“Felsefeciler susmamalı”

Felsefeci Dr. Ufuk Yaltıraklı, “Ülkenin içinde bulunduğu şu koşullarda, felsefecilerin susma lüksü yok” diyor

07 Mart 2017 - 14:24

Felsefeci ve terapist Dr. Ufuk Yaltıraklı… Felsefeyi akademik dilden arındırarak anlattığı seminerler büyük ilgi görüyor. 10 yıldır Almanya’da organize ettiği felsefe toplantılarının benzerlerini bir süredir de Kadıköy’de düzenliyor. Biz de, 35 yıldır Berlin’de yaşayan Dr. Yaltıraklı ile bir Türkiye ziyaretinde Kadıköy’de görüştük. Felsefe etkinliklerine sık sık ev sahipliği yapan Kadıköy Belediyesi Tarih Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) buluştuğumuz Ufuk Yaltıraklı, İstanbul Üniversitesi’nde felsefe, psikoloji ve sosyoloji okumuş bir isim. Berlin’deki Freie Universiteat’ta doktora seminerlerine katılmış, tezini İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde verdikten sonra Berlin’e dönerek, iki büyük üniversitede yıllarca dersler vermiş. Ardından Nürnberg-Erlangen Friedrich-Alexander Üniversitesi’nde 5 yıl çalıştıktan sonra Berlin’in saygın enstitülerinden olan Institut für Systemische Impulse und Ausbildung’da psikoterapi eğitimi almış. Şimdilerde Berlin’de çeşitli kurumların Alman halkına ücretsiz sunduğu terapi seanslarında terapist olarak görev yapıyor, üniversitelerde dersler veriyor.

“FELSEFE HERKES İÇİN ELZEM”

İlkbaharda seminerler vermek üzere yine Kadıköy’e gelmeye hazırlanan, hatta Kadıköy Belediyesi’nin Haziran’da Haydarpaşa Garın’nda düzenleyeceği Kitap Günleri’ne de katılması planlanan Yaltıraklı ile felsefe temalı röportajımıza en temel soru ile başlayıp, Felsefe nedir sizce?” diye soruyoruz. Yanıtlıyor; “İnsanın insan olduğunu fark etmesi için gerekli olan bir düşünce, sorgulama sitemi. İlaç gibi, besin gibi… Siz eğer beyninizi kendi kişisel sorunlarınız dışında dünya meseleleriyle ilgilendirmezseniz, günün birinde depresyona düşersiniz. Çünkü hep kendinize uğraşmışsınızdır. “

‘Soru sorma, yanıtlar arama’ bilimi olarak tanımlanabilecek felsefen aldığımız ilhamla Ufuk hocaya bu kez de “Felsefe neye yarar?” sorusunu yöneltiyoruz. Felsefeyle ilgilenen kişinin bir arkadaşıyla dertleşmeye yahut terapiye gitme ihtiyacının kalmayacağını söylüyor.  Felsefenin insana bunalımlı günlerinde yardım edeceğine inanan Ufuk Yaltıraklı, “Geçenlerde bir arkadaş, depresyona girecek gibiyken ünlü Alman filozof Nietzsche’nin 3 kitabını okuyup, tüm dertlerini unuttuğunu söylemişti. Anlatmak istediğim bu işte. O kitaplar, filozofların o sözleri sizi öyle bir alıp götürüyor ki sizin o büyük olarak gördüğünüz sorunların, depresyona düşürecek konuların aslında ne kadar da önemsiz olduğunu gösteriyor” diyor.

 “Kendi sorunlarınızın dışına çıkmak istiyorsanız felsefeyle uğraşın” çağrısını yapan Yaltıraklı, “Bu sadece sorunlarınızdan kaçmak da değil.  Kişiliğinizi geliştirmekle de alakalı. Felsefe, dünyaya bakış açınızı değiştirir. Eğitimden, sistemden, toplumdan gelen o şabloncu anlayışı sorgulamaya başlarsınız. ‘Benim gibi olmayan başka düşünce tarzları da varmış.  Biraz daha esnek olabilir miyim?’ diye kendinize sorarsınız mesela. Yani felsefe kendinizle uğraşmanızı sağlar ama depresyona sokarak değil, bilakis depresyondan çıkararak. Felsefe insanı sürekli ileriye taşıyan bir etkinlik, bir lüks değil, herkes için elzem…” diye konuşuyor.

