadar bilgi veriyor. Evrim, canlılığın kademeli bir şekilde, daha basit yapılı formlardan evrimleştiğini ispatlıyor, evet. Ancak Tanrı inancı olan birçok dindar için bu hiç sorun değil: Kütleçekimi gibi diğer tüm yasaları yarattığı gibi, evrimi de yaratılışın bir aracı olarak yaratmış olabilir Tanrı. Bitti gitti. Hatta kutsal kitaplarda bu görüşe dayanak bulan din profesörleri de bulunuyor.
“ EVRİM HİÇ BİR ZAMAN ANLATILMADI”
Türkiye’de zaten evrim öğretilmiyordu, hiç bir zaman öğretilmedi. Yapılanın pratik olarak sembolik bir hareketten öteye geçmediğini düşünüyorum. Kaldırılmasa neyi görüyorlardı çocuklar, şimdi neyi göremeyecekler diye baktığımızda; 12.sınıfın son konusu olarak eklendiği bir üniteden bahsediyoruz. Yani insanların üniversite sınavına hazırlandığı, okula gitmedikleri bir dönemde görülüyordu. Eğitim müfredatının baştan gözden geçirilmesi gerekiyor çünkü evrim biyolojide son konu olarak öğretilmez, ilk olarak öğretilir. Evrimi anlatmadan biyolojiyi anlatamazsınız çünkü zaten konuların temelinde, konuları birbirine bağlayan şey evrim. Onlara bir balığın anatomisine bakıp, insan anatomisine dair neredeyse her şeyi öğrenebileceğimizi göstermek bir çocuğun ufkunu açan bir şey olacak, merak edecek. Öyle ki şu anki müfredatla insanlarda neden beş parmak olduğunu anlatmanın yöntemi yok.
Evrim tür çeşitliliğinin nasıl var olduğunu açıklayan bir doğa yasası olduğu için, bununla ilgili alternatif tüm fikirler safsata kategorisine sokulabilir. Bunlardan biri yaratılışçılık mesela. Yaratılışçılık içinde üretilen bütün argümanlar sahte bilimsel argümanlar. Bu konuda en popüleri “Evrim vardır ama bir süper güç tarafından kontrol edilmektedir.” Bunun piramitleri uzaylılar yaptı iddiasından farklı bir yanı yoktur. Zaten söyleyiş biçimleri de aynı.
Evrimle ilgili doğru bilinen yanlışlara geldiğimizde ise türlerin kendi ihtiyaçları ve kendi istekleri doğrultusunda gelişip değişebileceklerine yönelik bir inanç var mesela. Bu çok yanlış. Çünkü insan beyni illa kontrol eden bir şey istiyor. Dolayısıyla bir türün kanada ihtiyacı oldu hop kanatları çıktı gibi bir durum söz konusu değil. Popülasyonlar içierisinde çeşitililik mevcut. Bu çeşitlilik içerisinde değişen çevre şartlarına en uygun olan kombinasyonlar seçilip daha kolay hayatta kalıp daha çok üredikleri için onlara benzer bireyler daha çok oluşuyor. Böylelikle kademeli bir şekilde türler değişiyorlar.