Okurlarımız bilirler Hasanpaşa Gazhanesi yıllardır gazetemizin gündemindedir. Cumhuriyet’ten bile eski olan bu endüstri mirasını pek çok kez türlü vesilelerle sayfalarımıza taşıdık. Bu haberlerin son 13 yılında ise benim imzam var; zira ben de gazhanenin mahallesi Hasanpaşa’nın bir sakiniyim. Gazhaneyle ilgili pek çok haber yaptım ama Sevgi Büyükşahan’ın adını hiç duymamıştım. Ta ki geçenlerde Gazhane Çevre Gönüllüleri’nin gazhanede düzenlediği şenliğin çağrısını okuyana dek. Metinde, “… mahallenin bakkalı Sevgi Büyükşahan’ın başlattığı imza kampanyası ile mahalleliyi bir araya getirdi. Bu endüstri mirası, 29 yıl boyunca bu mirasın “gaz soluyan” emekçilerinin çoğunluğu oluşturduğu mahallelinin katılımıyla ve onların içinden örgütlenen Gazhane Çevre Gönüllüleri’nin çabasıyla bugün bu noktaya geldi. Ve bu mücadelenin sonucunda İstanbul gibi rantı yüksek bir metropolde, muadilleri sermayeye devredilmişken Hasanpaşa Gazhanesi halkın mücadelesiyle yine halkın oldu.” deniliyordu. Hiç vakit kaybetmeden Sevgi bakkalı aradım ve kendisiyle gazhanede buluşarak gazhaneyi konuştuk.
İLK İMZALAR TOPLANIYOR
Sevgi hanım ve ailesi 79’da Urfa’dan İstanbul’a göç etmişler. Şehirdeki durakları ise Hasanpaşa olmuş. O günleri şöyle anlatıyor: “Alibey sokakta oturuyorduk. Babamın bakkalı vardı. Orada abimle beraber duruyorduk. Bu mahallede büyüdüm. Bizim bakkal mahallelinin buluşma noktasıydı. Bakkalımıza gelenleri müşteri değil arkadaş gibi görürdük. Sıcak bir ilişkimiz vardı. Mesela hadi gelin mahalleyi süpürelim dediğimde, kimse de ben gelmem demezdi. El birliğiyle sokaklarımızı temizlerdik. Tam bir mahalle ruhu vardı.”
Sevgi hanım, gazhane fabrikasının yanı başında yaşamını sürdürmüş yıllarca. O günlerden hatırladığı fabrikanın yaydığı is ve gürültü. “Hatta bir keresinde büyük bir patlama olmuştu da evlerin camları filan kırılmıştı” diye anımsıyor. Gel zaman git zaman takvimler 93 senesini gösterdiğinde Hasanpaşa Gazhanesi’nde üretim durmuş. Ondan sonra da burası tam bir mezbelelik halini almış. Pek çok mahalleli gibi bundan rahatsız olan Sevgi hanım ise, şikayet etmek yerine elini taşın altına koymaya karar vermiş ve imza toplama fikrini ortaya atmış: “Hasanpaşa, belediyenin arka bahçesi oldu hep maalesef. Arka bahçeler yaz geldiğinde temizlenir filan ama burada öyle bir durum da yok. Gazhanenin alanı park olsun. Çünkü bizim Hasanpaşamızda çocuklarımızın oynayacağı, mahallelinin soluklanabileceği park yoktu. İmza metnini hazırladım, mahalleliye imzalatmaya başladım. Bakkala gelen giden herkes imzalıyordu. Hatta mahallenin çocuklarının ellerine kağıtları verdim, kapı kapı dolaşıp imza topladılar. Çocuklar arasında tatlı bir rekabet oluştu, kimin daha çok toplayacak diye.”
(Hasanpaşa Mahallesi’nin çocukları mahalle bakkalının önünde/90’lı yıllar)
MUTLU VE GURURLU
(Sevgi Büyükşahan, Gazhane Şenliği’nde gönüllüler ile/Ekim2023)
Ve bugün, yıllar süren bu kolektif mücadelenin meyvesi olarak burası Müze Gazhane adıyla kamusal bir alan halinde. Peki Sevgi hanım nasıl hissediyor? “Böyle bir şeye vesile olmaktan dolayı mutlu ve gururluyum.” diye başlıyor hislerini anlatmaya ve devam ediyor: “Çocuklar burada oynuyorlar, bisiklet biniyorlar, kaykay kullanıyorlar. Gençler kütüphaneden yararlanıyorlar. Ebeveynlerin de aklı çocuklarında kalmıyor, çünkü biliyorlar ki yakındalar. Yaşlılarımız burada soluklanıyor. İçedönük mahallemizin çehresi değişti. Mesela katlanır sandalye kültürü oluştu. Sandalyesini kapan buraya geliyor. İster çayını içiyor, ister sohbetini yapıyor, ister piknik yapıp, isterse de buradaki ücretsiz etkinliklere katılıyor. Konser, sinema, sergi gibi kültürel etkinliklerin hepsi ayağımıza kadar geliyor. Bu mahallemiz adına çok güzel bir şey. Maddi sebeplerle ya da yaşlılıktan zor yürüdüğü için Kadıköy’e inemeyen mahalleli burada sosyalleşiyor.
“YÖNETİMDE OLMALIYIZ”
Ancak Sevgi hanımın rahatsız olduğu bir konu var ki onu da şöyle aktarıyor: “Demin dediğim gibi bizim mahalleli olarak buradan başka gidecek bir yerimiz yok. Akşamları tam işten geliyoruz, burada oturup biraz hava alacağız, saat 22.00 dedi mi, bize kalkın diyorlar. Konser olduğu günler mesela, daha sanatçı sahneden inmeden anons yapıyorlar, görevliler gezmeye başlıyor, bizi kovar gibi davranıyorlar. Bu çok çirkin bir şey, ağırıma gidiyor. Özellikle yaz aylarında buranın gece 12’ye kadar açık kalması lazım. Gerçekten mahallenin ihtiyacı var buna. O nedenle biz buranın yönetiminde de olmak istiyoruz. Buraya sahip çıkmalıyız. Mahalledekilere de diyorum, şimdi siz buraya sahip çıkmazsanız, ilerde buraya ancak bilet alarak girersiniz…”