BERLİN-KADIKÖY FELSEFE HATTI

Dr. Yaltıraklı,  10 yıldır Berlin’de ‘Felsefe Akşamları” adlı seminerler dizisi düzenliyor. Oradaki Türkiyeli topluma yönelik olarak Türkçe yapılan bu halka açık toplantılarda, kimi zaman kendisi kimi zaman ise başka hocalar felsefe anlatıyor. Bu etkinlik serisi aslında 10 yıl önce Ufuk hoca ve felsefeci bir grup arkadaşının kendi aralarındaki küçük bir felsefe buluşması olarak başlamış, halkın yoğun ilgi gösterdiği seri toplantılara dönüşmüş. Yaltıraklı  bu ilginin temelinde ‘felsefeyi herkesin anlayabileceği şekilde anlatmak’ olduğunu söylüyor. Zira kendi, diğer akademisyenlerden farklı olarak felsefeyi halka yönelik, anlaşılması kolay bir şekilde anlatıyor. Toplantılarına katılan, ‘Türkçe bilen herkes’ felsefeyi anlayabilir. Zaten bu, onun için en önemli kıstas. Toplantıların ardından katılımcıların ‘Hocam çok sade anlattınız, felsefeyi bu kadar anlayabileceğimizi hiç düşünmemiştik’ demeleri, onun bu işte başarılı olduğunun kendince bir kanıtı. Zira Yaltıraklı’nın amacı felsefeyi sevdirmek…

Berlin’indeki bu toplantıların benzeri, yaklaşık iki yıldır Kadıköy’de de yapılıyor. TESAK, Barış Manço Kültür Merkezi gibi mekânlarda felsefe anlatan Ufuk Yaltıraklı, “Salon tıklım tıklım dolu oluyor. Ben ünlü biri değilim. O halde insanlar neden geliyor? Demek ki anlatım tarzımı beğeniyorlar” yorumunu yapıyor.

TOPLUM İÇİN FELSEFE

Peki ya felsefenin toplumsal boyutu nedir? Krizli dönemlerde felsefenin önemi neye denk düşüyor? Ufuk Yaltıraklı anlatıyor; “Aslında tam da bu tür dönemlerde felsefe gerekli. Türkiye’de, demokrasi, laiklik gibi kazanımların tehlikeye düştüğü bugünlerde, felsefeciler susup oturmamalı. Susulacak bir dönemde değiliz. Böyle durumlarda felsefenin görevi bir kez daha otaya çıkıyor. Benim bu sözüme karşı çıkıp da ‘Felsefe bir bilimdir, bilimin görevi olmaz’ diyenler olabilir. Tamam, Avrupa’da yaşıyorsan dediğin doğru ama sen öyle bir ülkede yaşıyorsun ki günün birinde o bilimi üretemeyeceğin koşullar bekliyor seni maalesef. En azından onu düşünüp, o koşullara karşı bir tavır almak gerek. Her felsefecinin, her sanatçının ve dahi her aklı başında her bilim insanının tavır alması gerek. ‘Aman başıma bir şey gelmesin’ diye susanlar var. Susulacak vakit yok artık. Yarın sadece senin değil herkesin başına bir şey gelecek. Konuşmak lazım, o korkunun kırılması lazım. Hiç değilse konuştuğu için içeri alınanlara saygı ve destek için konuşmalıyız…”

Bu görüşleri savunan biri olarak bizzat kendisi de bu nedenle Berlin’den kalkıp Türkiye’ye gelerek felsefe anlatıyor insanlara. Bunu da şöyle açılıyor Yaltıraklı; “Biz Almanya’da kendi aramızda ‘Ne olacak bu Türkiye’nin hali’ diye konuşuyoruz, etkinlikler düzenliyoruz ama buraya gelmek lazım. Fark ettim ki Türkiye’de insanlar felsefeye de, konuşmaya da aç. Düzenlediğimiz toplantılarda önce kimse çıkıp da konuşmaya cesaret edemiyor ama sonra herkesin söyleyecek bir sözü oluyor.”  Tam da bu süreçte Kadıköy Belediyesi’nin felsefe toplantıları düzenlemesinden duyduğu memnuniyeti vurgulayan Yaltıraklı, “Türkiye’nin felsefecilerine konuşma fırsatı veriliyor. Ülkenin şu andaki koşullarını düşününce çok ileri sıçramış bir adım bu. Böyle bir iş önünde şapka çıkarmak lazım, tebrik ederim” ifadesini kullanıyor.

“FELSEFE, AŞKA YOL GÖSTERİR”

Seminerlerinde romantizm, aşk, arzu gibi konuları da işleyen Dr. Ufuk Yaltıraklı’nın aşk ve felsefe ilişkisine dair görüşleri şöyle;

 ♥ Aşk ciddi bir konu.  Az önce insanın kendisini anlaması için felsefe gerekir dedim ya, insanın aşkın gerçekten ne olduğunu anlaması için de felsefe gerekli. 2500 yıllık felsefe tarihine bakın, Platon’dan günümüze dek büyük felsefeciler hep bu konuya değinmiştir. Bu konuya bu kadar kafa yormuş değerli isimler varken, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek var mı? Bu insanların yazdıklarını okumak lazım.

 ♥ Bizim aşk anlayışımız, aile, okul, gelenekler gibi bir sistemden geliyor. Daha doğrusu şöyle diyeyim; kadın da erkek de, erkek egemen anlayışın aşk tanımını kabul etmiş, bilinçli ya da bilinçsiz. İnsan aşk anlayışını da sorgulamalı. ‘Ben bu toplumun bir ürünüysem, aşka bakışımda sakatlıklar var mı?’ diye sormak gerek. Bu sorgulamayı da nasıl yapacak? Elbette ki felsefeyle, edebiyatla, sanatla. Felsefe yol gösterir. Yani aşkı anlamak için de felsefeye gerek var.


ARŞİV